| Ayrıca sizin de ihtiyacınızı karşılayacak ürünleri satın almanızı engelleyen bir durum yok. | Open Subtitles | و ليس هناك شيء يمنعك من شراء المنتجات التي تلائم إحتياجاتك |
| Terfi edeceğin bir durum yok. Var mı? | Open Subtitles | ليس هناك شيء أرقيك إليه, أليس كذلك؟ |
| İkimizin de kendini ateşe atmasını gerektirecek bir durum yok. | Open Subtitles | لا يوجد سبب لكلٍ منّا كي نربط أنفسنا بهذه القضية |
| Erken farkettik, endişelenecek bir durum yok. | Open Subtitles | لقد اكتشفنا الأمر مبكرا لذلك لا يوجد سبب للقلق |
| - Endişelenecek bir durum yok. Ürününüzü %100 garanti ile yenileyeceğiz. | Open Subtitles | بالطبع لا يوجد ما تقلق بشأنه نحن نضمن المنتج بنسبة مائة بالمائة |
| - Endişelenecek bir durum yok. | Open Subtitles | بالطبع لا يوجد ما تقلق بشأنه نحن نضمن المنتج بنسبة مائة بالمائة |
| Acil bir durum yok ama büfede ufak bir yangın çıktı. | Open Subtitles | سأخبرك ما هو ذلك حزين أيها المتزلجون ليست حالة طارئة |
| Bu hakkı paraya çevirmeden yasa dışı bir durum yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء غير قانونيّ عن تحويل هذا الحق للنّقود |
| Burda sizlik bir durum yok. | Open Subtitles | ليس هناك شيء هنا لك |
| Güven bana, endişelenecek bir durum yok. | Open Subtitles | ثقي بي , ليس هناك شيء نقلق عليه ... |
| Paranoyak olunacak bir durum yok. | Open Subtitles | ليس هناك شيء يدفع لـ الجنون. |
| Senin endişelenmeni gerektiren bir durum yok. | Open Subtitles | ليس هناك شيء تقلق منه |
| Ama gayriresmî olarak senin beni arayıp eski patronunla ilgili konuşmana engel bir durum yok. | Open Subtitles | ولكن فيما عداه، لا يوجد سبب يمنعك من الاتصال بي في حال كان هنالك ما تودّ إخباري به عن رئيسك السابق |
| Hayır. Korkmanı ya da rahatsız olmanı gerektirecek bir durum yok. | Open Subtitles | لا, لا يوجد سبب لتكوني خائفة أو غير مرتاحه |
| Münasebetsiz bir durum yok ortada. | Open Subtitles | أننا لن نرى بعضنا مجددًا لذا لا يوجد سبب لأن تكون غير مرتاح |
| Evet, babasının tacizine uğruyor. Ortada endişe edilecek bir durum yok. | Open Subtitles | نعم، الأب يتحرش بها لا يوجد ما نقلق بشأنه |
| Sakin ol, Mavi Ejder, endişelenecek bir durum yok. Dün gece farkına vardım. | Open Subtitles | اهدأ ايها التنين الأزرق ، لا يوجد ما نقلق بشأنه ، لقد لاحظت الأمر بالأمس |
| Kurbanın ailesi ile ilgili olağan dışı bir durum yok. | Open Subtitles | لا يوجد ما يُثير الشكوك بأسرة القتيل |
| Hayır, tıbben acil bir durum yok. | Open Subtitles | لا، إنها ليست حالة طبية طارئة. |
| Yalan söyledim. Acil bir durum yok. | Open Subtitles | أنا كذبت، ليست حالة طوارئ. |
| - Hamlelerimizde yasadışı ya da etik olmayan bir durum yok. | Open Subtitles | لا يوجد شيء غير قانوني أو غير أخلاقي فيما فعلناه- ولكن السيد كاننغ- |