| Bu saçmalığı dinlemek zorunda değilim. - Benim oğlum öyle biri değildi. | Open Subtitles | لست مجبراً على سماع هذا الهراء، فليس هذا الرجل الذي عرفته |
| - Bu saçmalıkları dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | لست مضطراً لسماع هذا الهراء |
| Bu saçmalığı dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | ليس عليّ أن أستمع لهذا الهراء |
| Artık sözünü dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | لن يكون عليّ الإنصات إليك أبداً ثانية |
| Artık oğlunuzla çıkmıyorum o yüzden "kedi muhabbeti" dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | حسناً,لا أواعد ابنك بعد اليوم إذاً,ليس من الضروري أن أستمع إلى كل الدردشة حول قطتك |
| O zaman bunları dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | ثمّ أنا ليس من الضروري أن أَستمعُ إلى هذا. |
| Bunu dinlemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستِ مُضطّرة لسماع هذا |
| - Bunları dinlemek zorunda değilim. - Temiz ve basit bir hayatın özellikleri sayılmaz. | Open Subtitles | لستُ مجبراً على سماع هذا - لا يرمز هذا لحياة نظيفة وبسيطة - |
| Bunu dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | انا لست مجبراً على سماع هذا |
| Birinin öldürülüşünü dinlemek zorunda olmayı ve buna karşın hiçbir şey yapamayacağınızı anlamanız gerekiyor. | Open Subtitles | عليّك أن تعرف ما هو الشعور عندما" ...تكون مجبراً على سماع شخصاً يُقتل ولا تستطيع فعل شيئاً... "حيال ذلك |
| Bunu dinlemek zorunda değilim. Zorunda değilsin dostum. | Open Subtitles | لست مضطراً لسماع هذا. |
| Bunu dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | -لست مضطراً لسماع هذا |
| Bunu dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | ما عليّ أن أستمع لهذا |
| - Bunu dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | ليس عليّ أن أستمع لهذا. |
| Kadın o kadar muhteşem ki, ben onu dinlemek zorunda kalıyorum. | Open Subtitles | -لأنّها في غاية الروعة، و عليّ الإنصات لها |
| Cehenneme kadar yolu var, yalanlarını dinlemek zorunda değilim! | Open Subtitles | إلى الجحيم معه! أنا ليس من الضروري أن أستمع إلى أكاذيبه. |
| Bunları dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | ليس من الضروري أن أَستمعُ إلى ذلك |
| Bunları dinlemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | لستِ مُضطّرة لسماع هذا |
| Marge, burada oturup senin, başka insanların postalarını almam hakkındaki deli saçması sözlerini dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | لست مضطراً للجلوس هنا والإصغاء لحديثك العاصف بسبب تسلمي بريد الغير |
| Ama dinlemek zorunda olduğu birini tanıyorum. | Open Subtitles | لكني أعرف شخص ما سوف يكون لديها للاستماع إلى. |
| Bunları dinlemek zorunda değilim. | Open Subtitles | انا لن استمع إلى هذا |
| Sonra da oyunculuğunu öven magazin makalelerini özet geçişini dinlemek zorunda kaldım. | Open Subtitles | ثمّ كان عليّ الاستماع لملخّص (ماندي) كلّ مقال عن "دورها" المشيّد بأدائها |
| Sonuçta, beni dinlemek zorunda değilsiniz, herkes kendi kararını verip söz dinler. | Open Subtitles | على أيٍ، ليس عليك أن تستمع إليّ دع كلٍ بمفرده يوافق أو يمتثل. |
| Daha fazla dinlemek zorunda değilsin. | Open Subtitles | ليس عليك الاستماع لهذا طويلاً |
| Bu onu dinlemek zorunda olduğumuz anlamına gelmiyor. | Open Subtitles | لا يعنى بالضروره أنه علينا أن نستمع |