| Ama zaman en acımasız yargıç, bize aşık olduğumuzu düşündürüyor. | TED | لكن الوقت هو الحاكم القاسي، جعلنا نعتقد أننا في حالة حب. |
| Bunda aptalca kararlarımızla ilgili gerçek etkili oldu: Hepimiz böyle aptallıklar yaparız. Ama zaman tuhaf şeydir. | Open Subtitles | لأنهذاما يميزالقراراتالغبية، جميعنا نقترفها ، لكن الوقت يبهرك |
| Biliyorum Ama zaman çok değerli. | Open Subtitles | أنا أعرف أنه لا نستطيع ولكن لكن الوقت مُهم |
| Bu kadar açık olmak benim için zor Ama zaman önemli. | Open Subtitles | من الصعب علي أن أكون صريحة جدا ولكن الوقت عامل مهم |
| Benim de eskiden palam vardı Ama zaman değişti. | Open Subtitles | و أنا كان عندي خنجر لكن الزمن تغيّر الآن. |
| Dinle, razı olmama ona kendimi koparmak, Ama zaman kısa, | Open Subtitles | اسمع، استطيع اختطافه بنفسي لكن الوقت ضيق |
| Uzak bir ihtimal Ama zaman azalıyor değil mi? | Open Subtitles | إنها فرصة كبيرة, لكن الوقت ينفذ, أليس كذلك؟ |
| Ama zaman Almanlar aleyhinde işliyordu. | Open Subtitles | لكن الوقت كان يزحف بقواته صوب الألمان |
| Ama zaman doğru değildi. Kimsenin hatası yok. | Open Subtitles | لكن الوقت لم يكن مناسب انه ليس خطأ احد |
| Ama zaman hızla yaklaşıyor. Şimdi şu dolgularını ağzından çıkaralım. | Open Subtitles | لكن الوقت يقترب، والآن سأخرج منك الحشو |
| Seni sıkıştırmak istemem Ama zaman burada çok önemli. Evet, zaman çok önemli. | Open Subtitles | أكره استخدام سلطتي لكن الوقت من ذهب |
| ...Ama zaman, iyi veya kötü, her zaman değişir. | Open Subtitles | لكن الوقت الجيد أو السىء دائماً سيتغير |
| Ama zaman giderek azalıyor ve hiç mola hakları kalmadı. Wolverineler atakta. | Open Subtitles | "لكن الوقت يُمضي، واستُنفذت الأوقات المستقطعة، الذئاب في وضعٍ مستعصي" |
| Ama zaman alıyor. Kendime ayıracak zamanım kalmıyor. | Open Subtitles | لكن الوقت يضع ليس لدي وقتٌ لنفسي |
| Hikayesini öğrenmek için Dışişleri'nden birkaç kişiyi aradım Ama zaman geçiyordu. | Open Subtitles | لقد إتصلتُ بوزارة الخارجية للتحقق من روايته، ولكن الوقت كان يمضي |
| Montag hala kaçıyor Ama zaman hızla ilerliyor. | Open Subtitles | مونتاج لا يزال طليقا ولكن الوقت ينفذ بسرعة |
| Doğru olabilir, Ama zaman doldu. | Open Subtitles | يمكن ان يكون هذا حقيقى ، ولكن الوقت انتهي |
| Zor zamanlar geçirdiğimiz, inişli çıkışlı bir ilişkimiz olduğu doğru Ama zaman, yaraların çoğunu kapatıyor. | Open Subtitles | لقد مررنا ببعض اللحظات العصيبة و بتقلّبات لكن الزمن يشفي أغلب الجروح. |
| Başta canınız çok acıyacak Ama zaman her şeyin ilacıdır. | Open Subtitles | ستشعران بجرح جهنّمي في البداية, لكن الزمن طبيب عظيم. |
| Ama zaman yanıt verecektir buna... ve yüce Miranda gibi acı çekmektedir ötekilerle birlikte sırası geldiğinde akıl erdiremeyiz buna. | Open Subtitles | - لأسباب غير معروفة, ولكن الزمن سيخبرنا بها عن هؤلاء الذين سيعانون كـ(ميرندا) الهية - |
| Ama zaman ölçer dört dakikamız kaldığını söylüyor. | Open Subtitles | في حياتي, ولكن هذا المؤقت يخبرني بأنه فقط بقى 4 دقائق أليس هناك حياة على المحك وهو الأهم ليقكر الشخص في أنقاذها |
| İşler kızışmaya başladı. Anlıyorum tutkulusun. Aynı takımdayız Ama zaman şuan sahip olmadığımız bir lüks. | Open Subtitles | الأمور تتصاعد هناك - أنتِ تتعاملين بالكثير من العاطفة، نحن في نفس الفريق، لكن وقتنا ليس ترفاً - |
| Ama zaman işliyor ve bunun bize bir faydası yok. | Open Subtitles | لكن الساعة تدق و هذا لا يساعدنا. |