| Şu anda okuyucularımın problemlerine ayıracak vaktim bile yok. | Open Subtitles | ليس لدي وقت حتى لمساعدة قرّائي بمشاكلهم الآن |
| Kız kardeşlik dernekleri okuldayken eğlenmek içindir. Bu iyi bir şey ama benim buna ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | نوادي النساء كلّ شيء عن قضاء الوقت الممتع بينما تكوني في المدرسة وهذا جيد وليس لدي وقت لهذا |
| Hükümet korumaları yakında gel-... Hayır, Kız kardeşin kaçırılmış! Şakalarına ayıracak vaktim yok şu an. | Open Subtitles | ليس لدي وقت للمزاح سـأخذ كورنيليا كرهينة و أتجة نحو مركز القيادة |
| Cumartesi günü evleniyorum. Buna ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | أنا سأتزوج هذا السبت أنا فقط ليس لدي الوقت لذلك |
| Öğrencinin biriyle. Bu saçmalıklara ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | بواسطة طالب، اسمع ليس لديّ وقت لهذه الترهات.. |
| - Bu katlanılması gereken bir durum. Bu tip küçük şeylere ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | إنه عبء يجب أن نتحمله لا وقت لدي لهذه الاهتمامات التافهة |
| Sahte bir hikayeye ayıracak vaktim yok bunu kolaylaştırıcam | Open Subtitles | لا وقت لديّ لدرس تاريخ زائف، لذا سأسهل عليك الأمر |
| Sana ayıracak vaktim yok. Şehri Vahşetveren'den korumam lazım. | Open Subtitles | في الحقيقة ليس لديّ وقتٌ لكِ، عليّ أن أنقذ البلدة من العملاق العظيم. |
| Evet. Ayrıca bir müzikal gösterisine kaydoldum yani eski arkadaşlarıma ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | وأيضاً لقد قمت بالتسجيل في عمل مسرحي موسيقي ساخر لذا لايوجد لدي وقت لأصدقاء القدامى |
| Eğer ki yardımcı olmayacaksan, sana ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | إذا لم تُساعدني في هذا، فليس لدي وقت لأتكلم معك. |
| Ayrıca hep meşgülüm. Bir erkeğe ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | وأيضاً انا دائماً مشغولة وليس لدي وقت للشباب |
| Dostum, saat geç, tamam mı? Ve saçmalıklara ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | أنت مخطيء, يا صاح وليس لدي وقت لهذا الهراء |
| - Bu saçmalıklarına ayıracak vaktim yok demiştim Silk! Birisiyle görüşüyorum. | Open Subtitles | أخبرتك، ليس لدي وقت لهرائك أنا سأقابل أحداً |
| Ve onu tanımıyormuşsun gibi davranma çünkü bu saçmalık ve benim buna ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | ولا تدّعي أنك لا تعرفه لأن ذلك هراء ليس لدي وقت له |
| Neden bahsettiğini bilmiyorum, ve boş laflara ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | لا أعرف ما الذي تتحدث عنه، وليس لدي وقت لهذا الهراء. |
| Bu saçmalıklara ayıracak vaktim yok benim. | Open Subtitles | - لايمكنني الانزعاج من هذا ليس لدي وقت لهذا الهراء |
| Dell, şu an sana ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | يجب ان أكلمك ديل,ليس لدي الوقت لمحادثتك الان |
| - Bak dostum, böyle saçmalıklara ayıracak vaktim yok tamam mı? | Open Subtitles | - انظر يا رفيق ليس لدي الوقت لهذا الهراء , حسنا؟ |
| Yeni arkadaşlara ayıracak vaktim yok. İşim başımdan aşkın. | Open Subtitles | اسمع، ليس لديّ وقت لأصدقاء جدد فلديّ ما يكفيني من المشاغل |
| O yüzden sizin saçma oyunlarınıza ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | لذا ليس لديّ وقت لكما و لمشاكلكما الدرامية |
| - Bu katlanılması gereken bir durum. Bu tip küçük şeylere ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | إنه عبء يجب أن نتحمله لا وقت لدي لهذه الاهتمامات التافهة |
| Aşırı duygusal hikayelere ayıracak vaktim yok. Ve herşeyin bir bedeli var. | Open Subtitles | لا وقت لديّ للقصص العاطفيّة ولكلّ شيء ثمن |
| Gözden düşmüş eski siyasetçilere ve bekar hamilelere ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لديّ وقتٌ لإهانة امرأة سياسية سابقة وحاملٌ غير متزوجة |
| Erkek arkadaşa ayıracak vaktim yok. | Open Subtitles | ليس لدي الوقت من اجل صديق حميم |