| Şükran Günü'nde evde olmak için sabırsızlanıyorum. Sen gidiyor musun? | Open Subtitles | لا أطيق الإنتظار للعودة للبيت لعيد الشكر هل ستذهب للبيت؟ |
| Ben söyleyeyim. Kasım'ın ortasındayız ama hiç Şükran Günü süslemesi yok. | Open Subtitles | سأقول ، بأنه منتصف نوفمبر ولا أري أية زينة لعيد الشكر |
| İşte Kızılderililer, bize Şükran Günü nasıl kutlanırı öğretenler selam veriyor. | Open Subtitles | وهذه عربة تحيي الامريكيين الأصليين الذي علمونا كيف نحتفل بعيد الشكر |
| Çocukların bu dairede ilk Şükran Günü ve her şeyi doğru yapmalıyız. | Open Subtitles | هذا أول عيد شكر للفتى في هذه الشقة وسنحتفل به كما ينبغي |
| Şükran Günü için beni eve çağırırken bunu kullanmaz inşallah. | Open Subtitles | ربما من الأفضل أن لا تفعل هذا في عيد الشكر |
| Maalesef, bugün Şükran Günü. Elçilik Pazartesi gününe kadar kapalı. | Open Subtitles | للأسف نحنُ فى عيد الشُكر السفارات مُغلقة إلى يوم الأحد |
| Artık Şükran Günü yemeğini normal tabaklarda yemek zorundayız, tıpkı hayvanlar gibi. | Open Subtitles | سيكون علينا أكل عشاء عيد الفصح بأطباق عادية مثل الحيوانات |
| Birçok kişinin Macy'nin Şükran Günü geçit töreni hakkında bilgisi yoktur. | Open Subtitles | الذي لا يعرفه معظم الناس عن يوم الاستعراض العسكري لعيد الشكر |
| Eğer izin verirsen, ...müstakbel kayınvalideme Şükran Günü alışverişinde yardım etmek istiyorum. | Open Subtitles | أوه، اعذريني أنا يَجِبُ أَنْ أَذْهبَ لمساعدةَ نسبائي المستقبلِين للتسوّقُ لعيد الشكر |
| Yani Şükran Günü yemeğini ofis mutfağında pişirmemi istiyorsun, ha? | Open Subtitles | إذاً تودّ مني الطبخ لعيد الشكر في مطبخ المكتب ؟ |
| Santiago'nun Şükran Günü yemeğine gelmemek için bahane arıyorsun çünkü bir nedendendir bilinmez, bu bayramı normal biri gibi kutlamayı reddediyorsun. | Open Subtitles | انت تريد عذر حتى تتغيب عن عشاء سانتياجو لعيد الشكر لانه لسبب ما انت ترفض ان تحتفل بهذه العطله كشخص عادي |
| Aranızdan onun Şükran Günü partilerine giden oldu mu hiç? | Open Subtitles | هل سبق و أن كنت في واحدة من حفلاته الخاصة بعيد الشكر |
| Şükran Günü yediklerinin hepsini çıkartınca, unutulmuyor. | Open Subtitles | يصعب الاستمتاع بعيد الشكر عندما تراه مرارا وتكرارا |
| Şükran Günü'nü ve Kolomb Günü'nü bu yüzden kutlamaz. | Open Subtitles | لهذا لم تكن تحتفل بعيد الشكر أو ما يسمى بيوم كولومبوس |
| Tam da en iyi Şükran Günü olacaktı ki. Ta ki... | Open Subtitles | كان كل شيء معد ليكون أفضل عيد شكر على الإطلاق حتى.. |
| Buna saygı duyuyorum ama bu benim ilk Şükran Günü'm-- | Open Subtitles | وأنا أحترم هذا لكن هذا هو أول عيد شكر لي |
| Kocam Şükran Günü'nde çalışmamdan hoşlanmadı ama o cerrah olmadığı için anlamıyor. | Open Subtitles | زوجي لا يهمه عملي في عيد الشكر لكنهليسجراحاً، لذلك لن يفهم شعوري |
| Daniel, Şükran Günü süslemelerini indirmeyi unutmuşuz, sen halleder misin? | Open Subtitles | دانيال ، لقد نسينا زينة عيد الشُكر هلا أخذتهم للأسفل ؟ |
| Çocuklar, 2010 sonbaharında ilk Şükran Günü yemeğimi verecektim ve bunun unutulmaz bir gece olmasını istiyordum. | Open Subtitles | يا أطفال ، في طيزي 2010 استضفت عيد الفصح في مسكني لأول مرة ، وأردته يكون أمراً لا ينسى |
| Bu da sanki büyük bir Şükran Günü Yemeği gibiydi. | Open Subtitles | تبدو كأنها تتناول وليمه عشاء ضخمه في يوم عيد الشكر |
| Şükran Günü gecesi hakkında Patty Hewes sana sorular sormuş. | Open Subtitles | قالت لي أن باتي هيوز سألتكِ حول ليلة عيد الشكر |
| Yani, otantik bir Şükran Günü istemiştim, ama daha da iyi oldu. | Open Subtitles | اعني كنت اريد ان اقوم بعيد شكر اصلي وتعلمت الكثير من الاشياء |
| Bu Şükran Günü'nde, bağırmak yok, histeri yok, özellikle de büyükbabanız burada değilken. | Open Subtitles | وعيد الشكر هذا، لا صراخ ولا هستيريا وخاصة في ظل غياب جدكما |
| Bugün Şükran Günü. Hindiyi fırına vermemiz lazım. | Open Subtitles | إنه عيد الشكر علينا وضع الديك الرومي في الفرن |
| Şükran Günü'nüz kutlu olsun. Hoş geldiniz. | Open Subtitles | عيد شكرٍ سعيد مرحباً بك على متن الطائرة |
| Bana dokununca, Şükran Günü'nde elini dizime koyan amcalar dokunuyor zannediyorum artık. | Open Subtitles | لمساته الآن تشعرني وكأنه عمٌ غريب يضع يده على ركبتي في عيدالشكر. |
| Bu yüzden, ...en romantik Şükran Günü'nü hazırlamalıyım. | Open Subtitles | أن أعطيَه دفعةً بسيطة لذا سأجعلهُ أكثرَ عيدِ شكرٍ عاطفيٍّ أبداً. |
| Ama bir keresinde bir arkadaşını getirmişti. Şükran Günü'ndeydi. | Open Subtitles | لكنه أحضر برفقته صديقاً بأحد المرات من أجل عيد الشكر |