| Seni getirdiğimizde tamamen tepkisizdin, ama o geri döndüğünde durumun aniden düzeldi. | Open Subtitles | لماذا سيفترض أحدهم هذا؟ لم تستجب لأي شيء عندما أحضرناك.. ولكن حالتك تحسنت فجأة عندما رجعت |
| Bu aksanla hayatım direkt olarak düzeldi. | Open Subtitles | مع هذه اللكنة تحسنت حياتي علي الفور |
| Bu çok eski bir video, bu yüzden çakışma gibi sorunları henüz çözememiştik ama daha sonra oldukça düzeldi. | TED | إنه فيديو أولي جدا. لذلك لم نكن قد تعاملنا مع التداخل وكل ذلك، لكن ذلك تحسن قريبا جدا، لاحقا. |
| Hâlâ geride ama pH 7.2... Laktat 4.5, düzeldi yine de. | Open Subtitles | لا يزال متأخر، لكن درجة الحموضة 7.2 لاكتات 4.5، هذا تحسن. |
| Tamam, durumu düzeldi! Fotoğrafı çek, Carla! | Open Subtitles | حسنا, لقد استقر وضعه إلتقطي الصورة يا كارلا |
| Bacağınız biraz düzeldi mi? | Open Subtitles | هل تحسّنت ساقك ؟ |
| Babam dört yıl önce sekreteriyle birlikte Fransa'ya kaçtı ve o kansere yakalandı ama tamamen düzeldi. | Open Subtitles | حسنـاً, أبـيهربلـ" فرنسـا"مـعسكرتيرتـه... و بعدها ... قبل حوالـي 4 سنـوات , عانت من السرطـان , لكنهـا تعافت بشكل كامـل |
| Lorelai'la aran düzeldi mi? | Open Subtitles | هل أصلحت الأمور مع "لوريلاي"؟ |
| düzeldi. | Open Subtitles | لقد أصلحتها |
| Kim Tan'ın karakteri epey düzeldi. | Open Subtitles | لقد تحسنت شخصية كيم تان كثيراَ |
| Biz de alanımızda veri girdisini değiştiriyoruz agresif kemoterapi veriyoruz. Sonra soruyoruz, veri çıkışı düzeldi mi? | TED | إذن مانفعله في مجالنا هو أننا نغير المدخلات و نقوم بإعطاء المريض العلاج الكيميائي و نتساءل هل تحسنت المخرجات "الأعراض" ؟ هل تحسن الألم ؟ .. إلخ |
| Asit sindirimim, Doktor Wilson bana antasit... yazdığından beri o kadar düzeldi ki! | Open Subtitles | لن تصدقوا ذلك، الحموضة لدي تحسنت كثيراً منذ أن وصف لي الدكتور (ويلسون) دواءً مضاداً |
| - Bugün durumu düzeldi mi? | Open Subtitles | هل تحسنت اليوم ؟ |
| Boomer sayesinde, Betty'nin hayati göstergeleri düzeldi, daha enerjik. | Open Subtitles | بفضل (بومر)، (بيتي) مفعمة بالنشاط وعلاماتها الحيوية تحسنت |
| Hadi görelim. Görüyorsunuz, bağımsızlıkla eğitim düzeyi arttı, aşılanmalar başladı, çiçek hastalığının kökü kurutuldu, hijyen düzeldi ve her şey daha iyiye gitmeye başladı. | TED | كما ترون مع الاستقلال .. تحسن التعليم وتم انتشار اللقاحات .. وتم القضاء على الجدري وتحسنت الصحة العامة .. واخذت الامور تأخذ مجرى جيداً |
| Değerleri düzeldi yani fiziksel olarak iyileşmekte ama tedavisini almayı tekrar bırakırsa-- | Open Subtitles | العد الخلوى إستقر جسديا هى فى تحسن لو توقفت عن أخذ علاجها مره أخرى |
| Tamamen düzeldi sayılmaz ama kesinlikle ilerleme kaydettik. | Open Subtitles | ما أقصده أنها ليس بخير كلياً، لكنها في تحسن مستمر. |
| Şu hukuk şirketindeki rezil işin düzeldi mi? | Open Subtitles | هل تحسن العمل الممل في شركة المحاماة؟ |
| Evet, düzeldi. | Open Subtitles | نعم، لقد استقر |
| Hayati değerlerin düzeldi. | Open Subtitles | لقد تحسّنت معدلاتكِ الحيويّة |
| Dizim düzeldi mi? | Open Subtitles | هل تعافت بالكامل؟ |
| Lorelai'la aran düzeldi mi? | Open Subtitles | هل أصلحت الأمور مع "لوريلاي"؟ |
| düzeldi. | Open Subtitles | لقد أصلحتها |
| düzeldi... yorgun ama istikrarlı! | Open Subtitles | لقد أصلح... إنه متعب و لكن ثابت |