| Anlaşılan tüm arkadaşları bunu yapıyor ve annem benim de yaptığımı söyledi ve bu bana şunu düşündürdü: Bunu yapmayı ne zaman bıraktım? | TED | و يبدو إن كل أصدقائها يقومون بذلك وقد أخبرتني والدتي إني أيضاً كنت أفعل ذلك و هذا دعاني للتفكير متى توقفت عن فعل ذلك ؟ |
| İnanılmazdı, çünkü bize askere değil, insana hitap etmemiz gerektiğini düşündürdü. | TED | وكان ذلك مذهلاً، لأنه قادنا للتفكير بما يتوجب علينا فعله للحديث مع الإنسان وليس مع الجندي. |
| Aynı teknoloji hakkında benim ne kadar kötü hissettiğimle, onların ne kadar mutlu hissettiği arasındaki ikilik beni gerçekten düşündürdü. | TED | و هذه الإزدواجية بين شعوري المزري و شعورهم بالسعادة حول نفس التكنولوجيا. دفعتني للتفكير. |
| Söylemek istediğim şu ki, o uçak kazası bana ayrılığımızı düşündürdü. | Open Subtitles | وجهة نظري أن تحطم الطائرة جعلني أُفكر في أن ننفصل. |
| Çiftçilikten nefret ettiğimi düşündürdü bana. | Open Subtitles | يجعلني هذا أفكر أنني أكره الزراعة |
| İşte bu beni düşündürdü, teknolojimiz duygularımızı hissetse ne olurdu? | TED | وهذا جعلني أفكر، ماذا لو كان بإمكان تقنيتنا إدراك مشاعرنا؟ |
| Çıkan kavgayı gördüm, ve beni düşündürdü. | Open Subtitles | لقد رأيتُ ذلكَ البرنامج التافِه. مما دَفَعني للتفكير |
| Seni daha önce hiç hasta görmemiştim ve beni çok düşündürdü. | Open Subtitles | لم أراك مريضاً من قبل، ودفعني هذا للتفكير |
| - Evet ve bu da bana bankadan onca parayı kimin çektiğini düşündürdü. | Open Subtitles | وذلك الأمر دفعني للتفكير من يقوم بصرف كل تلك الأموال من حسابه المخصص للدراسة الجامعية |
| Bu da beni düşündürdü. | Open Subtitles | وقد دفعني ذلكـَ للتفكير بأنَّها قد تُرِكتْ هنالكـ من قِبلْ أحدٍ ما |
| Bana hayatımın sana kolay göründüğünü düşündürdü. | Open Subtitles | ممّا دفعني للتفكير بأن أجعل من حياتي تبدو سهلة لك |
| Ve bu beni düşündürdü. Bu konu üzerinde aralıklı olarak çalıştım... ...ama teknik olarak fazla değildi. Aslında bir gece yatakta yatarken düşünüyordum. | TED | و هذا دفعني للتفكير, لقد عملت على هذا الموضوع على نحو متقطع, و ليس كثيرا بشكل تقني, و كنت مستلقي في الفراش ذات ليلة, أفكر. |
| Ve bu beni düşündürdü ki, belki de bu sorular insanları çizgiyi aşmaya sürüklüyordur, ve belki bazı aldatmalar ölümlülüğü yenme çabasıdır, ölüme bir panzehir. | TED | وهذا ما قادني للتفكير أنه ربما هذه الأسئلة هي التي تدفع الناس لتجاوز الخط ان بعض هذه العلاقات هي محاولة لمواجهة ضعف التأثير في ترياق للموت |
| Önemli değil. Beni çok düşündürdü. | Open Subtitles | امنحنى بعض الوقت للتفكير |
| Evet ve beni düşündürdü. Bu... | Open Subtitles | وهذا دفعني للتفكير |
| Mesela, geçtiğimiz günlerde bana Flossie'yi düşündürdü. | Open Subtitles | ، على سبيل المثال ... آخر يومين (دفعتني للتفكير في (فلوسي |
| Bu da beni düşündürdü. | Open Subtitles | ودفعني ذلك للتفكير... |
| Marty'nin ölümü beni düşündürdü, Evan. | Open Subtitles | وفاة مارتي جعلتني أُفكر يا ايفان |
| Bu beni düşündürdü. | Open Subtitles | هذا جعلني أُفكر. |
| Çıkınca bu işi yapmayı düşündürdü bana. | Open Subtitles | وجعلني هذا أفكر بالعمل بهذا حين أخرج |
| Ama şaşırtıcı bir şekilde müsahamasızlık gösterdin, ki bu beni düşündürdü. | Open Subtitles | لكنك أثبتّ لي فقراً مدقعاً في حس الدعابة مما جعلني أفكر |