| ciğer sıcaklığına bakarak son bir saat içinde ölmüş denilebilir. | Open Subtitles | يشر عمل الكبد المؤقت إلى انها ماتت في الساعة الأخيرة. |
| Olması gerekenden farklı tek şey ciğer üzerinde bir sıyrık, o kadar. | Open Subtitles | أجل ، لكن بعيداً عن الندوب العادية على الكبد ، لا شيء |
| Çeşitli sandviçler, Yumurtalı domuz böğrü, Yumurtalı Jambon ve ciğer var. | Open Subtitles | ، يوجد سندويتشات متنوعة بيض ولحم وبيض ولحم، كبد |
| - Ne oldu ki? Çocuğun biri ciğer ezmesi sürülmüş Ritz krakeri verip adına "kanape" dedi. | Open Subtitles | فتى بسترة بيضاء يأتي و يعطيني بسكويت و كبد مفروم |
| ciğer dokuları hâlâ iş görür. Bize ölüm sebebini verebilir. | Open Subtitles | مازال نسيج الرئة هذا صالحاً، سيساعدنا في تحديد سبب الوفاة. |
| Bebeğin ciğer sorunu bakteriyel, kimyasal değil. ECMO tedavisine başlayın. | Open Subtitles | مشكلة رئة الطفل بكتيرية لا كيميائية ابدأوا عملية الأكسدة |
| Favori yemeklerim kalp, ciğer ve dalaktır. | Open Subtitles | أكلتى المفضلة عدس, لحم القلب ، رئتين ، كبد |
| ciğer sıcaklığı ölüm zamanının yaklaşık iki saat önce olduğunu gösteriyor. | Open Subtitles | تشير حرارة الكبد إلى أن وقت الوفاة يعود إلى ساعتين تقريباً |
| Sosisli sandviç değil, ciğer. | Open Subtitles | بل لقـانق الكبد آسفة جداً عليّ أن أترك هذه الحضـانة |
| Patron, sen de koş ciğer al. | Open Subtitles | أيتها الزعيمة، يمكنكِ البدء الآن وتحضير بعض الكبد |
| - Sakatat böbrek, ciğer, dil, beyin... | Open Subtitles | سقط اللحم، يا سيدي الكلى، الكبد اللسان ، و المخ |
| En sevdiğin yemek var; ciğer. | Open Subtitles | ومن نكهة المفضلة لديك. بوفيه الكبد. أين أنت؟ |
| Bizim düğünümüzde şimdiye çoktan ciğer soteyi kaldırmışlardı. | Open Subtitles | فى زفافنا كانوا يعلبون الكبد المقطع مثل الان |
| Akşam yemeğinizi getireceğim: ciğer ve meyve salatası. Lezzetliye benziyor. | Open Subtitles | سأحضر لك صينية العشاء إنه كبد مقلي وسلطة فواكه، تبدو جيدة جدًا |
| Küçük Paul'ün ciğer bulmasına yardımcı olan Joe'ya ve koca bir kistten kurtulup, yeni bir sayfa açmasına. | Open Subtitles | هذا نخب چو الذي ساعد بول الصغير في الحصول على كبد جديد ومنع عدوى خطيرة إمتداد جديد للحياة |
| ciğer nakli listesinde adı var ama listenin yukarıları çıkabilmesi düşük ihtimal. | Open Subtitles | أدرجت اسمها في لائحة زرع الرئة لكن لا يبدو بأنه سيأتيها الدور |
| - Hayır, bu kadar ciğer hasarında vücutta 3. derece yanıklar olsun beklerdim. | Open Subtitles | لا, تضرر الرئة لهذه الدرجة لا تحدث إلا في حروق من الدرجة الثالثة |
| Eğer bronşitin kötüleşirse ak ciğer iltihabına dönüşebilir. | Open Subtitles | إذا زاد التهاب القصبات الهوائية سيتحول إلى ذات الرئة |
| Nakil heyeti kızıma asla başka bir ciğer vermeyecek, değil mi? | Open Subtitles | لن تمنح لجنة زراعة الأعضاء ابنتي رئة أخرى، أليس كذلك؟ |
| Boyuna kıyasla, sağlam ciğer varmış. | Open Subtitles | بالنسبة لرجل صغير مثله فإن لديه طقم رئتين كبير |
| Bebeğinizi doğurabilir... yeni bir çift ciğer, sağlam bir cilt sunabilir. | Open Subtitles | مزود برحم لحمل أطفالكم، و رئتان و جلد طازج |
| Marty'nin eski polis rozetinin ciğer salamından kopyasını yapacak birini buldum. | Open Subtitles | وجدت رجلاً بوسعه عمل نسخة طبق الأصل من شارة مارتي القديمة ليصنع منها كبدًا |
| ciğer ve soğan istedi gibi canım. | Open Subtitles | أرغب بأكل كبدة مع البصل |
| Aylarca kuvöz içinde yaşaması ve hayatta kalsa bile beyin felci ya da ciğer hastalığına veya iç kanama geçirmesi. | Open Subtitles | تعتقدين أن البقاء في وحده العنايه المركزه للاطفال لشهور ثم حتى لو نجا، سينتهي مصابا بالشلل الدماغى أو مرض رئوي |
| Yumurtalı domuz böğrü, Yumurtalı Jambon, ciğer ve biftek var. | Open Subtitles | ، يوجد بيض ولحم و بيض ولحم وكبدة ، ولحم ستيك |
| Konuşmak ciğer erozyonudur ve engellenmelidir. | Open Subtitles | الآن : التكلم عبارة عن عملية حتّ للرئة يجب تجنبها |
| Balayında kim ciğer hapı görmek ister ki? | Open Subtitles | من يريد رؤية حبوب للكبد أثناء قضاء شهر العسل |