| Senin yaşında bu genelevde bi fahişe olmak yeterli değil mi? | Open Subtitles | ألا يكفيك أنكِ في هذا العمر تعملين عاهرة في مبغى؟ .سيدتي.. |
| Seni fahişe gibi kullanan bir adamla dünyayı geziyorsun çünkü. -Benim babam değilsin! | Open Subtitles | تلفين العالم مع رجال لا يهمهم أمرك و يستغلونك كما لو كنتى عاهرة |
| Kendimi ele vermeye geldim. Bagajımda parçalara ayrılmış bir fahişe cesedi var. | Open Subtitles | أنا هنا لكي أسلم نفسي لدي في سيارتي عاهرة مقطعة الى اشلاء |
| Lanet olası, fahişe. Silikon göğüslerinin cerrah parasını ben ödüyorum. | Open Subtitles | أنتِ ملكي أيتها العاهرة سوف أنتزع منك هذين الثديين المزيفين |
| Sayılarla yapabildiklerinin yanında, ...bin dolarlık fahişe, rahibe gibi kalır. | Open Subtitles | براعته في التعامل مع الأرقام تجعل أفجر العاهرات تحمرّ خجلاً. |
| Ben de gerçekçi olarak tam bir fahişe olmuş olmanı bekleyemem. | Open Subtitles | أجل، وأنا لا أظن سوى أنك قد تحوّلتِ إلى عاهرة الآن |
| Adamın gönderdiği mektup gerçek gibi ama kurban, fahişe değilmiş. | Open Subtitles | الرسالة تبدو أصيلة و لكن الضحية الأخيرة لم تكن عاهرة |
| Bununla beraber, bir doktor olarak bir kadını bu kategoriye sokmanın da, ...onu bir tür fahişe yapmayacağını düşünüyorum.. | Open Subtitles | على الرغم من ذلك, بصفتي دكتور , أريد أن أفكر وض إمرأة بهذه الحالة لن يحوّلها إلى إمرأة عاهرة |
| Çünkü buradaki arkadaşım ucuz bir fahişe ve eminim ki memnuniyetle... | Open Subtitles | لأنّ صديقتي هنا عاهرة رخيصة وأنا واثقة من أنها ستكون سعيدة |
| Daha da kötüsü bu cenahta başka bir fahişe olması. | Open Subtitles | كلا,السيء للغاية هو أنه لاتوجد عاهرة أخرى في هذهِ القذارة |
| O adam kontrolümü kaybedip ... arabama fahişe attığım zaman... beni topralayan kişi. | Open Subtitles | إنه رجل حين حين كنت على وشك مصاحبة عاهرة في شاحنة قام بإنقاذي |
| Bir fahişe silah sesi duyduğunu bildirmiş ama vuranı görememiş. | Open Subtitles | اتصلت عاهرة بشأن طلق ناريّ ولكنّها لم ترَ مطلق النار |
| Bir fahişe nispeten çok daha az paraya çok daha fazlasını veren kadındır. | Open Subtitles | العاهرة ما هي إلا إمرأة تعقد معها صفقة رائعة0 مقابل مال بسيط نسبيًا |
| Yani, bu fahişe bir dakika önce ölü değil miydi? | Open Subtitles | أنا أعني ,ألم تكن هذه العاهرة ميتة منذ وقت قصير؟ |
| Duvara dön, pis fahişe. Bize bakma hakkın yok. Anlaşıldı mı? | Open Subtitles | وجهكِ إلى الحائط، أيتها العاهرة ليس لديكِ حقٌ بالنظر إلينا، أتفهمين؟ |
| Mutlu Noeller. Yerini tespit ettik. Ne de çok ölü fahişe. | Open Subtitles | لديك نفسك عيد ميلاد مجيد. هذا كم كبير من العاهرات الميتة. |
| Uykunuzda konuşurken duyduğunu düşündüğünüz bir fahişe ya da hostes varsa, bilmem gerekiyor. | Open Subtitles | إذا هناك مومس أو مضيّفة هناك تعتقد لربما سمعتك في نومك، أحتاج للمعرفة. |
| Sizi Othello ile evlenen Venedikli kurnaz fahişe sanmıştım. | Open Subtitles | . فقد ظننتك العاهرة من عاهرات البندقية التى اقترنت بعطيل |
| fahişe. Bir kez tutuklanmış, ceza almamış. Tennessee'li. | Open Subtitles | عاهره قبض عليها مره واحده لا اتهامات ولدت في تينيسي |
| Beni adi bir fahişe gibi göstermeye çalışıyordu. | TED | كان يحاول ان يجعل منى ساقطة وضيعة الشأن |
| Bu küçük fahişe hakkında tekrar konuşmak zorunda olduğuma inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أنّني يجب أن أتحدث عن تلك الساقطة مجدداً. |
| Diyor ki, o mahkemenin sizin için atadığı avukatmış ve, eğer beğenmediyseniz, kendi kendinizi savunabilirmişsiniz, seni cahil, beyaz fahişe. | Open Subtitles | تقول انها هي المحامي الذي عينته المحكمه لكِ اذا لم يعجبك الامر تستطيعين ان تمثلي نفسك ايتها العاهره البيضاء المهمله |
| Joan, sana fahişe dediğim için özür dilerim. Sen fahişe değilsin. Ben fahişeyim. | Open Subtitles | جوان أنا أسف لأني دعوتك بالعاهرة أنت لست عاهرة , إنما أنا العاهر |
| Saat hatları kokain çizgileri, kadranlar gay bar tabelaları... veya zamanın kendisi siyah deriler içinde ibne bir fahişe olmadıkça. | Open Subtitles | وعقاربها تبدو كعلامات حانات الشواذ أو أنّ الوقت نفسه كان أشبه بمحتال عاهر يرتدي سترة جلدية سوداء |
| - Ne güzel bir çalılık! - Hoşuna gidiyor mu, pis fahişe? | Open Subtitles | دعك لطيف مستمتّعُة بيه،يا فاسقة يا قذرة؟ |
| Çocuk dediğin ne serseridir ne fahişe. | Open Subtitles | طفلِ صَغير شيء ماِ. ليس بمتسول. و لَيس بعاهرة. |
| İlk adamını 14 yaşında öldürdü, fahişe annesine hayran olan bir adamdı. | Open Subtitles | في سن 14، قتل ضحيتة الأولى الذي كَانَ معجباً بأمه المومس |
| Bu iyi polis, kötü polis olaylarını biliriz. - fahişe olmamızın dışında. | Open Subtitles | تعرف لدينا شرطة جيده وشرطة سيئة الجيد هو اننا فتيات هوى توقف |