| Düşündüğümüzde, bilirsiniz, bunun hepsi nasıl bir araya geliyor, Bu tamamen yazılım, algoritma ve matematik ile ilgili. | TED | حين نفكر في الأمر، كما تعلمون، كيف نجمع هذا كله الأمر متعلق بالبرمجيات، الخوارزميات والرياضيات |
| Bu tamamen robot tarafından yapılan davranışsal bir harekettir. | TED | هذا كله عبر سلوك التحكم الذاتي هنا ويجري ذلك على يد الروبوت من تلقاء نفسه. |
| Bu tamamen içerik dışı. | Open Subtitles | هذا كله مجتزأ من السياق كنت أحمي الأمن القومي |
| - Bu tamamen kurallara aykırı. - Evet, bunu biliyorum. | Open Subtitles | ـ هذا غير اعتيادي على الإطلاق ـ صحيح ، أنا اعلم ذلك |
| Bu tamamen kabul edilemez. Ne kadar sürecek? Çok açım. | Open Subtitles | هذا غير مقبول على الإطلاق، كم من الوقت ستستغرق لأنني جائع جدا |
| Açık konuşmak gerekirse, Bu tamamen senin hatanmış gibi geldi bana. | Open Subtitles | حسنا ، بأمانة ، يبدو أن الأمر كله كان خطأ منك |
| Bu tamamen, kopyalanmış ve bir gen içeren, sonra bunun ardından yeni bir rol geliştirmiş segment sayesindedir. | Open Subtitles | و هذا كله بسبب تضاعف جزء كان يحوي جين ثم أصبح له دور جديد لاحقاً |
| Bu tamamen sizinle ve kendinizi dünyaya nasıl daha iyi ifade edebileceğizle ilgili. | Open Subtitles | هذا كله عنكم أنتم وكيف تستطيعون أن تعبروا عن أنفسكم للعالم |
| Yumurta biran bitiyor, o yüzden Bu tamamen alkol. | Open Subtitles | لقد انتهى لديكم مشروب البيض لذا هذا كله كحول |
| Bu tamamen cesaretlendirme ve gevşeme ile ilgili. | Open Subtitles | هذا كله حول التشجيع والإسترخاء |
| Neyse, Bu tamamen bir kazaydı. | Open Subtitles | بأية حال , هذا كله كان مجرد حادثة |
| Bu tamamen varlıklarımızı korumayla ilgili, evlat. | Open Subtitles | هذا كله من أجل حمايتنا حماية أملاكنا |
| Bu tamamen uydurma. Benim hakkımda bunların hiçbirini söylemedi! | Open Subtitles | هذا كله هراء أنها لم تقل كل هذه الأشياء عني! |
| Bu tamamen benim suçum. Olayın tümünü göremedim. | Open Subtitles | هذا كله ذنبي لم أنظر للأمر برمّته |
| - Bu tamamen sana bağlı. | Open Subtitles | الآن ، الآن ، هذا كله يعتمد عليك |
| Bu tamamen haksızlık. Onu ilk ben buldum, baba. | Open Subtitles | هذا غير منصف على الإطلاق يا أبي لقد كنت أتحدث إليها أولا |
| Bu tamamen inanılmaz. Sen küçük ve zavallı bir adamsın. | Open Subtitles | هذا غير معقول كليّاً، أنت رجل ضئيل ومثير للشفقة |
| Bu tamamen doğru değil. Bu akşam yemeğe nereye gideceklerdi biliyoruz. - Tamam. | Open Subtitles | هذا غير صحيح كليا فنحن نعرف اين كانا سيتناولان العشاء الليله |
| Bu tamamen "Anti-Amerikan". Benim fikrim olsa bile umurumda değil. | Open Subtitles | هذا غير أمريكي تماماً لا أبالي إذا كانت فكرتي |
| Sonra Bu tamamen ritim, denge ve zamanlama meselesidir. | Open Subtitles | ثم الأمر كله يعتمد بعد ذلك على التوازن، الإيقاع |
| Servet yaratmaya gelince, Bu tamamen nasıl düşündüğünüzle ilgilidir. | Open Subtitles | عندما يرجع الأمر إلى إيجاد الغنى فالغنى هو وضع فكري يرجع الأمر كله حول طريقة تفكيرك |