| Çünkü davadaki bütün gerçekler muallakta. | Open Subtitles | لأن كل الحقائق في هذه القضية تكمن في السؤال |
| - Hastings, başta da söylediğim gibi bütün gerçekler önüme koyulduğunda sonuca varmam kaçınılmaz. | Open Subtitles | -هستنغز" كما قلت لك في البداية" عندما يتم وضع كل الحقائق أمامي، سيكون أمر الحل حتمياً! |
| Davadaki bütün gerçekler muallakta. | Open Subtitles | كل الحقائق بهذه القضية تكمن في سؤال |
| Sonrasında bütün gerçekler ortaya çıkar. | Open Subtitles | حينها سيكون بمقدورك إكتشاف جميع الحقائق |
| Scrooge'a bütün gerçekler gösterildi ve ne yapacağı kendisine bırakıldı. | Open Subtitles | (قد تم توضيح جميع الحقائق ل (سكروج و ما يفعله بهم يعود إليه |
| Elimizde bütün gerçekler yok. | Open Subtitles | إلى المعنيين؟ -نحن لا نملك كل الحقائق. |