| Evet. Zaten benim acelem yok. Burada yapılacak bir sürü iş var. | Open Subtitles | لست في عجلة من أمري مازال لدي العديد من الأعمال لأقوم بها |
| Kentsel duruluk için daha yakın tarihli, çok sevdiğim bir örnek. Çünkü her zaman geç kalmışımdır ve her zaman acelem vardır. | TED | وهذا هو أحدث الأمثلة على الوضوح المثالي الذي أحبه للغاية، وذلك لأنني دائمًا ما أكون متأخرًا وعلى عجلة من أمري. |
| - Biliyorsunuz, kayıtlar için yazılı birşey gerek. - Farkındayım ama şu anda acelem var, Bay Henderson. | Open Subtitles | ـ يجب أن استلم شيئا رسميا كما تعلم ـ أنا أدرك هذا ، ولكني مستعجل الآن |
| Biraz acelem var. Haydi beklemeyelim, benimle gel, ne olduğunu anlat, haydi. | Open Subtitles | اسمع , أنا مستعجلة أخبرني بمشكلتك بينما نحن نسير |
| Kağıtları baştan açıyorum. acelem varsa işe yarıyor. | Open Subtitles | أنا أفرش المحارم يساعد حين تكون مستعجلاً |
| Biraz çabuk olun, acelem var. | Open Subtitles | أنا في عجلة من أمري. لدي الكثير من العمل. |
| acelem var. Beni yavaşlatabilir. | Open Subtitles | أنا فى عجلة هذا الأمر قد يعنى ثروة بالنسبة لى |
| - Gerçekten acelem var. - Sana söyleyeceklerim vardı. | Open Subtitles | أنا فى الحقيقة فى عجلة من أمرى لدى الكثير لأقوله لك |
| Bugün acelem var. Tekrar geleceğim. | Open Subtitles | معذرة , أنا في عجلة من أمري اليوم سأعود مرة اخرى لاحقا |
| acelem vardı. O yüzden sadece telefonunu istedim. | Open Subtitles | كنتُ في عجلة من أمري فلم أطلب منها سوى رقم هاتفها، فأعطته لي |
| Beni bi Jeeple alabilirlermi? acelem var. | Open Subtitles | هل يمكن ان توصلنى بالسيارة انا فى عجلة من امرى |
| Şanslısın ki acelem var. Yoksa çoktan tutuklanmıştın. | Open Subtitles | لحسن حظَك، أنا مستعجل وإلَا لكنت قد أعتقلت |
| - 90 km hızlık bölgede 130 yapıyorsun. - acelem var. | Open Subtitles | ـ أنّك تقود بسرعة 90 في منطقة سرعتها 50 ـ أنا مستعجل |
| acelem var ve bir soru soracağım. | Open Subtitles | أنا مستعجل نوع ما, ولدي سؤال أريد إجابته |
| Biraz acelem var desem, daha çabuk olur mu? | Open Subtitles | أنا مستعجلة قليلاً لذا، أليس بالإمكان أن يكون أسرع؟ |
| Sol kolundaki kılıcı almak için acelem var. | Open Subtitles | إني مستعجلة للحُصُول على السيفَ الذي بيدك اليسار أيضاً |
| Ama çok acelem var. Sana versem olur mu? | Open Subtitles | ـ أجل ، ولكنني مستعجلة ، ايمكنني ان اعطيه لك؟ |
| Daima durmamış olmamın pişmanlığını yaşadım, ancak acelem vardı. | Open Subtitles | دائماً اتندم على عدم التوقف لكني كنت مستعجلاً |
| eğer yüzünüzde "Çok acelem var" ifadesi Olursa, istediğiniz kadar hızlı koşabilirsiniz. | Open Subtitles | إن كانت ملامحك تقول أنا على عجل.. فيمكنك الجري بالسرعة التي تريد |
| Havaalanına gidiyorum. acelem var. | Open Subtitles | للمطار لو سمحت فأنا على عجله لألحق الطائره |
| Cihaz yok. Kayıtlı ifade vermeni isterim, ama acelem yok. | Open Subtitles | أحب أن توافق على تسجيل معلوماتك ولكن أنا لست متعجل فى ذلك |
| 26 yaşındayım. acelem yok. Sana ne oluyor? | Open Subtitles | أنا فقط 26 سنة وأنا ليس بعجلة من أمري لماذا أنتِ مستعجلة؟ |
| acelem yok. Bir tane bulun. Onu evlat edinin. | Open Subtitles | لست مستعجلا.جدي لي عروسا .تبنيها.علميها. |
| Bu yerden ayrılmak için acelem yok. | Open Subtitles | تعرف، أنا لستُ متعجلاً في ترك هذا المكان |
| Bu acıdan kurtulmak için bir acelem yoktu. | Open Subtitles | استغرقتُ وقتاً طويلاً لأتعايش مع الأمر ولستُ متعجلة لتذكر ذلك الألم ثانيةً |
| Benim acelem yok ve bir kaza sonrası kişinin ne kadar kötü hissettiğini bilirim. | Open Subtitles | أَنا في حالة عدم استعجال وأعرف كيف يشعر المرء بعد تعرضه لحادث سير |
| Ben de sana eşlik edeceğim. acelem yok. Bugün ofisteki rahat günlerimden biri. | Open Subtitles | أنا لا أحتاج للعجلة هذا يوم سهل بالمكتب |
| Kusura bakmayın, acelem var da. Bugün biyoloji sınavımız var. | Open Subtitles | معذرةً، أنا في عجلةٍ من أمري، لدينا امتحان أحياء اليوم |
| Bırak beni. Lütfen bırak beni. acelem var. | Open Subtitles | أرجوك دعنى أذهب على أن أسرع ، لقد فات الأوان |