| Duvarlar aynıydı, mobilyalar da, her odanın da aynı olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | الجدران هي نفسها الأثاث الأمر الذي جعلني ألاحظ أن في كل غرفة |
| Buradan, gideceğimiz yere kadar da her yer Lannister kaynıyor. | Open Subtitles | وهذا في كل مكان نحن فيها الآن وسوف نذهب إليه. |
| Belki diğer haftalarda da olacak, ya da her hafta, ya da haftada bir kere, öğleden sonra kimse başkası ile konuşmayacak. | TED | ربما ذلك في كل أسبوع آخر , أو كل أسبوع , مرة في الأسبوع بعد الظهر لا يمكن لأحد التحدث. |
| Ama Amerika'da her sene 100.000 kişiden 12'si trafik kazalarında ölüyor. | TED | ولكن في الحقيقة، هنا في أمريكا،12 من كل 100,000 يموتون سنوياً من حوادث السيارات. |
| Bu da her yöne 1000 millik hava gücü demektir. | Open Subtitles | لدى تلك القوّة بمساعدة تغطية السلاح جوّي ل1,000 ميل في كلّ إتّجاه. |
| Bu da her şeyi bulanıklaştırıyor. | Open Subtitles | يجعل كل شيء يبدو زغباً |
| Kibera'da her sene daha çok çatıyı kaplıyoruz. | TED | في كيبيرا , في كل عام نغطي المزيد من الاسطح. |
| Ve Avustralya'da her kasabada, her köyde ve her şehirde bu slayt gösterisini yapmak üzere 250 kişi eğittik. | TED | وقمنا بتدريب 250 شخص على تقديم العروض في كل مدينة وقرية في أستراليا |
| Ya da her adım attığınızda tuvale boya püskürten bir halk sanat gösterimi? | TED | أو ماذا عن شاشة فنية ترُشُّ الطلاء على لوحة في كل مرة تصعد فيها الدرجات؟ |
| İnsanlar bütün gün boyunca ya da her tür durumda gerçekten iletişimde bulunabilecekleri bu harika olasılığı benimsediler. | TED | لقد إستفاد الناس من هذه الإمكانية العظيمة بأن تصبح متواصلاً طوال اليوم أو في كل الأحوال. |
| Benim kendi çalıştığım fabrikada da her tipten insan okuyor onun yazdıklarını | Open Subtitles | في كل مكان.. وكل الناس يقرؤون هذا الكلام |
| Hatırlıyorum da her sabah evden işe giderken annem gömleğime formalin sıkardı. | Open Subtitles | في كل يوم كنت أذهب إلى العمل كانت أمي ترش بعض الفورمالين على قميصي |
| Yansıttığımız şey kötülük, ki o da her yerde, herkesin içinde var. | Open Subtitles | كما تعلمون، هو ما يعكس ذلك. لكن الشر في كل مكان. |
| Lucky, sana Hindistan'da her 2 saniyede bir çocuk doğuyor desem. | Open Subtitles | لاكي سمعت بأن في كل ثانيتين يولد طفل في الهند |
| Her hareketimin izlenmesi gururumu okşasa da her sabah kapımın önünde bir gül olması çok daha güzel olurdu. | Open Subtitles | ملاحقتي في كل مكان يثير بداخلى الإعجاب وردة حمراء على عتبة منزلي كل صباح ربما تكون أكثر إغراءاً |
| Bunu kabul etmemin tek yolu var o da her hafta iki gece alırsam olur. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة لجعل هذا يعمل إذا حصلت عليه ليلتين في كل الاسبوع |
| Yani, Pasadena'da her yıl çok büyük bir çiçek geçit töreni mi oluyor? | Open Subtitles | لديهم استعراض كبير للأزهار في باسادينا في كل عام |
| Amerika'da her üç kanser ölümünden birinin sebebi sigara içmek. | TED | في الواقع، حوالي واحدة من كل ثلاث حالات وفاة بسبب السرطان في الولايات المتحدة تحدث بسبب التدخين. |
| Guttmacher Enstitüsü'ne göre, Amerika'da her üç kadından biri hayatında bir kez kürtaj olacak. | TED | وفقاً لمؤسسة غاتماكر واحدة من كل ثلاث نساء في أميركا ستخضع لعملية إجهاض واحدة على الاقل خلال حياتها. |
| ...o da her şey hakkında açık olduğunu düşünür. Konuşmayı istemediğin şeyler hakkında sorular sormasını engeller. Bu doğru. | Open Subtitles | إنما يريدها أن تظنّ أنّه صريحٌ في كلّ شيء كي يمنعها من السؤال عن الأشياء التي لا يريد أن يتكلّم عنها هذا صحيح |
| Bu da her şeyi bulanıklaştırıyor. | Open Subtitles | يجعل كل شيء يبدو زغباً |