| Bu tepki bizim bir kriz anında hayatta kalmamızı sağlamak için var olan bir fizyolojik mekanizma yüzünden oluşuyor. | TED | وقد تطورت هذه الاستجابة من الآلية الفيزيولوجية، والتي صممت لتضمن بقاءنا على قيد الحياة في الأزمات. |
| Fakat yine, bir kriz, yeni ortaklıklar, aktörler yerel olarak bunları sürdürlebilir şehir plancılığının kilit bir bileşeni olarak değiştiriyorlar. | TED | و لكن مجدداً، الأزمات و الشراكات الجديدة، يتحركون محلياً، يحولون تلك المناطق إلى عامل أساسي لتخطيط حضري مستديم. |
| Bir şey yapmadığımı biliyorum ama şu an dünyada bir kriz var. | Open Subtitles | حتى لو كنت أعلم أنني لم أفعل شيئأً خاطئاً. هناك أزمة عالمية |
| Pek çok kez bir kriz anında direnenlerin uzun saçlı olduğuna şahit oldum. | Open Subtitles | في كثير من الأحيان وقد لاحظت أن. أن شعر المتمردين الذين معرضون الى الاختراق عندما تكون هناك أزمة |
| Siyasi bir kriz çıkarsa da sen halledersin, hiç şüphem yok. | Open Subtitles | وإذا ما كان هناك سقطة سياسية إذًا فأنا أثق بأنك يمكنك التعامل معها |
| bir kriz durumuyla yüzleşiyoruz, binlerce hayat tehlikede. | Open Subtitles | إننا نواجه أزمة هنا، الآلاف من الأرواح معرضة للخطر |
| Bir daha evine gelmemeye söz vermiştik, ama bu büyük bir kriz sayılır. | Open Subtitles | حسناً ، وعدناك بعدم القدوم إلى منزلك لكنها أزمة حادة |
| Görünüşe göre Güney Çin Denizi'nde küçük bir kriz baş gösteriyor. | Open Subtitles | يبدوا أن هناك أزمة صغيرة تطبخ فى بحر الصين الجنوبى |
| Çok üzgünüm. İşte bir kriz durumu olmuş. Bende hepinizin e-posta adresi var. | Open Subtitles | آسفة للغاية، هناك أزمة في العمل اصغين، لديّ كل بريداتكن الإلكترونية.. |
| "...ama unutma, gerçek bir savaşçı..." "...savaşın bir kriz ya da olay değil, sonsuz bir varlık hâli olduğunu bilir." | Open Subtitles | ولكن تذكر، المحارب الحقيقي لا يرى الحرب على انها أزمة أو حدث ما |
| Bu bir kriz. Her zaman... | Open Subtitles | انها ازمة, انها حرب ليس من الضروري ان |
| Seninle geleyim Pontius. Acil bir kriz olursa yardımcı olabilirim! | Open Subtitles | دعني أرافقك بنطيوس يمكنني مساعدتك في الأزمات |
| bir kriz zamanında ülkenin iyiliğiyle ilgili. | Open Subtitles | بل يتعلق بمصلحة هذه البلاد فى فترة الأزمات |
| Ama korkarım bir kriz olmadığında ne yapacağına dair hiçbir fikrin yok. | Open Subtitles | ولكنني أخشى أنك لا تعرف كيف تتصرف عند غياب الأزمات |
| Genel bir kriz var ama bu dünyanın sonu değil. | Open Subtitles | هناك أزمة عامة ولكنّها ليست نهاية العالم |
| Genel bir kriz var ama her şey yolunda diyorsunuz... | Open Subtitles | أنت تقول بأنّ هناك أزمة عامة ولكن كل شيء على ما يرام |
| Siyasi bir kriz çıkarsa da sen halledersin, hiç şüphem yok. | Open Subtitles | وإذا ما كان هناك سقطة سياسية إذًا فأنا أثق بأنك يمكنك التعامل معها |
| - Clipton, bir kriz yaşıyoruz. - Evet, efendim? | Open Subtitles | كليبتون , نحن نواجه أزمة نعم , سيدي |
| Bu sefer daha vahim bir kriz içerisinde olduğunu kabul ediyorum lakin en hissi duygularımla | Open Subtitles | أعترف أنكِ عانيتِ من أكثر من أزمة حادة هذا الموسم ولكن بأمانة .. |
| Burada küçük bir kriz var. | Open Subtitles | إذاً, لدينا أزمة صغيرة هنا |
| Eğer yukarıda bir kriz olmasa şimdi de olmazdı. | Open Subtitles | إن لم تكن هناك أزمة في الخارج لم لتكن أن تحصل على أي زيارة الآن |
| Bu bir kriz, bunları anlatamak kolay olmayacak | Open Subtitles | انها أزمة لست سعيداً بما سأقوله |
| Bu gezegenlerarası bir kriz. | Open Subtitles | استغيث لك , ايها الملك العظيم انها ازمة |