| Hayır. Herkes için her şeyi, devamlı düzeltmen gerekmiyor. | Open Subtitles | ليس عليكِ إصلاح كلّ شيء للجميع على الدوام |
| Bunu düzeltmen gerekiyor. | Open Subtitles | بما في ذلك هرب متجول تيتان . نحن بحاجة إلى إصلاح هذا |
| Kim bilir, belki diğer ikisiyle aranı düzeltmen için birkaç tavsiye kapabilirsin. | Open Subtitles | ومن يدري؟ قد تجدين إرشادات من أجل إصلاح الأمور مع الآخرين. |
| Aranı düzeltmen gereken asıl insan Lux. | Open Subtitles | الشخص الذي يجب ان تصلح الامور معه هو لكس |
| Dünyadaki tüm yanlışları düzeltmen gerekiyormuş gibi etrafta koşturuyorsun. | Open Subtitles | أنت تسير في الأنحاء كما لو كان عليك تصحيح كل خطأ في العالم |
| Ama bunu düzeltmen için sana bir fırsat daha vereceğiz. | Open Subtitles | لكنّنا سنمنحك فرصة أخرى لتصحيح الأمر. |
| Hoşuna gitse de gitmese de sana düzeltmen için bir şans veriyoruz. | Open Subtitles | نحن نعطيك الفرصة لكي تصلحي ذلك سواء أعجبك ام لا |
| Bu karmaşayı düzeltmen gerek. | Open Subtitles | يجب أن تُصلح هذهِ الفوضى |
| Bu tamamen senin itibarını düzeltmen için. | Open Subtitles | هذا الأمر حول محاولتك إصلاح سمعتك |
| Bunu nasıl yapacaksın, Gary? Bütün olanları düzeltmen, kaybolan güveni tekrar inşa etmen için folyoda vanilyadan... | Open Subtitles | كيف تخطط لفعل ذلك " قاري " ؟ إصلاح كل ما حدث استرجاع الثقة بيننا |
| Kontrolden çıktı. Bunu düzeltmeni istiyorum... Bunu düzeltmen lazım. | Open Subtitles | لقد خرجت عن السيطرة وأردت إصلاح هذا |
| Bu kabloyu düzeltmen lazım. | Open Subtitles | يجدر بك إصلاح هذا السلك |
| Bu işi düzeltmen gerek Raymond. | Open Subtitles | عليك إصلاح الامر |
| Olanları artık düzeltmen mümkün değil. | Open Subtitles | لا يمكنك إصلاح علاقتنا. |
| Bu senin papyonunu düzeltmen kadar kolay bir durum değil. | Open Subtitles | انه لَيس أحد تلك الأشياءِ التي يُمْكِنك اصلاحها مثل ما تصلح ربطة عنقك |
| Donal, bu meseleyi düzeltmen ve işleri yoluna sokman lazım. | Open Subtitles | اسمع يا دونال, أريدك أن تصلح هذا و أن تكون بخير, موافق؟ و ثابت. |
| İşler kontrolden çıkmadan durumu düzeltmen büyük önem arz ediyor. | Open Subtitles | -من المهم أن تصلح الأمور قبل أن نفقد السيطرة عليها |
| Courtney, buraya geldiğin için çok mutluyuz ama Dr. Minton ile arandakileri düzeltmen için hiç yol yok mu? | Open Subtitles | كورتني، ونحن سعداء أنكم جئتم إلينا في وقت الحاجة، ولكن لم يكن هناك أي وسيلة هل يمكن أن تصحيح الامور مع الدكتور مينتون؟ |
| Dünyadaki tüm yanlışları düzeltmen gerekiyormuş gibi etrafta koşturuyorsun. | Open Subtitles | إنّك تتجول في الجوار كأن عليك تصحيح كل خطأ في العالم. |
| Bu hayatını düzeltmen için bir fırsat! | Open Subtitles | .هذا الهراء مهم, هذه فرصة لتصحيح حياتك |
| Zaman'ın bize ihtiyacı var olanları düzeltmen O'nu iyileştirmen ve 12 Maymun'un dünyayı yok etmesini engellemen için sana ihtiyacı var. | Open Subtitles | ...الزمن يحتاجنا ...يحتاجك أنت لتصحيح الأمور ...ﻹصلاحه |
| Bunu düzeltmen için seni istememiştim. | Open Subtitles | لم أكن أريدك أن تصلحي الأشياء من أجلي. |
| Bu karmaşayı düzeltmen gerek. | Open Subtitles | يجب أن تُصلح هذهِ الفوضى |
| Dişlerini düzeltmen dışında. | Open Subtitles | فيما عدا أنكِ قومتِ أسنانك. |