| Bu ıssız yerde başımıza gelen en güzel şey birbirimizle karşılaşmamız oldu. | Open Subtitles | أفضل شيء حدث في هذا المكان هنا هو مقابلة كل منا للآخر |
| Bazen insanlar kovulmalarının başlarına gelen en güzel şey olduğunu söylerler ya? | Open Subtitles | تعلمون حين يقول الناس بأن طردهم كان أفضل شيء حدث لهم أبدا؟ |
| Ya içtiğiniz en güzel şey olacak ya da içtiğiniz en son şey. | Open Subtitles | سوف يكون إما أفضل شيء لديك. أو آخر شي أفضل كان لديك. ممم. |
| "Gördüğün en güzel şey bu değil mi?" Diye sordum. | Open Subtitles | سألته ، أليس هذا أجمل شيء قد رأيته على الإطلاق؟ |
| Bu bütün gün boyunca birinin bana yaptığı en güzel şey | Open Subtitles | هـذا ألطف شيء قـام بـه شخص لـي طوال النهـار |
| Bunu asla çıkarmayacağım. Gördüğüm en güzel şey. | Open Subtitles | لن اخلع هذا ابدا هذا افضل شيء على الإطلاق |
| Yani, hayatta başıma gelen en güzel şey, onlardır. | Open Subtitles | أَعْني، بأنهما أفضل ما حدث لي في حياتي نعم، أنا أتفق معه |
| Kalp kırıcı olabilir ya da hayattaki en güzel şey olabilir. | TED | قد يكون محزنًا. أو قد يكون أفضل شيء في الحياة. |
| Bir adamın bir kadın hakkında söyleyebileceği en güzel şey budur. | Open Subtitles | ذلك تقريبا أفضل شيء يمكن لأحدهم قوله لآي فتاة |
| Başıma gelen en güzel şey olmalıydın sen. | Open Subtitles | كان يجب أن تكوني أفضل شيء يحدث لي على الاطلاق. |
| Sadece, bu ilaç adamım. Hayatım boyunca başıma gelen en güzel şey. | Open Subtitles | إنه فقط هذا العقار يا رجل إنه أفضل شيء حدث لي في حياتي |
| Ahbap, çok iyi gidiyor. Bu başıma gelen en güzel şey. | Open Subtitles | يارفيق، يسير بشكل رائع كأنه أفضل شيء حدث في حياتي |
| Tam aksine, bu hayatta başıma gelen en güzel şey. | Open Subtitles | بدلا من ذلك ، كان أفضل شيء حصل معي على الإطلاق |
| Hala o yerdeki en güzel şey benim ve herkes tarafından arzulanıyorum ama sahibim dışında herkes için ulaşılmazım. | Open Subtitles | كنت لم أزل أجمل شيء في المكان يرغب فيّ الجميع ويتعذر الحصول عليّ إلا لسيدتي |
| Bu şimdiye kadar gördüğüm en güzel şey! | Open Subtitles | إنه أجمل شيء رأيتـه في حياتي على الإطلاق |
| Muhtemelen bu ay bana söylediğin en güzel şey bu. | Open Subtitles | ربما هذا ألطف شيء قلته لي منذ مايقارب الشهر |
| Bu bana söylediğin en güzel şey. | Open Subtitles | هذا ألطف شيء قلته لي على الإطلاق |
| Bilmenizi isterim ki, Peyton hayatımdaki en güzel şey. | Open Subtitles | اريدك فقط ان تعرفي ان بايتون هي افضل شيء املكه في حياتي |
| Küçük kızım hayatta yaptığım en güzel şey. | Open Subtitles | أبنتى الصغيرة هى أفضل ما حظيت به فى الدنيا |
| Bu harika! Başına gelebilecek en güzel şey. Kız kim? | Open Subtitles | هذا رائع ، إنه أفضل شئ يمكن حدوثه ، من هى الفتاة ؟ |
| Hayır. Başımıza gelen en güzel şey. Bulaşıkları düşünsene. | Open Subtitles | بالعكس فهذا افضل شئ حدث تخيلى حجم غسيل الصحون |
| Birinin bana söylediği en güzel şey | Open Subtitles | أريدك ان تعلم أن هذا أجمل ما قيل لي من أحد |
| Bana Iron Curtain'den kaçtığından beri başına gelen en güzel şey olduğumu söyledi. | Open Subtitles | انه يقول أنني أحسن شيء حصل له في حياته منذ هربه من الستار الحديدي |
| Ama inanın bana bu başınıza gelen en güzel şey olacak. | Open Subtitles | ولكن دعوني أقول لكم أنَّ هذا سيكون أفضل شيئ يحدث لكم على الإطلاق |
| İnanılmaz yeteneklere sahip Kübalı beyzbolcular cennetiyle olan bir komünist bağlantı bu organizasyonun başına gelen en güzel şey. | Open Subtitles | فكّرت اليوم بأن خط اتصالات بيننا وبين المواهب الكوبية في البيسبول، قد يكون أعظم شيء يحدث لهذه المنظمة. |
| O hayatımda gördüğüm en güzel şey. | Open Subtitles | هي الشيء الأكثر جمالا لقد رأيت في حياتي. |
| Ailenin var olan en güzel şey olması gerektiğini hiç düşündün mü? | Open Subtitles | هل فكرت أبدا أن العائلة يجب أن تكون أروع شىء فى العالم |
| Adamım, bu yüzük seks yaşamımın başına gelen en güzel şey. | Open Subtitles | خاتم الزواج هذا أفضل شىء حدث لحياتى الجنسية |
| Hayatımda gördüğüm en güzel şey. | Open Subtitles | إنه أجمل من رأيت |