| İyi haberse, şu Frederic ile ilgili bir iz buldum. | Open Subtitles | الخبر الجيد انني وجدت خيطاً بحيال تلك المرأة المدعوة فريدريك |
| İsrailli bilim insanları Frederic Libersat ve Ram Gai zehrin özel bir kimyasal silah olduğunu keşfettiler. | TED | وجد العالمان الإسرائيليان فريدريك ليبرسات ورام جال أن السم هو سلاح كيميائي خاص جدًا. |
| Kızlardan biri Frederic Remington büstüne büyük bir ilgi duyuyormuş. | Open Subtitles | واحدة أبدت إهتماما بتمثال فريدريك ريمنجتن |
| Bayan Croft Yüzbaşı Frederic Wentwort'ün ablasıdır. | Open Subtitles | السيدة كروفت هي أخت الكابتن فريدريك وينتورث |
| Frederic'in bir dadıya ihtiyacı olacak, ondan daha iyisini düşünemem. | Open Subtitles | فريدريك سوف يحتاج مربية ولا أستطيع التفكير في شيء أفضل منها. |
| Gizli Servistenim. Aynı zamanda Bayan Frederic için de çalışıyorum. | Open Subtitles | أنا أيضاً عميل سري أعمل أيضاً بإمرة مسز فريدريك |
| Buradaki isim Frederic. Nereye transfer olmuştun? | Open Subtitles | الإسم الذي أمامي هنا هو فريدريك إلي أين تم نقلك ؟ |
| Sence Bayan Frederic bunu yaptırabilir mi? | Open Subtitles | هل تعتقدين ان مسز فريدريك يمكنها ان تدبر الأمر ؟ |
| Frederic bir dümen çeviriyor ama. | Open Subtitles | وجدت ان فريدريك كانت مسئولة عن بعض المهام الخفية |
| Columbia İşletme Fakültesine dönen Frederic Mishkin Merkez Bankası'ndan ayrıldıktan sonra mal beyannamesinde net gelirinin altı milyon ile 17 milyon arasında olduğunu belirtmiştir. | Open Subtitles | فريدريك ميشكين الذى عاد إلى كلية كولومبيا للأعمال بعد تركه للاحتياطى الفيدرالى أقر فى أقرار زمته المالية الفيدرالى |
| Annemin bana Frederic Fekkai'den gönderdiği bir kaç ürünle köpük banyosu yapacağım. | Open Subtitles | أوشكت على أَن آخذ حمام الفقاعات ببعض المُنتجات التي ارسلتها أمي مِن فريدريك فيكي |
| Bu son ihlal konusunda Bayan Frederic'i ve Vekilleri bilgilendirdim. | Open Subtitles | لقد أنذرت الآنسة فريدريك و الحكام بأخر اختراق |
| H.G., Steve, Bayan Frederic... Hepsi ölmüş olacak. | Open Subtitles | اتش جيه ، ستيف ، السيدة فريدريك كلهم سيكونون موتى |
| Evet, Bayan Frederic onu kendi teslim almak için Budapeşte yolunda. | Open Subtitles | نعم ، السيدة فريدريك في طريقها لبودابست لتحضره بنفسها |
| Bayan Frederic'le birlikte usturlap hakkında bir şeyler bulmuşsunuzdur. | Open Subtitles | اذاً أنت و السيدة فريدريك كان يجب أن تحصلا شيء آخر عن الاسطرلاب |
| Bayan Frederic hâlihazırda Washington yolunda ama garanti yok. | Open Subtitles | الآنسة فريدريك في طريقها إلى واشنطن الآن |
| Bayan Frederic benimle Vekiller konusunda konuşmak istiyor. | Open Subtitles | السّيدة فريدريك الحاجات للكَلام معي حول بَعْض قضيةِ الوصي، |
| Bayan Frederic'in dediğine göre uzun zamandır burada çalışıyormuşsun. | Open Subtitles | لذا السّيدة فريدريك تُخبرُني بأنّك تَعْملُ هنا لفترة طويلة الآن. |
| Bayan Frederic gelip otelci olduğunu söylüyor! | Open Subtitles | والسّيدة فريدريك تُخبرُني بأنّك صاحبَ حانة. |
| Bayan Frederic'in sizi neden seçtiğini görebiliyorum. | Open Subtitles | أستطيع أن أرى سبب تجنيد السيّدة(فيريدريك) لكم |
| - Sorun yok, Frédéric'i arıyordum. | Open Subtitles | -ما الّذي سيجري؟ إنّي أبحث عن (فردريك ) |
| -Ben Frédéric ile çıkmıyorum. | Open Subtitles | -أنا لا أواعد (فريديرك) |