| Direncin ileride nerede oraya çıkacağını bize söyleyen bir gözetleme sistemi kurabiliriz. | TED | يمكن أن نبني أنظمة المراقبة لإخبارنا أين تبرز المقاومة في المرة القادمة. |
| Ben Süperman'ı gözetleme Kulesi'ne geri götürürken siz de onun izini sürün. | Open Subtitles | أن تتبع من روعها بينما كنت تأخذ سوبرمان يعود إلى برج المراقبة. |
| Uyuşturucu kentinde polisle beraber gözetleme yaparken vaktin nasıl geçtiğini anlamıyorsun. | Open Subtitles | حسناً، الوقت يجري بسرعة عند المراقبة من السيارة في آخر المدينة |
| Fakat şunu aklınızda tutun, hâli hazırda zâten gözetleme üzerine birçok tamamlanmış teknoloji var. | TED | ولكن يجب أن تعرف بأن هناك تقنيات أكثر نضجا تستخدم حاليا للمراقبة |
| Açılar dar ama bu gözetleme kameralarının geniş açılı mercekleri var. | Open Subtitles | الزاوية الضيقة, ولكن كاميرات المراقبة تلكَ لها عدسات ذات زوايا أوسع. |
| gözetleme demişken bu gece sen de olacaksın, değil mi? | Open Subtitles | مهلا مهلا بالحديث عن المراقبة أنت ستقومين بالمراقبة الليلة صحيح؟ |
| gözetleme videoları odayı park yerini ya da müdürün ofisini göstermiyor. | Open Subtitles | لا يظهر شريط المراقبة الغرفة أو ساحة التوقف أم مكتب المدير |
| Senin çok tehlikeli arkadaşlarından biri Chicago'da gözetleme kameralarına takılmış. | Open Subtitles | صديق خطير من أصدقائك شوهد في كاميرات المراقبة في شيكاغو |
| İçeri sızıp bizim gözetleme aletimizle ne yaptığını öğrenmen hoşuma gider. | Open Subtitles | أريدك أن تتقرّب منها وتعرف ما الذي ستفعله بعدة المراقبة خاصتنا. |
| Senden içeri sızmanı ve gözetleme aletiyle ne yaptığını bakmanı istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تتقرّب منها وتعرف ما الذي ستفعله بعدة المراقبة خاصتنا. |
| Şu an son birkaç yıl içinde oluşan endüstri firmaları, hükûmetlere gözetleme teknolojisi sağlıyor. Teknoloji özellikle bu hükûmetlerin, gözetleme hedefi bilgisayarlarına sızılmasını sağlıyor. | TED | خلال عده سنوات مضت ظهرت صناعة حديثة وشركات تقدم خدمات وتقنيات مراقبة للحكومات, وبالتحديد, تقنيات تتيح لتلك الحكومات الى اختراق الأجهزة الشخصية للأهداف المراقبة. |
| Ben parçalara bölünmemiş bir web istiyorum bazı ülkeler gözetleme yapabilmek için bölmeyi savunuyor. Demokrasi için sağlam bir zemin oluşturacak | TED | أريد واحدة غير مجزأة إلى عدة أجزاء، كما اقترحت بعض الدول كرد فعل على حوادث المراقبة الأخيرة. |
| Ortalama 7 metre yükseklik ve 6 metre genişliğe sahip olan 8.851 km uzunluğundaki duvarların aralarına gözetleme kuleleri eklenmiş. | TED | بمتوسط علو ٢٣ قدم و عرض ٢١ قدم الجدران ذات ال٥٥٠٠ ميل تتخللها أبراج المراقبة |
| Eğer gözetleme işindeyseniz, LT 500 tam size göre. | Open Subtitles | إذا كنت تعمل في المراقبة فأنت تنتمي إلى إل تي خمسمائة |
| Bunu yerine, ahize odada çalışan gerçek bir mikrofona dönüşecek bu sayede de buradaki gözetleme başlamış olacak. | Open Subtitles | و لكن بدلا من ذلك ستتحول المكالمة إلى جهاز التسجيل الذي يسمح بإجراء عملية المراقبة |
| gözetleme kuleleri dolup taşıyor ve tel örgünün içinde her 10 dakikada bir köpekli devriye geziyor. | Open Subtitles | أبراج المراقبة تكاد تطفح بالحراس وهناك دوريات كلاب داخل السياج كل 10 دقائق |
| Sürat teknesinin birinin gözetleme direğinde filan mı daktilo kullanıyorlar? | Open Subtitles | هل يصعدون إلى منبر المراقبة في سفينة شراعية؟ |
| Ama bildiğin her şey, gözetleme ekibinin bulduğu şu bilgiler: | TED | وكل المعلومات التي يجب عليك إتباعها جُمعت عن طريق فريقك للمراقبة الخاصة. |
| Karını takip etsinler diye öncelikli gözetleme görevinden ajan alamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك سحب طاقم له الأولويه فى المراقبه ليتتبعوا زوجتك |
| İnsanları gözetlememiz gerekecek ve bir gözetleme kulesi kurabiliriz. | Open Subtitles | أعلم أنه يتضمن التجسس على الناس و ربما بناء قلعة |
| Deniz Kuvvetleri gözetleme biriminden yeni emekli olmuş. | Open Subtitles | لقد تقاعد مُؤخّراً من قوات المُراقبة البحريّة. |
| Evet, ama gözetleme işi değildi. Bu görevde gözetleme gerekmiyor. | Open Subtitles | لكن ليس فى مراقبة هذه المهمة لا تحتاج إلى مراقبة |
| Dairesinin karşısındaki dükkan gözetleme için kullanılıyormuş. | Open Subtitles | متجر في الشارع المُقابل لمبناها يستخدم أجهزة مُراقبة. |
| Küresel Medya gözetleme Projesi kadınlar tarafından hazırlanan haberlerin klişelerle mücadele etmeye erkeklerin hazırladıklarından daha yatkın olduğunu belirtiyor. | TED | و قد وجد مشروع رصد الأعلام العالمي أن القصص التي ترويها المرأة أكثر تحدي للقوالب النمطية التي يرويها صحفيون ذكور |
| - O zaman, gözetleme yok. | Open Subtitles | حسنا اعتقد ان ذلك سيقودني الي انت تعلم، لا تجسس |
| gözetleme 1, burası merkez. Görüş alanınızda mı? | Open Subtitles | الوحده الأولى هنا المركز يوجد لديكم رؤيه واضحه |
| Ama gözetleme ekibimize kontrol ettirmekten zarar gelmez. | Open Subtitles | لكن لن يؤذي أن ندع مراقبتنا تجري تفقداَ عبورياَ |
| İhraç edilen şekerlemede, şeker standartları gözetleme meclis komisyon başkanı. | Open Subtitles | وهو رئيس اللجنة البرلمانية لمراقبة معايير السكر فى الحلوى المستوردة |
| Arabada da cadde de olsanız, ya da havuz başında gözetleme yapıyorsanız... ..daima çok dikkatli olmalısınız. | Open Subtitles | سواء كنت في سيارة أو في الشارع أو القيام بمراقبتك بجانب حمام سباحة عليك أن تبقى مركزاً دوماً |
| gözetleme kameraları üç cinayeti görüntülemiş. | Open Subtitles | آلات تصوير مراقبةِ لَها الفيديو المَأْسُور مِنْ 3 مِنْ جرائمِ القتل. |