| Bana kalsa bu bir pazarlık değil, hesaplaşma olurdu! | Open Subtitles | إن كان الأمر بيدي , فلن تكون هذه مفاوضة بل ستكون تصفية حساب |
| Bu bir pazarlık değil. Asla da olmadı. | Open Subtitles | ليست هذه مفاوضة لم تكن أبداً |
| Seninle gerçek bir pazarlık yapalım mı Scott? | Open Subtitles | ألا تعرف ما الذي تفاوض عليه حقاً ، "سكوت" ؟ |
| Çok sıkı bir pazarlık olacak. | Open Subtitles | لأن هذا سيكون تفاوضاً جدياً |
| Yerinde olsam, Paris'i açmam. İyi bir pazarlık olmaz. | Open Subtitles | مكانك لا أثير موضوع باريس، فهي سلعة رخيصة. |
| Bu bir pazarlık değil, Albay. | Open Subtitles | هذه ليست مُفاوضات يا (كولونيل). |
| Böylece Çin hükümetiyle bir pazarlık yaptım, | Open Subtitles | لذلك أنا توسط فى تجارة مع الحكومة الصينية. |
| Bu bir pazarlık değil. | Open Subtitles | هذه ليست مفاوضة |
| - Bu bir pazarlık! | Open Subtitles | إنها مفاوضة! |
| - Salıverilmen için bir pazarlık olmayacak. | Open Subtitles | لن يكون هناك تفاوض إطلاق سراحك. |
| Bu bir pazarlık değil. Bir istek. | Open Subtitles | . هذا ليس تفاوض انه آمر |
| Efendim bu bir pazarlık, tartışma değil. | Open Subtitles | انه تفاوض سيدي وليس جدال |
| Bu bir pazarlık görüşmesi değil. | Open Subtitles | هذا ليس تفاوضاً |
| Schiller'layız. Bu bir pazarlık değil. | Open Subtitles | (نحن مع (شيلر هذا ليس تفاوضاً |
| Yerinde olsam, Paris'i açmam. İyi bir pazarlık olmaz. | Open Subtitles | مكانك لا أثير موضوع باريس، فهي سلعة رخيصة. |
| Böylece Çin hükümetiyle bir pazarlık yaptım, | Open Subtitles | لذلك أنا توسط فى تجارة مع الحكومة الصينية. |