| Ama hükümetler, dinler ya da ideolojiler üzerinde değil. | Open Subtitles | و لكن ليس على الحكومات أو الأفكار على الاستبداد |
| Burası çok güzel, cennet gibi. Ama neden harita üzerinde değil mi? | Open Subtitles | المكان جميل جدا هنا ، انه أشبه بالجنة لكن لما ليس على الخريطة ؟ |
| Esas tehlike yerin üzerinde değil, yalnız gökyüzünün üzerinde. | Open Subtitles | الخطر الحقيقي ليس على الأرض، لكن في السماء الشمالية. |
| Gezegenin kendisi üzerinde değil, fakat Enceladus üzerinde Güneş tarafından aydınlanan kısımda, uzaya püsküren devasa bir duman. | Open Subtitles | لكن ليس على الكوكب نفسه "إنما على "إنسيلادوس تضيئ الشمس خلفه انفجاراتٍ بركانية عملاقة نحو الفضاء |
| Şimdi, hareket edebilir durumda, ama açıkça tekne taşıyıcının üzerinde değil. | Open Subtitles | والان القارب واضح انه ليس على المقطورة |
| Evet. - Bir saniye. Elbette şekerlemelere bayılırım ama onun üzerinde değil. | Open Subtitles | بالطبع أحب فِطر الكمأ، ولكن ليس على هذا |
| Kağıt üzerinde değil! | Open Subtitles | ، ليس على الورق إنه ليس هنا |
| Hayır... hayır, bacağımın üzerinde değil. | Open Subtitles | لا، لا، ليس على ساقي |
| Telefon, şu anda cadde üzerinde değil, Griffin Park'ta, rasathaneye yakın. | Open Subtitles | ... الهاتف "ليس على الشارع . عند حديقة "غريفيث بالقرب من نقطة المراقبة |
| Son görüldüğü yer, Harmon'daki Dark Water Bar ki orası da güzergâh üzerinde değil. | Open Subtitles | ليس على الطريق ((اخر مرة تمت رؤيتها كان فى بار ((المياه المظلمة بـ((هارمون)),والذى لم يكن على الطريق ايضا |
| Damlacıkların üzerinde değil, okyanusların üzerinde. | Open Subtitles | ليس على القطرات بل على البحر |
| Evet de Çek pornocuların telefonlarında falan yüksek rütbeli CIA çalışanları üzerinde değil. | Open Subtitles | -نعم، على هواتف النجوم التشيكيين الداعرين (ليس على مسؤولين (سي أي إي رفيعي المستوى |
| Ama iki tekerlek üzerinde değil. | Open Subtitles | لكـن ليس على عجلتيـن |
| Ne olursa olsun, senin üzerinde değil... | Open Subtitles | مهما يحدث، فإنه ليس على عاتقك |