| Eski durumunu özlediği belli. | Open Subtitles | يمكنك القول أنه يفتقد موقعه السابق من المسؤولية |
| Yani, en azından Ryan saç ürünlerini özlediği için çekildiğinde. | Open Subtitles | أعني ، هذا ، بعد سقوط رايان لأنه يفتقد منتجات شعره |
| Güneşin kara kışta çiçeği özlediği gibi. | Open Subtitles | كما تشتاق الشمس إلى الزهرة فى أعماق الشتاء |
| Evet, senin kokunu özlediği için taşındığını falan saçmaladı. | Open Subtitles | أجل، قالت أنها قامت بهذا لأنها تشتاق لرائحتك أو شيئ من هذا القبيل. |
| Çok özlediği bir yeğenini hatırlatmışsın ve ona sarılmak ister misin diye merak ediyor. | Open Subtitles | أنك تذكره بإبن عمه واللذي يشتاق له كثيرًا و .. ، أنت تعرف ، يريد أن يعرف .. إذا كان بإمكانك |
| Kokunu özlediği için eski gömleklerinden birisini yanında taşıyor. | Open Subtitles | يتجوّل حاملاً أحد قمصانك القديمة لأنه مشتاق الى رائحتك |
| Çok seyahat ediyorum, Carl beni özlediği için böyle yapıyor herhâlde vesaire. | Open Subtitles | مثل, تعلمين, أنا أسافر كثيرآ وكارل ربما يتصرف هكذا 'لأنه يفتقدني |
| Tabii efendim sizi bir domuzun çamuru özlediği gibi özledim. Sizi bir bebeğin anne memesini özlediği gibi özledim. | Open Subtitles | أجل يا سيدي، أفتقِدك كخنزير يفتقد مياهه القذرة أو كالرضيع الذي يفتقد ثدي أمه |
| O güzel melodileri nasıl özlediği gözlerinden belliydi ve bunu gerçekleştirebilirim. | Open Subtitles | يمكنني أن أرى هذا في عينيهِ كم يفتقد هذهِ الألحان الجميلة ويمكنني أن أجعل ذلك يحدث |
| Lydia'yı ne kadar özlediği belli oluyordu. | Open Subtitles | "قد كان واضحاً كم يفتقد "ليديا |
| Evini ne kadar özlediği hakkında. | Open Subtitles | انه يفتقد بيته |
| Çiçeğin güneşi özlediği gibi özlüyorum onu. | Open Subtitles | أشتاق إليها كما تشتاق الشمس إلى الزهرة |
| * Bir çocuğun battaniyesini özlediği gibi özleyeceğim seni * | Open Subtitles | * وسوف أشتاق إليك * * كطفلة صغيرة تشتاق إلى بطّانيتها * |
| * Bir çocuğun battaniyesini özlediği gibi özleyeceğim seni * | Open Subtitles | * وسوف أشتاق إليك * * كطفلة صغيرة تشتاق إلى بطّانيتها * |
| Geriye dönüp baktığında özlediği şey Pantheon Kupası. kızlar ya da zafer değilmiş. | Open Subtitles | قال أنه عندما نظر للماضي.. لم يشتاق لكأس بانثيون... . |
| Geriye dönüp baktığında özlediği şey Pantheon Kupası. kızlar ya da zafer değilmiş. | Open Subtitles | قال أنه عندما نظر للماضي.. لم يشتاق لكأس بانثيون... . |
| Evet, Greg'in de O'nu özlediği oldukça belli. | Open Subtitles | أجل ، واضح جداً أنّ (غريغ) يشتاق إليها أيضاً |
| Kevin'i özlediği için garip davranıyordur belki diye düşündüm. | Open Subtitles | اعتقدت انه يتصرف بغرابة لأنه مشتاق لكيفن |
| Herkesi ne kadar özlediği. | Open Subtitles | قصص عن (مومباي) وكم هو مشتاق للجميع |
| - Kimsenin beni özlediği yok, Ray. | Open Subtitles | - . "لا أحد بالخارج يفتقدني يا "راي - |
| Bunlar halkın özlediği tavırlar: | Open Subtitles | تلك هى النظرة التى يفتقدها الجمهور |
| Onu, elinin özlediği bir parçan olarak düşünmelisin. | Open Subtitles | انظر إليها بأنها الشيء الذي افتقدته يدك. |