| Bunlar bayağı komik ama bu kesinlikle gülünecek bir durum değil. | Open Subtitles | أعني إنها تدفع للضحك ، لكن هذا الذي فعلته ليس مضحكاً مطلقاً |
| Bu ciddi bir görev. gülünecek bir şey yok. | Open Subtitles | ،هذه مهمة جدية لا يوجد ما يدعو للضحك هنا |
| Bu bir şaka, çünkü gülünecek bir durum. | TED | إنها مزحة، لأنه أمر مثير للضحك. |
| Burada son derece ciddi bir sorun var. gülünecek konu değil. | Open Subtitles | أرى أنها ورطة كبيرة وليست سيئا مضحكا |
| Ama gülünecek komik durumlardan değil. | Open Subtitles | لكن ليس مضحكا لدرجة الضحك بصوت عالى |
| - Bu hiçte hakkında gülünecek bir şey değil. | Open Subtitles | - ليس هناك داع للابتسام |
| Dalga geçiyorsunuz gülünecek bir şey yoksa bile siz yine de gülüyorsunuz. Bakın ben hep gülmem. Gerçekten gülmek için bir nedenim de yok. | Open Subtitles | انت تضحك على كل شئ عندى سبب بسيط للضحك |
| gülünecek şey değil! | Open Subtitles | انا أؤكد لك .. المسألة ليس للضحك |
| Sizi temin ederim, bu gülünecek bir şey değil. | Open Subtitles | أنا أؤكد لكم هذا ليس مادة للضحك. |
| Şimdi elime gülünecek bir şeyler verdin işte. | Open Subtitles | حسناً ، لقد أعطيتني سبباً للضحك |
| Bu, gülünecek bir durum değil. Bu bir felaket olur. | Open Subtitles | ذلك ليس مدعاةً للضحك ستكون كارثة |
| Hem hiç de gülünecek yanı yoktu. | Open Subtitles | أجل، لا أتذكر أن في ذلك مدعاة للضحك |
| Tecavüz gülünecek bir olay değildir. | Open Subtitles | الاغتصاب ليس مدعاة للضحك |
| gülünecek ne var şimdi! | Open Subtitles | انها ليست مادة للضحك |
| Birinin ölümü gülünecek bir şey değildir. | Open Subtitles | حياة الانسان,ليست مدعاة للضحك |
| Bence bu hiç de gülünecek bir şey değil. | Open Subtitles | لا أظن أن هناك سبب للضحك. |
| Bu gülünecek bir konu değil. | Open Subtitles | لا سبيل للضحك |
| Tamam. Bu gülünecek bir şey değil. | Open Subtitles | هذا ليس مضحكا حقيقى اليس كذلك |
| gülünecek bir şey değil. | Open Subtitles | انه ليس أمرا مضحكا. |