| Neyse, Kristen buna üzüldü ve bana bir iylik yapmanı istiyorum. | Open Subtitles | المهم، إنها مستاءة من الأمر، لذا أحتاج منك أن تسديني صنيعاً. |
| Daha sonra çok üzüldü ve yere yıkıldı. | Open Subtitles | ومن ثم اصبح جداً حزين ومن ثم هو فقط انهار |
| Terry bunu duyunca doğal olarak çok üzüldü. | Open Subtitles | ولكن, تيرى كانت حزينة جدا عندما سمعت بهذا, طبيعيا |
| Tatlım, çok üzüldü çünkü sana bölmesini göstermek istiyordu. | Open Subtitles | عزيزتي ، انه منزعج لأنه أراد أن يريكِ دبدوبه ، وأنتِ ذهبت |
| Çocuk biraz üzüldü, o kadar. | Open Subtitles | لقد تركوا الطفلة منزعجة قليلا, هذا كل مافي الأمر. كل الذكريات المؤلمة يمكن إصلاحها. |
| Hayatım boyunca insanlar benim için üzüldü. | Open Subtitles | حياتي الكاملة، شَعرَ الناسُ بالأسى عليني. |
| Güzelim, bu gün onu benzettiğinde, epeyi üzüldü. | Open Subtitles | عندما أتخمته باستنتاجك اليوم كان منزعجاً |
| Hayır diyemedim. Çok üzüldü. Belki de bir şey olmaz. | Open Subtitles | لم استطع الرفض حزن بشدة ربما ستكون الامور جيدة |
| Bütün bunları yapacak kadar mı üzüldü? | Open Subtitles | متضايقة بما يكفي لتفعل كل ذلك؟ |
| Sizden ayrıldığım için üzüldü mü? | Open Subtitles | هل هي مستاءة أنني إنفصلت عن علاقتنا الثلاثية؟ |
| Başta üzüldü ama kendine özel bir banyosu olacağını öğrenince üzüntüsü geçti. | Open Subtitles | كانت مستاءة حتّى علِمَت انها ستمتلك حمّامها الخاص |
| Bilmiyorum ama hatırlamadığımı söyleyince üzüldü. | Open Subtitles | لست أدري، لكني أقسم أنها كانت مستاءة أنا لم أعرفها في الماضي |
| Öylesine üzüldü ki, yüreği buza kesti. | Open Subtitles | و هو كان حزين جدا ، قلبه متجمد |
| - Oh, bak, o üzüldü. Bak, o üzüldü. | Open Subtitles | لا عليك انظر، إنه حزين، إنه حزين |
| Kasabayı terk edip tüm hayatın boyunca hayalini kurduğun, Piston Kupası'nı kazanmak için, o büyük yarışa gitmene ve helikopterleri olan büyük sponsorlar uğruna bizi bırakmana çok üzüldü. | Open Subtitles | إنه حزين لأنك تركت المدينة وذهبت إلى سباقك الكبير لتفوز "بكأس "بيستون الذى حلمت به طوال حياتك |
| Annem o kadar üzüldü ki, konuşmayı bıraktı. | Open Subtitles | أصبحت أمي حزينة جداً حتى أنها امتنعت عن الكلام |
| Cesedi teşhis ederken çok üzüldü. | Open Subtitles | ليس أنا اخته كانت حزينة جدا عندما تعرفت على الجثة |
| Senden ayrıldığına ne kadar çok üzüldü, inanamadım. | Open Subtitles | لا أصدق كم كانت حزينة عندما كنتِ تنفصلين عنها |
| Ne dediğimi duydu. Çok üzüldü. | Open Subtitles | لقد سمع ما قلته، وهو منزعج جداً |
| - Biraz üzüldü. - İyi misin ? | Open Subtitles | . لقد كان منزعج قليلاً - هل أنت بخير؟ |
| Annesini gördükten sonra çok üzüldü. | Open Subtitles | لقد كانت منزعجة جداً بعد رؤيتها لوالدتها |
| Onun için üzüldü ve artık tekrar birlikteler. | Open Subtitles | لقد شعرت بالأسى عليه، ولقد عادوا إلى بعضهم. |
| Bir süre üzüldü fakat artık kızı tamamen unuttu. | Open Subtitles | كان منزعجاً جدّاً لفترة، لكنّه نسيّ أمرها، الآن |
| Doktor Weir'a olanları duyduğu için çok üzüldü. | Open Subtitles | لقد حزن بشدة عندما سمع ما حصل للدكتور ويير |
| Linda, yüzüğü duyunca dedi ki: "Karın çok üzüldü mü?" Değil mi? | Open Subtitles | عندما سألت (ليندا) عن خاتمي, قالت "هل كانت زوجتك متضايقة جداً؟" صحيح؟ |
| Yani gerçekten çok üzüldü ve ağlamaya başladı. | Open Subtitles | وشعر بالأنزعاج الشديد وبدأ يبكى. |
| Neyse işte, ayrıldığımızı söylediğimde çok üzüldü ve durmadan "Leonard nasıl?" "Neden yine birlikte olmuyorsunuz?" diyip durdu. | Open Subtitles | على كل حال , عندما أخبرته أننا انفصلنا , لقد كان مفطور القلب وقد واصل بإزعاجي "كيف حال (لينورد) ؟ لماذا ترجعين إلى (لينورد) ؟ |
| Genç adam buna çok üzüldü. | Open Subtitles | لكن ذاك الرجل الشاب قد شعر بالحزن عليها |