| Pekala, eğer ilginizi çekebilecek bir dedikodu yayılıyorsa, hangisi olmayı yeğlersiniz? | TED | الآن من تفضل أن تكون إذا كانت هنالك إشاعة مهمة تنتشر خلال الشبكة ؟ |
| Ml5 aradı ve Libya'lı ajanların Clouseau'ya karşı bir suikast girişimi olacağına dair bir dedikodu duyduklarını söyledi. | Open Subtitles | مليلتر 5 مسمى ومخبر عنه ذلك الوكلاء الليبيين سمعوا إشاعة الذي هناك قد يكون محاولة إغتيال ضد كلوزو. |
| Bu daha da kötü bir dedikodu. | Open Subtitles | إدفعْها أمام الحاف وتلك كانت أسوأ إشاعة. |
| On gün önce, madenim hakkında yayınlanacak jeolojik raporun olumsuz olacağına dair bir dedikodu çıktı. | Open Subtitles | قبل عشرة أيام نشر أحدهم شائعة أن ثمة تقرير جيولوجي أن أحد مناجمي سيكون غير مرغوب فيه |
| Büyük kızın gerçekten lezbiyen mi yoksa bu iğrenç bir dedikodu mu? | Open Subtitles | ترى هل إبنتك الكبرى سحاقية، أم أن هذه مجرد شائعة مغرضة؟ |
| Çatışmada ölen ajan Sam Martino hakkında bir dedikodu var. | Open Subtitles | العميل الذي مات أثناء اطلاق النار سام مارتينو هنالك شائعات |
| Yönetimin mali yükü hafifletmeyi düşündüğü hakkında bir dedikodu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت اشاعة ان الادارة كانت على وشك تخفيف كاهل مصاريفها |
| Birisi senin araştırıldığın konusunda bir dedikodu çıkarmış güvenlik ve bankalar tarafından. | Open Subtitles | أحدهم أطلق إشاعة بأنك مُراقب من الأمن وتبادل العمولة |
| bir dedikodu dolanıyor. Amerikalıya içinde bir şeyler olan bir şişe su verilmiş. | Open Subtitles | هناك إشاعة أن الأمريكي قد أعطي قنينة ماء و بها شيئ. |
| Peki benim işin son günü birisiyle birşeyler yapacağıma dair bir dedikodu falan duydun mu seksüel birşeyler? | Open Subtitles | وهل سمعت إشاعة عنى مع أى شخص بخصوص آخر يوم في العمل؟ |
| Bu, onu kaçıranlar tarafından başlatılan bir dedikodu. | Open Subtitles | تلك كانت إشاعة انتشرت من قبل الأناس الذي خطفوه |
| Çok kötü hissediyorum fakat Blair benim kariyerimi, geleceğimi tehdit eden bir dedikodu başlattı. | Open Subtitles | أشعر بفظاعة لكن بلاير أرسلت إشاعة هددت بتدمير مهنتي ، ومستقبلي |
| Bugün herkes hakkında çılgın bir dedikodu duydu mu? Evet, evet. Bak ne diyeceğim. | Open Subtitles | هل الجميع سمعوا إشاعة مجنونة عن أنفسهم اليوم ؟ |
| "Dışlanmış" çocuklarınla Madonna şarkıları yaptığına dair küçük bir dedikodu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت إشاعة صغيرة بأنك تقوم بعمل نفس الأغاني لمادونا هل هذا صحيح ؟ |
| Okulda homoseksüel çift olduklarına dair bir dedikodu dolanıyor. | Open Subtitles | والأن هناك إشاعة منتشرة فى المدرسة أنهم شواذ |
| Botun havasını emerek kendini öldürmeye çalışmışsın diye bir dedikodu vardı. | Open Subtitles | لأني أعتقد سمعتُ شائعة بأنكِ حاولتِ قتل نفسكِ بامتصاص كل الهواء الخارج من الطوف |
| Ve ne zaman bir dedikodu çıksa... | Open Subtitles | منتدى معهد أسبن للفيزياء . وفي كل مرة يكون هناك شائعة |
| Firmada dolaşan bir dedikodu var güya sen üniversiteden hiç mezun olmamışsın. | Open Subtitles | هناك شائعة في الشركة بأنك لم تكمل دراستك الجامعية |
| Sen ve CEO Cha hakkında bir dedikodu var. | Open Subtitles | هناك شائعات بالفعل تخصكِ أنتِ و الرئيس تشا |
| İzninizle, paylaşmak istediğim minik bir dedikodu var. | Open Subtitles | إنها فقط مجرد شائعات أود التحدث بشأنها معها |
| Bu bir dedikodu değil sadece onlar birbirlerini boynuzlamış benim yaptığım gibi. | Open Subtitles | لم اقصد هذا هذا غير صحيح على الاطلاق هذه مثل اشاعة الشاذ. كلاهما مزيـــف مثـــلــي. |