| Orada sadece acı ve nefret vardır, yaptığın hiçbir şeyin anlamı yoktur. | Open Subtitles | هناك فقط الألم و الكراهية و لا شىء تفعلينه يعنى لك شيئاً |
| Gelişigüzel attığımız neşter kesikleri sebebiyle oluşan acı ve ıstırap cidden büyük. | Open Subtitles | الألم و المعاناة التي يسببها استخدامنا العشوائي للمشارط كبيرة جداً بدون شك |
| Bu sahip olduğum lanet bana acı ve işkenceden başka bir şey getirmedi. | Open Subtitles | هذه اللعنة التي أحملها التي لم تجلب لي شيئًا غير الألم و المعاناة |
| acı ve keder yere batacak, ve her şey yenilenecek... çünkü Tanrının oğlu dirildi. | Open Subtitles | سيدفن الالم و الحزن فى الارض و سيكون كل شئ جديدا لأن ابن الرب قد قام من الموت |
| Ben acı ve öfke hissedebiliyorum... Öfke bir sürü. | Open Subtitles | .. أنا أستشعر بالألم و الغضب الكثير من الغضب |
| Böyle bir öfke, acı ve kafa karışıklığı evresinden geçerken terapistimden bir randevu aldığımı hatırlıyorum. | TED | لذلك في احدى المرات عشت هذه الحالة الغريبة من الغضب و الألم و الارتباك، أذكر أني حجزت موعدا مع معالجي النفسي. |
| Çünkü size tek vaad edebileceğim, gençler, amansız acı ve sıkıntı. | Open Subtitles | لأن كُل ما يُمكنني أن أعدكم بهِ أيّها الرفاق، الألم و المشقة. |
| Ona acı ve kalp kırıklığından başka bir şey getirmedim. | Open Subtitles | ، كل ما جلبت له كان الألم و كسر الخاطر |
| Tek bildiğim hayatımda daha önce böyle acı ve korku hissettim olduğunu. | Open Subtitles | لا أعلم ، كل ما أعلمه أننى لم أشعر بمثل هذا الألم و الذعر فى حياتى من قبل |
| # ve çok fazla acı ve ıstıraba neden oldun # # ama etrafına bak # | Open Subtitles | و لقد سببت الكثير من الألم و الأسى لكن انظر حولك |
| Sanırım sevdiklerine ve arkdaşlarına verdiğin acı ve ızdırabı düşünürdüm. | Open Subtitles | إنني أفكر في الألم و العذاب الذي سببته لأصدقائك و أحبابك |
| Ülkemde çok fazla acı ve ızdırap vardı. | Open Subtitles | كان هناك الكثير من الألم و المعاناة في بلدي |
| Eğer söylersen onu büyük bir acı ve hayal kırıklığından kurtarmış olursun. | Open Subtitles | اذا اخبرتة فسوف يمكنك ان تنقذة من الالم و خيبة الامل |
| Diğer yandan bize bir milyon yıl boyunca acı ve esaret sözü veren de kendisi. | Open Subtitles | ولكن بعد مرة أخرى، وهو الذي وعدنا بالألم و العبودية لمليون سنة. |
| Görevimizin acı ve ceza çekerek dünyadaki tüm günahları bitirmek olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | لقد قالت أن مهمتنا أن ينتهى بنا الأمر و نحن محمّلات بكل خطايا العالم عن طريق العقاب و الألم |
| Kötü Kraliçe'yi uzakta tutmak istiyorsam acı ve ızdırapla dolu bir hayatı kabullenmeliyim. | Open Subtitles | إذا أردت إبقاء الملكة الشرّيرة مكبوتة فعليّ أنْ أتقبّل حياة ملؤها الألم والمعاناة |
| Evet, "Joanie Chachie'yi Seviyor" ile "acı ve Merhamet" bir araya geliyor. | Open Subtitles | "نعم، هو "جوانى يحب تشاشى قابل"الحُزن والشفقة". |
| Bizi acı ve üzüntüden korumak için annemin bize üzücü filmlerin sonunu izletmediğini söyledi. | Open Subtitles | واخبرتنى ان امى اعتادت ان لا ترينا نهايه الافلام الحزينه لتقينا الحزن و الالم |
| Ve o an büyük bir acı ve travma anıydı benim için, çünkü bununla daha fazla yaşayamazdım. | TED | وكانت هذه لحظة من الألم والصدمة لأنني لم أعد استطيع التعايش مع هذا الوضع أكثر من ذلك. |
| Hüzün, acı ve kaybolmuşluk duygusu olmayacak. | Open Subtitles | لن يكون هناك حزن ولا ألم ولا خساره |
| Bu, bana Medine'ye göç eden ilk Müslümanların acı ve ıstıraplarını hatırlattı. | Open Subtitles | وذلك يذكرنى بالحزن والألم الذى قاساه المسلمون الأوائل عندما هاجروا إلى المدينة |
| Budizm'in amacı bu dünyevi acı ve dertlerden kaçarak aydınlanma olarak tabir ettikleri özgürlüğe ulaşmaktır. | Open Subtitles | إنّ هدف البوذية أن يهرب من ألم ومعاناة الدورة الدنيوية لانجاز حالة الحرية تسمى التنوير. |
| acı ve ıstırap olmadan gerçek zevki asla tadamazsın. | Open Subtitles | بدون ألم أو حرمان لا يمكن للمرء أن يتذوق طعم المتعة الحقيقية |
| Çok acı ve ıstırap çektim ben. Bana bak! | Open Subtitles | لقد عانيت الكثير من الألم والعذاب انظرى إلى |
| "Sonuç olarak bugün acı ve keder dolu bir dünyada yaşıyoruz." | Open Subtitles | "ونتج عن هذا أننا نعيش الآن في عالم من الألم واليأس." |