| Kabul etmeliyim ki, Burası olmanı beklediğim en son yer. | Open Subtitles | علي الأعتراف بأن هذا آخر مكان توقعت أن تظهر به |
| Başlangıçta, bu platformda karşılaştığım insanlar tam da beklediğim gibi düşmanca davranıyordu. | TED | في البداية، كان الناس الذين قابلتهم على المنصة عنيفين كما توقعت. |
| Ama sen bu sabah görmeyi beklediğim en son insansın. | Open Subtitles | و لكنك آخر شخص في العالم أتوقع رؤيته هذا الصباح |
| Hayır. Bu Stanford'a gidecek birinden beklediğim bir şey değil. | Open Subtitles | لا,هذا ليس ما أتوقعه من شخص سوف يعلو شأنه هنا |
| Burada beklediğim tek değişiklik büyük değişim. | Open Subtitles | التغيير الوحيد الذي أنتظره هنا هو التغيير الأكبر. |
| Ama bu kesinlikle beklediğim cevap değildi. | Open Subtitles | حسناً تلك لم تكن أبداً الأجابة التى أتوقعها. |
| Burası sadece bir paravansa tam da benim beklediğim gibi bir yer, Yüzbaşı Hastings. | Open Subtitles | اظن انها مكان للتمويه انها تماما كما توقعت |
| beklediğim bir şey değildi. Kesinlikle takılacağım biriydi. | Open Subtitles | عكس ما توقعت تماماً إنها شخصية أستطيع التعامل معها بالتأكيد |
| Rany sahada beklediğim zorlukları yaşıyordu. | Open Subtitles | راندي كان يعاني من بعض المشاكل على الحقل من توقعت. |
| Ben Ryan, ve bu gece, pek de beklediğim gibi geçmedi açıkçası. | Open Subtitles | .. أنا رايان , و الليلة لم تسر كما توقعت |
| Gelecek Pazartesi Calais'te olur ve uzun zamandır beklediğim güzel haberleri alarak hem kendimizi hem de Tanrı'yı memnun edebiliriz. | Open Subtitles | أتوقع أن أسمع خبر وصوله إلى كاليه الأثنين المقبل وأتوقع بعد فترة وجيزة التمتع بسعادةتقت إليها طويلاً بمسرة الله ومسرتنا |
| En az beklediğim zamanlarda ve yerde bana saldır. | Open Subtitles | أنت يجب أن تتعلم المهاجمة حيثما وحينما أنا أقل أتوقع. |
| - Benim de beklediğim oydu. Ama bulduğum o değildi. | Open Subtitles | نعم، هذا ما كنت أتوقعه لكن هذا ليس ما اكتشفته |
| Bu beklediğim şeydi. | Open Subtitles | لهذا السبب أتيت لأتحدث عنه حسنا هذا الذي كنت أتوقعه |
| Bu günün en çok beklediğim anı. Özellikle de dışarıda bir gariplik olduğunu biliyorsam. | Open Subtitles | كما تعلمين، إنه الوقت الذي أنتظره كل يوم، حين أعلم بوقوع شيء غريب. |
| Senden beklediğim istihbarat bu muydu O'Conner? | Open Subtitles | هل هذه هي الاستخبارات التي أتوقعها منك يا كونور |
| Bütün hayatım boyunca beklediğim hafta sonu için hazır mısın? | Open Subtitles | أأنت جاهز لعطلة نهاية الأسبوع التي كنت أنتظرها طوال حياتي ؟ |
| Eğer yarın Fabiella beklediğim fiyatı verirse, borçlarımızı öderiz. | Open Subtitles | اذا الارقام جاءت من فبيالا غدا كما اتوقع اعني انه يمكننا دفع الديون وبقاء حصة لكل منكم |
| - beklediğim kadar çok yok. | Open Subtitles | ليس هناك بكثير بينما أنا سيكون عندي متوقع |
| Çok sayıda meslektaşım tüm kariyerleri boyunca bu an için çalışmışlardı ve bu benim için de tüm hayatım boyunca beklediğim andı. | TED | العديد من زملائي عملوا حياتهم كلها للوصول الى هذه اللحظة ، وبصراحة ، لقد أثارت اهتمامي قليلاً ، تلك كانت اللحظة التي كنت انتظرها طوال حياتي. |
| Astronot olacağımı söylediğimde beklediğim tepki bu değildi. | Open Subtitles | ليست هذه ردةُ الفعل التي توقعتها حين قلتُ لكِ أنني سأصبح رائد فضاء |
| Görmeyi beklediğim son şey senin ve o kızın | Open Subtitles | شيء إياست توقّعت الرّؤية في كانت شقّة الجيري ذلك الاثنان لك |
| Bay Doğru. beklediğim adam. | Open Subtitles | الرجل المناسب الرجل الذى كنت انتظره العمر كله |
| Sabırsızlıkla beklediğim zevkle yapacağım başka bir şey yok, bay Grady. | Open Subtitles | لا يوجد شئ أتطلع اليه مع عظيم سرورى يا مستر جرادى |
| Bana rüşvet teklif etme. Bu hayatım boyunca beklediğim savaştı. | Open Subtitles | لا تعرضى على أى رشوة أنها المعركة التى انتظرتها طول حياتى |
| Tamam, beklediğim, tepki değildi. | Open Subtitles | حسناً ، لم تكن رده الفعل التي كنت اتوقعها |