| Ama sana sadece onu nasıl kontrol edeceğin öğretildi. Ama kontrol edemiyorsun. | Open Subtitles | لكن كلّ ما عُلّمتَ هو كيف تسيطر على الوضع وأنت لا تستطيع |
| Madem benim için dua edemiyorsun kendim yaparım! | Open Subtitles | ما دام أنك لا تستطيع الصلاة من أجلي سأفعل ذلك بنفسي |
| Rüyada olmak gibi. Hareket etmek istiyorsun ama edemiyorsun. | Open Subtitles | انه مثل حلمٍ تريد ان تتنقل فيه ولكنك لا تستطيع |
| Olmayacak bir şeyi, hayal ederek elde edemiyorsun. | Open Subtitles | . لا تستطيعين التمسك بالأمنيات لشئ لن يحدث |
| Birinin seni sevmesi için o kadar çok zaman harcadın ki kimseye yardım edemiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تقضين وقتكِ لايجاد أحد كي يحبكِ و أنتِ لا يمكنكِ مساعدة أحد |
| Evet, ama bunu itiraf edemiyorsun. | Open Subtitles | نعم، لَكنَّك فقط لا تَستطيعُ الإعتِراف بذلك |
| Şu kadınlara bak. Kimin fahişe olup olmadığını tahmin edemiyorsun. | Open Subtitles | انظر الى هذه المرأة لا تستطيع حتى ان تكون عاهرة بعد الان |
| Senin yapamadığın bir işi başkasının yapmasına tahammül edemiyorsun değil mi? | Open Subtitles | أليس كذلك؟ أنتَ لا تستطيع إحتمال آراء الآخرين لأنّك ببساطة لا تستطيع ذلك |
| İnsanları seviyorsun. Sadece insanlara tahammül edemiyorsun. | Open Subtitles | انك تحب التواضع انهم الاشخاص الوحيدين الذين لا تستطيع ان تقاومهم |
| Bu kadar olan bitenden sonra artık benimle yatmayı bile hayal edemiyorsun. | Open Subtitles | بعد كل شيء هذا حدث لا تستطيع أن تتخيل نفسك نائماً معي بعد الآن |
| Kamuflaj yeteneğini kontrol edemiyorsun. | Open Subtitles | أرى بوضوح أنك لا تستطيع التحكم في تمويهك |
| Ama sen bu öfkeni ifade edemiyorsun çünkü etmemelisin. | Open Subtitles | لكنك لا تستطيع أن تعبّر عنه لأنك من المفترض ألّا تفعل |
| Sen kendi e-postanla bile baş edemiyorsun. | Open Subtitles | لا تستطيع حتى العمل على بريدك الإلكتروني بشكل صحيح |
| Böylece şişeyi kapatıp geri iade edemiyorsun. | Open Subtitles | لا تستطيعين شربه كاملا لذا تتراجعين عنه و تضعينه |
| Yemin ederim öylesin. Dans falan edemiyorsun sen! | Open Subtitles | أعدك أن ذلك ما تبدين مثله أنت لا تستطيعين الرقص |
| Birinin seni sevmesi için o kadar çok zaman harcadın ki kimseye yardım edemiyorsun. | Open Subtitles | أنتِ تقضين الكثير من الوقت تحاولين أن تجعلي أحد يحبكِ و لا يمكنكِ مساعدة أحد |
| İşler mutlu sona ermeyecek şekilde dönünce sen bunu kabul edemiyorsun. | Open Subtitles | بينما يتضح أنه كل الأمور لا تنتهي بسعادة، لا يمكنكِ تقبّل ذلك |
| Sana yardım etmeye çalışan insanlara teşekkür edemiyorsun. | Open Subtitles | أنت لا تَستطيعُ ان تشُكْر الناسِ لمُحَاوَلَتهم مُسَاعَدَتك. |
| Sen bir ilişkiyle baş edemiyorsun. | Open Subtitles | لا تقدرين على القيام بعلاقة واحدة |
| Artık bunu sen kontrol edemiyorsun. Biliyorum sinir bozucu, ama... | Open Subtitles | حسناً, انت لاتستطيعين السيطرة على هذا بعد الآن اعلم ان هذا مزعج, لكن |
| Onu düşünmeden edemiyorsun, sürekli kontrol ediyorsun. | Open Subtitles | لا يمكنك التوقف عن التفكير به ,تقومين بتفقده |
| Takıntılı birer sapık olmalarından sonra onları kontrol edemiyorsun. | Open Subtitles | حتى أصبحا ملاحقين مشوشين ولا يمكنكِ التحكم بهم |
| Bir pantalon gördün mü kaltak gibi davranmadan edemiyorsun | Open Subtitles | الا تستطيعى رؤية رجل دون التصرف كعاهرة؟ |