| Philip'le Harvich'in arka kapısında buluşacağız eski dostumuz Friar Benedict her şeyi ayarladı. | Open Subtitles | نحن سنقابل فيليب في الخلف باب هارويتش راهب بنيديكت صديقي القديم رتب كل |
| Warrick hükümetinin üst düzey yöneticileri ile bazı görüşmeler ayarladı. | Open Subtitles | وارك , رتب لنا بعض اللقائات مع كبار أعضاء حكومته |
| Krauss kendisi ve diğerleri için iade edilmeleri zor bir yer olan Buenos Aires'e denizaltıyla güvenli geçiş ayarladı. | Open Subtitles | رتبت لمرور آمن من نفسه، كراوس، وغيرها إلى بوينس آيرس بواسطة غواصة، حيث أنها ستكون في مأمن من التسليم. |
| İpoteği o ayarladı ve yaklaşık bir yıl önce kiraya vermemi sağladı. | Open Subtitles | لقد دبر لي أمر الرهن و تأجير البيت الريفي منذ عام مضى |
| Leslie, karaokeyi sevdiğimi bildiği için koca bir karaoke gecesi ayarladı. | Open Subtitles | ليزلي جهز ليلة كاملة من الكاريوكي لأنه يعلم أني أحب الكاريوكي |
| Near. 3 gün sonrası için bir buluşma ayarladı. | Open Subtitles | نير. لقد رتّب لنا أن نتقابل بعد ثلاثة أيام |
| Babası hayatı boyunca düğün ayarladı ama o bir tanesini bile yapamadı. | Open Subtitles | والده رتب الزيجات طوال حياته. لكنه لم يستطع ترتيب أمر زيجة واحدة.. |
| Dediğim gibi, Avrupalı ajansım ayarladı. | Open Subtitles | كما أخبرتكم مدير أعمالى فى أوروبا رتب ذلك |
| Evet, Joey bebeğinin doğumunu 50lerdeki bir filmde ayarladı. | Open Subtitles | جوي رتب اموره للحصول على الطفل من فلم في الخمسينيات |
| - Çok eğlenceliydi. - Aslında Penny ayarladı. | Open Subtitles | لقد كان ممتع كثيرا بينى التى رتبت كل ذلك |
| Biliyorum kolay olmayacak ama yayıncım yarın Oprah Winfrey şovu için evde çekim ayarladı. | Open Subtitles | الآن أنا أعرف ذلك سيصبح مجهوداً كبيراً شركة النشر رتبت لمعرض للتسجيل فى بيتنا غدا |
| Sana Gabriel Hewitt ile bir görüşme ayarladı, ve onun konuşma konularını yalanlayabilmelisin. | Open Subtitles | لقد رتبت لك لقاء مع جابريل هيويت فى وقت لاحق اليوم ولابد ان تكون قادر لرفض |
| İpoteği o ayarladı ve yaklaşık bir yıl önce kiraya vermemi sağladı. | Open Subtitles | لقد دبر لي أمر الرهن و تأجير البيت الريفي منذ عام مضى |
| Sokaklara haber salmış, o hapis firarını Kleinfeld ayarladı... sonra da babasıyla kardeşini öldürdü diye. | Open Subtitles | سرت اشاعات ان ديفيد كلاينفيلد هو من دبر عملية الهروب ثم قتل أبوه وأخوه |
| 16 olur olmaz bana bir ehliyeti ayarladı. | Open Subtitles | جهز لي إختبار سياقتي الأولى يوم أصبح عمري 16 سنة |
| - Öyle, ve bize idarecisi ile bir görüşme ayarladı. | Open Subtitles | . إنّها كذلك، وقد رتّب لنا لقاء مع المشرف |
| Diğer çiftlerle tanışmamız için geçici fotoğraf stüdyolarında toplantılar ayarladı. | TED | قام بترتيب لقاءات مع الأزواج الآخرين في الأستديو المؤقت خاصتهم. |
| Anubis, güvenlik sistemine girdi. Ardışık zamanlanmış komutlar ayarladı. | Open Subtitles | أنوبيس دخل إلى النظام الإمني قام بإعداد سلسلة من الأوامر المؤقته |
| Buluşmayı kendi ayarladı. Muhtemelen orada olacaktır. | Open Subtitles | حسنا ، لقد دعا للاجتماع افترض انه سيكون هناك |
| Babam ayarladı. İsviçre'de Noel. | Open Subtitles | لقد نظم والدي لي هذه الرحلة إلى سويسرا لقضاء عطلة عيد الميلاد |
| Bu çiftliği O ayarladı. Evsizdik! | Open Subtitles | لقد نظّم هذه المزرعة لنا، لم يكن لنا بيت |
| Babacık, gelecek hafta için benim nişanımı ayarladı. | Open Subtitles | أبى حدد موعد الخطوبة فى الإسبوع القادم. |
| Hayır, dövüşü ayarladı, bir gurup gangster senin üzerinden para kazanacak. | Open Subtitles | كلا .. لقد رتّبت ذلك مع مجموعة من المجرمين حتى يحصلوا على الكثير من المال بسببك |
| Annen her şeyi ayarladı. İşte bu kadar! İtiraz istemiyorum. | Open Subtitles | أجرت أمك الترتيبات انتهى الامر , لا نقاش فيه |
| Benim gelecekteki halim bu buluşmayı ayarladı, değil mi? | Open Subtitles | هذه النسخة المستقبليّة عنّي... هو من دبّر هذا اللقاء، صحيح؟ |
| Estelle benim için yarına bir sürü seçme ayarladı. | Open Subtitles | قصدت (أستيل) وقد دبرت لي عدداً من تجارب الأداء غداً |