Morötesi ışınlar aşağı gelip, buza çarpıp geri yansıyarak gözlerimizi kuruttu, yüz derimizi soydu. | TED | تهبط الأشعة فوق البنفسجية، تصدم الجليد وترتد لتؤذي عيوننا، وتسلخ جلد وجوهنا. |
Bu ışınlar, negatif yüklü parçacıklardan oluşuyordu ve bildikleri en küçük şey olan hidrojen atomundan neredeyse 2.000 kat daha hafifti. | TED | تكونت هذه الأشعة من جسيمات ذات شحنة سالبة حوالي ألفي مرة أخف من ذرة الهيدروجين، أصغر شيء عرفوه. |
Müsaadenizle.Bu görmüş olduğunuz küçük mavi ışınlar kızılötesi hatlardır. | Open Subtitles | إعذرونى أترى تلك الأشعة الزرقاء الصغيرة جداً انهم دوائر للأشعة تحت الحمراء |
Gözümüze ulaşabilecek başka ışınlar var mı? | TED | هل هناك أي أشعة ضوء أخرى قد تصل إلى عين المراقب ؟ |
Doktor Waldman, Üniversitede sizden, ışın tayfındaki en yüksek renkler mor ışınlar veultraviyole ışınları hakkında çok güzel şeyler öğrendim. | Open Subtitles | د والدمان,لقد تعلمت الكثير منك في الجامعه عن الأشعه البنفسجيه,والأشعه فوق البنفسجيه |
Eğer X-Ray ışını tam olarak şimdiden 12 dakika sonraya ateşlenebilirse ışınlar Helios'u vuracak ve yönünü yedi derece saptıracak. | Open Subtitles | إذا تم إطلاق جهاز الليزر الخاص بي بالضبط بعد 12 دقيقة من الآن الشعاع سوف يصيب هيليوس ويغير إتجاهوا من قبل 0.07 درجة. |
Kozmik ışınlar çiftleşmiş bedenlerimizden içeri girer. | Open Subtitles | الأشعة الكونية المتدفقة من خلال أشكال أجسادنا. |
Kozmik ışınlar bu jeneratörden bu odaya yol alacak. | Open Subtitles | تذهب الأشعة الكونية من هذا المولّد إلى تلك الغرفة |
Kozmik ışınlar bu jeneratörden şu bölmeye gelecek. | Open Subtitles | تذهب الأشعة الكونية من هذا المولّد إلى تلك الغرفة |
-Evet evet ultraviyole ışınlar deri altındaki yara bereleri açiğa çıkarır | Open Subtitles | أجل ضوء الأشعة البنفسجية يخرج الكدمات تحت الجلد |
Bu ışınlar öyle anlaşılmazdı ki bilim adamları onlara ne ad vereceklerini bilemediler. | Open Subtitles | كان يصعب تفسير هذه الأشعة لم يعرف العلماء ماذا يطلقون عليها |
Ve ışınlar, sanki katı maddeler orada yokmuşlar gibi içlerinden geçebiliyordu. | Open Subtitles | و تستطيع الأشعة المرور عبر المواد الصلبة كأنها غير موجودة |
UV ışınlar hastanın damarlarını daha hassas hale getirdi. | Open Subtitles | جعلت الأشعة فوق البنفسجيّة شعيرات المريض الدمويّة أكثر هشاشة |
Muz gibi ya da kozmik ışınlar | Open Subtitles | البوزيترونات من أشياء مثل البقايا المُشعّه مثلما فى الموزة أو الأشعة الكونية |
Ve kozmik ışınlar ve diğer doğal kaynaklar | Open Subtitles | مُضادات البروتونات من آلات مثل هذه و من الأشعة الكونية و المصادِر الطبيعية الأُخرى |
Sonra emilerek dünyayı ısıtan bir kısım ışınlar kızılötesi ışınlar hâlinde uzaya geri gönderilir. | Open Subtitles | اشعاعات الشمس تأتي إلينا في شكل أشعة ضوئية وهذا يسخن الأرض وبعدها بعض الاشعاعات التي اُمتصت وسخنت الأرض |
Daha fazla batarya kullanırsak, daha güçlü ışınlar oluşturabiliriz. | Open Subtitles | المزيد من البطاريات بطاريات إضافية تمنحك حزمة أشعة أقوى |
Yıldızlardan kozmik ışınlar gelme ihtimali var ve bu onlar için tehlikeli olabilir. | Open Subtitles | هناك إحتمالية أن تكون هناك أشعة كونية قادمة من النجوم، وهذا قد يكون خطيرا عليهم. |
Bunu sadece sürekli etrafımızda olan bu ışınlar sayesinde yapıyoruz. | Open Subtitles | تتكون الصورة من عدد كبير من الأشعه الغير مرئية |
Ultraviyole ışınlar çok güçlü. | Open Subtitles | الأشعه فوق البنفسجيه عاليه اليوم |
Şimdi ışınlar seni korku ve düşüncelerinden kurtarıp temizleyecek yaşam özünü çekip alacak. | Open Subtitles | والآن سيخلصك الشعاع من مخاوفك، وأفكارك... ومن رحيق حياتك |
Evren oluştuğunda doğdu, insanlığı ısıttı, ona ışık verdi, renkli ışınlar, titrek alevleri aydınlatıyor, parlak, güçlü ve göz alıcı. | TED | فقد وُلد عندما تم تشكيل الكون، البشرية الرقيقة، أعطته الضوء، وأشعة ملونة تنير وميض جمرة براقة وقوية ورائعة. |
Sonra bizi Amara'nın yerinden ışınlar ve bizde Chuck'ı onu savaşta kullanmaya ikna ederiz. | Open Subtitles | (و من ثم ينقلنا خارج مخبأ (أمارا و إقناع (تشاك) بإستغلال (لوسيفر) ضدها |