Abbudin'in gerçek temsilcisi benim. Bu terörist Ihab Rashid değil. | Open Subtitles | أنا هو الصوت الحقيقي لـ(عبودين) وليس ذلك الإرهابي (إيهاب رشيد) |
Abbudin'in gerçek sesi benim. Sahtekâr terörist Ihab Rashid değil. | Open Subtitles | أنا صوت الحق لـ(عبودين), و ليس هذا المتظاهر الإرهابي (إيهاب رشيد) |
Abbudin'in kadınları erkekleri bugüne kadar çok az şey istedik ve tam olarak da çok az şey aldık. | Open Subtitles | يا رجال و نساء (عبودين), لقد طالبنا بالقليل, و هذا هو تماماً ما جنيناه, |
Kabul edeceğimiz tek teklif, Jamal Al Fayeed'in Abbudin'den gitmesi olur ancak. | Open Subtitles | العرض الوحيد الذي سنقبله هو رحيل (جمال الفايد) عن (عبودين) |
Meydandaki arkadaşları bir sokak tabelasına "Abbudin'i özgür bırakın" yazdılar diye tutuklanmışlar. | Open Subtitles | و أصدقاؤه بالساحة, قد وسموا لوحة شارع بعبارة "عبودين) حرة", و قد تم القبض عليهم) |
Kabul edeceğimiz tek teklif, Jamal Al Fayeed'in Abbudin'den gitmesi olur ancak. | Open Subtitles | العرض الوحيد الذي سنقبله هو رحيل (جمال الفايد) عن (عبودين) |
Meydandaki arkadaşları bir sokak tabelasına "Abbudin'i özgür bırakın" yazdılar diye tutuklanmışlar. | Open Subtitles | و أصدقاؤه بالساحة, قد وسموا لوحة شارع بعبارة "عبودين) حرة", و قد تم القبض عليهم) |
Abbudin Başkanı, direnişin efsanevi reisiyle görüşecek. | Open Subtitles | رئيس (عبودين) يجلس مع الزعيم الأسطوري للمعارضة, |
Ayrıca ordunun Abbudin'de seçim ihtimali için ne kadar heyecanlı olduğunu da duymak istiyorum. | Open Subtitles | و أريد أن أسمع أيضاً عن مدى حماسة الجيش بخصوص, إحتماليات الإنتخابات الحرة في (عبودين) |
Hiçbir kışkırtma olmadığı hâlde düzinelerce Abbudin askerini öldürdün. | Open Subtitles | و قتلت عشرات من جنود (عبودين) بلا سبب هل قمت بذلك؟ |
Kardeşim Abbudin'de serbest seçimlere izin veren anayasa değişikliğini sağlayan önergenin imzasında orada olmanı istiyor. | Open Subtitles | يرغب أخي بتواجدك لتوقيع, مذكرة لتعديل الدستور ليسمح بالإنتخابات في (عبودين) |
Kardeşim iktidardayken Abbudin'de barış sağlanamaz. | Open Subtitles | و لن يكون هناك سلام في (عبودين) مع وجود أخي بالسلطة |
Şunu çok rahat söyleyebilirim. O gün Abbudin'de o kadar çok kişinin kalbi kırıldı ki. | Open Subtitles | و دعوني أخبركم الآن, أن قلوباً إنفطرت بذاك اليوم بـ(عبودين) |
O noktada ise amcamın makamı olan Abbudin ordu komutanlığını sen alacaksın. | Open Subtitles | سيتم تعيينك بمنصب عمي كرئيس لجيش (عبودين) |
Abbudin Saray Muhafızları ile dolu bir uçak kalktıktan sonra yere çakılmış. | Open Subtitles | تحطمت طائرة تُقِلُ صفوة ضباط حرس (عبودين) بعد إقلاعها, |
Bu konuşmayı sonu İstan ile biten kimsenin duymadığı ülkelerde ya da Abbudin'de gerçeklik kendini gösterdiğinde seni gönderecekleri yerde yap. | Open Subtitles | أو من أي مكان سيرسلوك له تالياً, عندما تبدأ الحقيقة بالظهور بـ(عبودين) |
Kardeşim iktidardayken Abbudin'de huzur sağlanamaz. | Open Subtitles | لن يكون هناك سلام في (عبودين) طالما شقيقي في السلطة. |
Dünyaya Abbudin'in işe açık olduğunu gösterme vakti geldi. | Open Subtitles | لقد حان الوقت لنري للعالم أن (عبودين) مفتوحة للتجارة |
First Leydi olarak başkanın Abbudin'in geleceğiyle ilgili vizyonuna elçilik yapmaları için onları ben seçtim. | Open Subtitles | بصفتي السيدة الأولى، فقد عينتهم ليكونوا بمثابة سفراء لرؤيا الرئيس من أجل مستقبل (عبودين) |
Ama birkaç sorun çıkaran barış düşmanının birleşik ve barış dolu Abbudin hayalimize engel olmasına izin vermeyeceğiz. | Open Subtitles | لكننا لن نسمح ببضع مفتعلي مشاكل أعداء السلام، أن يقفوا في طريق حلمنا لتوحيد وإحلال الهدوء في (عبودين) |