| 3. Batı Caddesi'ndeki Chinatown Express isimli restoranın önünde durdular. | Open Subtitles | لقد وجدتهم وقد توقفوا حالاً عند مطعم تشاينا تاون اكسبرس |
| Denizde kalan son birkaç balığı yakalamak için zaman harcamaktansa balık avlamayı tamamen durdular. | TED | بدلاً من قضاء وقت أطول في البحر ليحاولوا اصطياد السمك القليل المتبقي، توقفوا عن اصطياد السمك كلياً. |
| Tek katlı bir bina önünde durdular. | Open Subtitles | توقفوا فوق للأمام أمام تركيب وحيد ذو طوابق |
| İki tren de yan yana durdular. | Open Subtitles | أجل، وكِلا القطاريين توقفا على الجانبين. |
| Her zaman hareket hâlindeler ama tarihte birkaç kere toplanmak için bir yerde durdular. | Open Subtitles | هم دومًا يترحّلون. لكنّهم خلال بضع مرّات عبر التاريخ توقّفوا وتجمّعوا معًا. |
| Bana sürekli mektup yazıp durdular, tıpkı İsa'nın geri dönüşü gibi beni beklediler. | Open Subtitles | هم واصلوا الكتابة لي رسالة بعد رسالة ينتظرونني مثل عودة المسيح |
| Unutmama yardımcı olmaya çalışıp durdular. | Open Subtitles | ظلوا يحاولون مساعدتي على النسيان. |
| Seninle dalga mı geçtiler? Evet, sürekli "Bebek Ally, gardiyanı babası" deyip durdular. | Open Subtitles | نعم استمروا بقول آلي الطفلة وأبوها الغبي |
| Ve birden durdular, geri döndüler ve evlerine gittiler. | Open Subtitles | ثم توقفوا بعد ذلك، وإستداروا وعادوا أدراجهم |
| Ortaklar inşayı durdular, yıkıma son verildi. | Open Subtitles | إذن , فالشركاء توقفوا عن البناء, ولم يستطيعوا إسترداد ما بنوه ثانيةً |
| Onu vurduğun için durmadılar. O, onlara durmalarını söylediği için durdular. | Open Subtitles | لم يتوقفوا لأنك أطلقت عليها توقفوا لأنها أخبرتهم ذلك |
| TAT binasına 15m. kala durdular. | Open Subtitles | لقد توقفوا على بعد 50 قدماً من مبنى الفريق التحليلي |
| durdular. Kalpleri çarpıyordu. İşte oradaydı. | Open Subtitles | و توقفوا , و كادت قلوبهم أن تقفز كان ذلك هو المكان |
| Çünkü diğer bütün çocuklar aynı zamanda durdular. | Open Subtitles | لأن كل الأطفال الآخرين قد توقفوا في ذات الوقت بالضبط |
| Yol ikiye ayrılmadan önce benzin istasyonunda durdular. | Open Subtitles | الأن نحن نعرف أنهم توقفوا في محطة وقود محطة الوقود قبل الكمين بقليل |
| Ya Nebraska'da bir yerde durdular ya da soğuktan öldüler. | Open Subtitles | اما انهم توقفوا في مكان في نبراسكا او ماتوا من البرد |
| Öğleden sonra eve giderken burada durdular. | Open Subtitles | لقد توقفا هنا بعد الظهيرة متجهان إلي البيت |
| Benzin için durdular. 10 dakikadan fazla kalmadılar. | Open Subtitles | لقد توقفا لشراء الغاز لم يبقا لأكثر من 10 دقائق |
| Biraz dinlenmek için bir porsuk ağacının gölgesinde durdular. | Open Subtitles | توقفا لأخذ قسط من الراحة تحت أفنان شجرة طقسوس. |
| Yol kenarında park halinde olan, beyaz bir Sedan'ın yanında durdular, sanki, arka koltuktan birşey oynatıyorlar. | Open Subtitles | لقد توقّفوا عند سيدان بيضاء واقفة على جانب الطريق. سيدان = اسم المركبة يبدو بأنّهم يُحرّكون شيئًا ما من المقعد الخلفي. |
| Tuvaletin içine akıtmayı denedik ama yukarı çıkıp durdular. | Open Subtitles | لقد حاولنا انزالها عن طريق المرحاض لكنهم واصلوا الظهور مجدداً |
| Sürekli "Uyuşturucuya açım." falan deyip durdular. | Open Subtitles | لقد ظلوا يرددون ، مثل "آه، أنا جائع للمزيد من المخدر ، اتعلم" |
| Sürekli yemek tabaklarını burnumuza sokup durdular. | Open Subtitles | وبعد ذلك ، استمروا بعرض وجبات خفيفة أمامنا |
| Nefessiz kalıp, zirvede durdular ve, felce uğradılar, hepsi birden taşa döndüler. | Open Subtitles | مقطوعين الأنفاس, يتوقفون في القمة. كالمشلولين يتحولون إلى صخور بجانب بعضها. |
| Dağılacaklarını düşündük ama bütün gece yolda durdular. | Open Subtitles | ظننا أنهم كانوا يريدون قطع الطريق عليهم، لكنهم وقفوا هناك طوال الليل. |