| Başarısız olmaktan korkuyorlar... ve kendilerini atıyorlar. | Open Subtitles | .خائفاتمن فشلمحاولتهم. لذلك يرمون أنفسهم إلى الأمام. |
| Modern zaman gladyatörleri rüzgara karşı, ölümsüzlüğe giden yolda, canlarını tehlikeye atıyorlar. | Open Subtitles | سفّاحون هذه الايام يرمون بالحذر بعيداً يخاطرون بحياتهم لأجل لحظة خلود |
| Lowell İlçesi Su ve Elektrik'in dediği umurumda değil, yasadışı artık atıyorlar ve oturup... | Open Subtitles | لا يهمني ماتقوله شركة لويل وباور يلقون النفايات بشكل غير قانوني ولن أجلس آلو |
| Hayatlarını tehlikeye atıyorlar, bizim için, sizin için, ve onları hayal kırıklığına uğratamayız. | TED | فهم يضعون حياتهم على المحك من أجلنا .. من أجلكم ولايمكننا أن نخذلهم |
| Ama şu cep telefonlarını 24 saatte bir atıyorlar. | Open Subtitles | يتخلصون من تلك الهواتف الخلوية كل 24 ساعة |
| Yani yemeklerini buzluktan çıkarıp mikrodalgaya atıyorlar ve ısınmasını izliyorlar. | Open Subtitles | أعني، إنّهم يخرجون طعامهم من الثلاجة فحسب، يرمونه بالمايكرويف، ويشاهدونه يدور حول نفسه. |
| Bunu arayanları direkt hapihaneye atıyorlar Danny, nezarete değil. | Open Subtitles | انه يرمون الناس بالسجن .. داني.. دون محاكمة |
| -Arka taraftalar. Çamaşırlarıma taş atıyorlar. | Open Subtitles | إنهم في الخارج يرمون الحجر على الغسيل المنشور |
| Suçu, Tibetli bölücü bir gruba atıyorlar. | Open Subtitles | يرمون الأمر كله على جماعة منشقة من التيبت. |
| En son da cesedin kalan parçalarını otelin restoranının arkasına atıyorlar. | Open Subtitles | بعد ذلك يرمون الاجزاء المتبقية من الجسم خارج مطعم الفندق في براميل |
| Aileler gelip bize bağırıyor ve camlara taş atıyorlar. | Open Subtitles | الأهالي يأتون ، و يصرخون علينا . و يرمون الأحجار على نوافذنا |
| Sokağın başından başladılar, herkesin eşyalarını ön bahçeye atıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يشقون طريقهم في الحي يلقون أغراض الجميع في الحديقة |
| Akıllarına gelebilecek her şeyi üzerimize atıyorlar ama dayanıyoruz. | Open Subtitles | إنهم يلقون بكل مايمكنهم التفكير به علينا |
| Kuzeyliler tarafından sürülen bir tarla size de aç kalmayacak ama karnınızı doyurmayacak kadar kırıntı atıyorlar. | Open Subtitles | مزرعة يديرها الشماليين ، الذين يلقون عليكم بقايا الطعام حتى لاتموتوا من الجوع ولكن بما يكفي لملئ بطونكم |
| Bu günlerde çocuklar, Paranoid makinelerine haftada 8 milyon çeyrek dolar atıyorlar. | Open Subtitles | وفي هذه الأثناء الأطفال يضعون 8 مليون عملة أسبوعياً في هذه الألعاب |
| Bu günlerde çocuklar, Paranoid makinelerine haftada 8 milyon çeyrek dolar atıyorlar. | Open Subtitles | وفي هذه الأثناء الأطفال يضعون 8 مليون عملة أسبوعياً في هذه الألعاب |
| Ama şu cep telefonlarını 24 saatte bir atıyorlar. | Open Subtitles | يتخلصون من تلك الهواتف الخلوية كل 24 ساعة |
| Bir kaç konuşma yapıyorlar sonrada atıyorlar. | Open Subtitles | يقومون ببعض المكالمات به ثم يرمونه |
| Sadece bazı pis adamlar pis bombalarını atıyorlar o kadar. | Open Subtitles | بعض الرجال السيئون الذين يسقطون القنابل. هذا كل شيئ. |
| Noel Baba'ya kartopu atıyorlar. Hatırlıyor musun? | Open Subtitles | رموا كرات الثلج في سانتا كلوز أتتذكر ذلك؟ |
| Sindirim organları olmadığından içleri insanla dolduğu zaman bu şekilde dışarı atıyorlar. | Open Subtitles | لا يملك أعضاء هضمية اذا بعد أكلهم يلقوا بهم |
| Kişiye ağırlık bağlayıp suya atıyorlar. Eğer batarsa, masumdur. | Open Subtitles | إنهم يربطون الشخص بالأثقال و يلقونه فى الماء فإذا غرق فهو برئ |
| Herhangi birşeyin olmasını önlemek için, çevreye bir göz atıyorlar. | Open Subtitles | تحسباً لأي طارئ فقط , فإنهم يقومون بإلقاء نظرة على المنطقة المحيطة |
| Nasıl kendilerini kazanamayacakları bir dava uğruna böyle ön saflara atıyorlar. | Open Subtitles | كيف يخاطرون بأنفسهم هناك من أجل هدف لا يمكنهم الحصول عليه |
| Telefonları iki haftada bir çöpe atıyorlar. | Open Subtitles | إنهم يتخلّصون من الهواتف بمعدّل كل أسبوعين |
| Şehirlere atmadıkları bombaları dönerken atıyorlar. | Open Subtitles | هم ذاهبين إلى المدينة و يسقطونها في طريق عودتهم |
| O dükkanda kazık atıyorlar ama başka bir yer yok. | Open Subtitles | يبيعونه بسعر أعلى فى ذلك المتجر وليس هناك مكان آخر للشراء |
| Evet, yani bu kızlar kendilerini sana atıyorlar. | Open Subtitles | أجل، أعني، تلك الفتيات يلقين بأنفسهن نحوهم |