| "gülüş"ten g-ü-l-ü'yü çıkarın b-a-a-r-ı ekleyin, elinize "başarı" geçecektir. | Open Subtitles | بعثروا حروف كلمة ابتسامة وأضيفوا لها حروفا آخرى فتحصلون على كلمة النجاح |
| Bu gülüşün arkasında çıkmaya çalışan daha büyük bir gülüş var. | Open Subtitles | خلف هذه الإبتسامة ابتسامة أكبر تريد ان تخرج |
| Gerçekten çok güzelsiniz, Gwen. Bu saçlar, bu gülüş! | Open Subtitles | أنت جميلة يا جوين ذلك الشعر وهذه الابتسامة |
| Yine o gülüş. Kesin bir şey olacaktı. | Open Subtitles | هذه الابتسامة مرة أخرى سيحدث شيء ما بالتأكيد |
| Wendy ilk bebek ilk kez güldüğünde o gülüş binlerce parçaya ayrıldı ve etrafa yayıldı. | Open Subtitles | تعلمي يا ويندي، عندما الطفل الرضيع الأول ضحك للمرة الأولى إنكسرت الضحكة إلى ألف قطعة وظلت القطع تنكسر |
| Ve çocukken uyurken de yüzünde bu gülüş olurdu. | Open Subtitles | إعتدت على مثل هذه الإبتسامة وأنت صغيراً عندما تَخلد للنوم |
| Şöyle bir şeytani gülüş nasıl olur? | Open Subtitles | كنت أعمل على ضحكتي الشريرة هذا اذا كان لدي ضحكة شريرة |
| # gülüş, renk, ışık ve ses. | Open Subtitles | ومعها الضحكات والأضواء والأغنيات والألوان الجميلة |
| Ödülünüz güzel bir gülüş ve özel hayatınızla ilgili | Open Subtitles | لديه ابتسامة جميلة و لديه عمله الخاص |
| Sadece tatlı bir yüz ve lanet bir gülüş. | Open Subtitles | هي مجرد وجه جميل و ابتسامة لعينة |
| O gülüş gaz yüzünden olabilir biliyorsun, değil mi? | Open Subtitles | وانت تعلم ان هنالك احتمال ان تكون تلك الابتسامة مجرد غاز صحيح؟ |
| O kadar şey değişti fakat o gülüş değişmedi. | Open Subtitles | لقد تغير الكثير، ولكن ليس تلك الابتسامة. |
| Aynı pis gülüş, aynı kahkaha, böyle ufak, tefek şeyler. | Open Subtitles | نفس الإبتسامة و نفس الضحكة كل التفاصيل الصغيرة |
| (Kahkahalar) İlginç - suçlu bir kahkaha var, yargı gücünüze karşı bir gülüş. | TED | (ضحك) هنا، لديك تلك الضحكة المثيرة ذات الاحساس بالذنب. الضحكة المخالفة لحكمك المنطقي. |
| Hâlâ aynı hülyalı gözlerin var... aynı gülüş... aynı ani kahkaha... aynı hoyrat kol hareketi... aynı şekilde elini omzuna yaslayışın... ve hâlâ aynı parfümü kullanıyorsun. | Open Subtitles | ما زلت بذات العينين الحالمتين نفس الإبتسامة ... نفس الضحكة المفاجئة ... |
| Bu gülüş buralarda harcanıyor. Filmlerde rol almalısın. | Open Subtitles | هذه الإبتسامة ضائعة هنا يجب أن تمثلي بالأفلام |
| Sanırım çok şeytani bir fikir değil ama alelade fikirler için güzel bir gülüş yok. | Open Subtitles | حسناً إنها ليست فكرة شريرة إنها فكرة عادية و لكن لا توجد ضحكة خاصة للفكرة العادية |
| Bu dürüst bir gülüş. | Open Subtitles | إنها ضحكة بريئة |
| Benimkisi şeytani bir gülüş. | Open Subtitles | ضحكتي ، هي ضحكة الشرّ |
| # gülüş, renk, ışık ve ses. | Open Subtitles | ومعها الضحكات والأضواء والأغنيات والألوان الجميلة |