| Hepsinde isim etiketi olduğundan emin olun. bagaj asansörüyle yukarı çıkarılacaklar. | Open Subtitles | تأكد من أنها مُعلّمة جيدا ً فستذهب لأعلى في مصعد الأمتعة |
| Eşyalarınızı bagaj teslim masasına bırakıp... numara alabilirsiniz. | Open Subtitles | ولراحتك أيضاً, قُمنا بتوفير بِطاقات تعريف عِند مِنضدة الأمتعة. |
| bagaj bölümünde çok içici var. Orada seninle iş yapabiliriz. | Open Subtitles | هناك مدخّنون كثر بقسم الحقائب قد نبرم صفقات مهمّة معك |
| -- fakat gezi çantası değil. gezi çantası bagaj değil, hangisi bagaj. | Open Subtitles | حقيبة السفر ليست أمتعة حقيبة السفر توضع داخل الأمتعة |
| Şüpheli bagaj kapağını açtı mı? Bakalım Reid onu görebilecek mi? | Open Subtitles | جيد ,هل مجهولنا فتح صندوق السيارة تحقق من أن ريد يمكن ان يراه |
| Air France 592 sefer sayılı uçuş için bagaj alımı. | Open Subtitles | 592 حقائب المسافرين على رحلة أير فرانس رقم. |
| bagaj beklemek, yolculuklardan daha çok zaman alıyor. | Open Subtitles | يبدو أننى أمضى وقتا في انتظار الأمتعة أطول من وقت السفر |
| bagaj vagonunda kimsenin seyahat etmesine izin verilmiyor. Burgess'in kendisi de koruma olarak orada. | Open Subtitles | لم يعد يسمح لأحد بركوب مقطورة الأمتعة بورغيس بنفسه هو الحارس |
| Ve bu yeterince kötü değilmiş gibi, bagaj vagonunun kapısına yeni bir kilit takmışlar. | Open Subtitles | وإن لم يكن ذلك سيئاً بما فيه الكفاية، فلقد وضعوا قفلاً على باب مقطورة الأمتعة |
| Şu bagaj taşıyıcılar gibi biri mi? | Open Subtitles | واحد من هؤلاء، اه، الأمتعة معالج كيندا الرجال؟ |
| Sinyalin izini sürdük. bagaj bölümünde bulduk. | Open Subtitles | اتبع الاشارة اعثر عليها في منطقة الأمتعة |
| Bu yüzden kompartmanını iki kez aradık... ve sonunda onları bagaj odasındaki bavulunun içinde bulduk. | Open Subtitles | لذا قمنا بالبحث فى مقصورته مرتين واخيرا وجدناها فى صندوق ثيابه فى عربه الحقائب |
| Onunla bagaj kabulde buluşursun. Hangisini yaparsın? | Open Subtitles | تقابلها في صالة تسليم الحقائب ،ماذا ستفعل ؟ |
| Tuvaletleri kontrol edin, bagaj vagonunu kotrol edin, lanet halıları kaldırın, bulun onları. | Open Subtitles | فتش القطار, افحص المراحيض إفحص عربة الحقائب إوقف هذة المهزلة لكن أوجدهم |
| Bir bagaj gibi onu aşağıda uçuramayız. | Open Subtitles | لن نحلق به وهو في الأسفل كأنه قطعة من أمتعة السفر. |
| Harrison, Abby, sizden yerlerinin tespit edilmesini istiyorum.... ...her bir bakım görevlisinin, bagaj personelinin, yer personelinin, o gece kimin vardiyası varsa herkesin. | Open Subtitles | هاريسون، آبي أريدكما أن تجدا مكان كل عامل صيانة أو حامل أمتعة أومراقب نقل كان يعمل تلك الليلة |
| ama bagaj çok farklı bir hikaye anlatıyor. | Open Subtitles | ولكن بداخل صندوق السيارة قصة مختلفة بالكامل |
| Yarın sabah ikinizde klinikte olacaksınız tam saat 10:00'da bagaj yok. | Open Subtitles | كلاكما يجب ان تحضرا الى عيادتى غدا صباحا فى العاشرة تماما, بلا حقائب |
| bagaj teslim bölümünde buluşalım. Görüşürüz. | Open Subtitles | ولكن , ساقابلك عند استلام الامتعة , وداعاً |
| Çünkü onların bana, bunun bagaj çalmaya çalışan serseriler olduklarını söylemelerine gerek yok. | Open Subtitles | لا أحتاج احد يخبرني أن كان مجرد لص يسرق امتعة |
| Seni sıkıştırmıştı, tamam ama bagaj kapısı açıldığında... | Open Subtitles | و تقولين في التقرير بأنك لم تستطيعي الاستدارة لانه مسيطر عليك لكن عندما انفتحت شنطة السيارة |
| bagaj karavanını sonraya mı bırakayım? | Open Subtitles | أيجب إذن أن أنهي مقطورة المتاع لاحقاً؟ |
| Bagajınızı sahipsiz bırakmayın. Sahipsiz bagaj görürseniz havalimanı güvenliğine bildiriniz. | Open Subtitles | ابقوا أمتعتكم معكم و بلغوا عن أي حقيبة متروكة دون شخص |
| " Onunla birlikteydim, sonra bagaj çöp poşetleriyle doldu | Open Subtitles | بعد ان وجدتها انعطف الجذع من اكياس القمامة |
| Pekâlâ, tek yön bilet, yalnız seyahat ediyor bagaj yok. | Open Subtitles | حسنا, رحلة ذهاب فقط, يسافر بمفرده, لا يوجد فحص للأمتعة. |
| bagaj ve Bud'ın kediyi çaldıkları daireden. | Open Subtitles | هذا هو صاحب الشقة التي سرق منها ترانك) و (باد) القط) |
| Kocaman deri bir bagaj var. | Open Subtitles | الشنطة, الشنطة الجلدية الكبيرة هل هى لكى؟ |
| bagaj açma düğmesinde de kan var. | Open Subtitles | الدم انتقل على زر الصندوق الخلفي |