| Kurbanlarının cinsel organlarını keserek gücünü neden geri aldığın anlaşılıyor. | Open Subtitles | ذلك يفسر لم إستعدت السيطرة عندما شوهت أعضاء ضحاياك التناسلية |
| Şimdi her şey anlaşılıyor. Ses ya da hayalet falan yoktu hiç. | Open Subtitles | هذا يفسر كل شي لم يكن هناك أي أشباح , وذاك الضجيج |
| Kollarındaki ve dirseklerindeki izlerden kendini korumaya çalıştığı anlaşılıyor. | Open Subtitles | ولقد حاول الدفاع عن نفسه مما يفسر الجروح الموجودة بيداه و سواعده |
| Söylentilere göre uçak suikast girişimi esnasında aniden kaybolmuş. - Şimdi, anlaşılıyor. | Open Subtitles | تقولُ الإشاعة أنّ الطائرةَ اختفتْ أثناءَ مهمّةِ اغتيال، و الآن بات الأمرُ منطقيّاً |
| Adama; "Üzerindeki kokudan ne yaptığın anlaşılıyor." demiş. | Open Subtitles | ثـم يقول، لا تخمّن عن زوجتي ساتوصل لاثبات ذلك تعال الى البيت هذه الليله |
| İsminden, ailesinin onun için daha büyük hayalleri olduğunu anlaşılıyor ve filmin başlamasına iki dakika kala gelmeniz onun suçu değil. | Open Subtitles | أفصد، إعتماداً على إسمه، والداه من الواضح أنهما كان يملكان أحلام كبيرة له، وليس خطأه أنكم أنتم يا رفاق ظهرتم بدقيقتين |
| Bu kızgın bakışlarından da anlaşılıyor zaten. | Open Subtitles | فأنا أستطيع رؤية هذا من نظرة الغضب التي في عَينيْنكِ |
| Katil, boğuşma alanının etrafında bir takım ayak izleri bırakmış ki, bu da kanın oda içinde yayılma şeklinden anlaşılıyor. | Open Subtitles | القاتل ترك آثار أقدام من الدم حول منطقة القتل مما يفسر إنتشار الدم فى أرجاء الغرفة |
| Pazar günü neden toplantımıza katılmadığı anlaşılıyor. | Open Subtitles | هذا يفسر لم لم يتمكن من المجيء إلى لقاء يوم الأحد |
| Dün kimse fark etmeden otelden nasıl çıktığı anlaşılıyor. | Open Subtitles | و هذا يفسر كيف أن خرج من الفندق دون أن يلاحظ أحد |
| Gözün senin bardağına nasıl düştüğü anlaşılıyor. | Open Subtitles | كيف يفسر جرحه العين المطاف الحصول على إسقاطها من فوق. |
| Neden üçüncü kurbanın yüzüğünü attığı anlaşılıyor. | Open Subtitles | ذلك يفسر لم قام برمي خاتم زفاف الضحية الثالثة |
| İşkencenin neden Gloria'ya daha şiddetli olduğu anlaşılıyor. | Open Subtitles | ذلك يفسر لم التعذيب كان مكثفا أكثر مع غلوريا |
| Şimdi her şey anlaşılıyor! | Open Subtitles | أصبح كل شيئ منطقيّاً الآن |
| Şimdi çok açık, her şey anlaşılıyor artık. | Open Subtitles | الآن أصبح الأمر منطقيّاً. -ماذا؟ |
| Şimdi çok açık, her şey anlaşılıyor artık. | Open Subtitles | الآن أصبح الأمر منطقيّاً. -ماذا؟ |
| Adama; "Üzerindeki kokudan ne yaptığın anlaşılıyor." demiş. | Open Subtitles | ثـم يقول، لا تخمّن عن زوجتي ساتوصل لاثبات ذلك تعال الى البيت هذه الليله |
| Bu nedenle anlaşılıyor ki, patlamadan önce belgelerin alınması yakılması gerekiyordu. | Open Subtitles | لذا من الواضح أن الوثائق لابد أن تم إخراجها ثم إحراقها بما يسبق الانفجار |
| Yüzünden anlaşılıyor. | Open Subtitles | أستطيع رؤية هذا على وجهك. |
| Anlaşılan şu İngiliz anahtarı da kullanılmış. Adamın kafatasındaki darbe izlerine bakınca anlaşılıyor. | Open Subtitles | يبدو أنّ مفتاح البراغي قد إستُعمل أيضاً، يمكن معرفة ذلك من جروح الضربة على جمجمة الرجل. |
| anlaşılıyor ki, çoğumuz bu insanları aynı şekilde açıklıyoruz, birkaç talihsiz varsayıma dayandırarak. | TED | حسناً .. سأخبركم .. لقد تبين اننا جميعاً نبرر ذلك التعنت بنفس الطريقة عن طريق القيام بعدة افتراضات واهية |
| Bugün bunu tartışmak için buradayım, çünkü çağımızda kapitalizm büyük ölçüde yanlış anlaşılıyor. | TED | وأنا هنا لأثبت أن هذا راجع إلى كون الرأسمالية، في صورتها الحالية، يساء فهمها إلى حد كبير. |