| Asla bir galibiyet serisini batırma. Merhaba, çocuklar. | Open Subtitles | لا تمارس الحب أبدا أثناء الفوز المتتالى. مرحبا أيها الشبان. |
| Bu galibiyet sana neler hissettiriyor, koç? | Open Subtitles | إذاً , أخبرني أيها المدرب كيف تشعر بهذا الفوز ؟ |
| Sanırım çaylakları avlama konusunda uzmanlaşmışlar. Bizi yenerek bedavadan galibiyet kazanmak istiyorlar. | Open Subtitles | أظنّهم مُختصّين في اصطياد الوافدين الجُدد، إنّهم يودّون نقاط فوز على حسابنا. |
| Şişedeki balığı yuttuğum böyle bir günde galibiyet çok iyi gelir. | Open Subtitles | حقا أستطيع الاستفادة من فوز في اليوم الذي شربت فيه سمكة. |
| Hepimiz için eve giden tek yol, galibiyet kemerinin altından geçiyordu. | Open Subtitles | طريقنا الوحيد للعودة إلى الوطن يمر من اسفل قوس النصر |
| Gerçek bir galibiyet sayılmaz. | Open Subtitles | دعهُ يقول بِأنُ ربِح الحرب فحسب إنّه حتّى ليس فوزاً حقيقيّاً |
| Evet, biliyorum. Mets'in galibiyet serisinde giydiğin o iğrenç iç çamaşırını unutmadım. Onu yıkamana asla izin vermemeliydim. | Open Subtitles | اجل , اعرف , فأنا اتذكر ذلك السروال الداخلى المقرف الخاص بسلسلة انتصارات فريق الميتس كان يجب ألا ادعكِ تغسلية |
| Hey koç! Üç galibiyet için teşekkürler! Sen bir aptalsın! | Open Subtitles | يا كابتن شكراً على الفوز لثالث مرة انت اخرق |
| İnsanlar inanç istemez Dick. galibiyet isterler. | Open Subtitles | الناس لا تريد القلب, ديك انهم يريدون الفوز |
| Eğer kuzgunlar, sayı yapamazlarsa koç Durham'ın 500. galibiyet pastasını başka bir gün keseceğiz. | Open Subtitles | ستعين علينا أن نوفر كعكة الفوز 500 للمدرب دورهام من أجل ليلة أخرى. |
| George Chamners, "Iceman", 47 maç, 46 galibiyet, 1 beraberlik, 42 nakavt. | Open Subtitles | جورج آيسمان, 47 مباراة, 46 فوز و مباراة واحدة تعادل و 42 لاضربة القاضية |
| galibiyet beklediğimiz cuma akşamlarını galibiyetten sonraki cumartesi sabahını. | Open Subtitles | أحب أمسيات يوم الجمعه عندما تبحثون عن فوز وصباح أيام السبت عندما تتحدثون عنه |
| Takımının seride hezimete uğramasından korkuyor bu nedenle şu anda Jets'le 49ers takımlarının maçını izlemekte ve bu maçtan zoraki de olsa bir galibiyet ummakta. | Open Subtitles | خائف عليهم أن يخسروا الآن الآن هو يراقب الطائرات على أمل أن يحصلو لأنفسهم على فوز |
| Ama eğer bir galibiyet serisi yakalar ve eyalet şampiyonu olursak, bu çocuklar kazanmanın nasıl bir şey olacağını bilecekler. | Open Subtitles | لكن لو أننا سرنا على الطريق السليم و وصلنا للأداء الطيب فسيعرف هؤلاء الشباب كيف يكون طعم النصر |
| galibiyet toparlanmayı, kongrede bağırmak yerine tekrardan konuşmayı sağlar. | Open Subtitles | النصر سوف يجعل الناس يركزون فى النصر الفوز سوف يجعل الكونجرس يتحدث ثانية بدلا من الصراخ |
| - Ama zarafetle elde edilmiş bu galibiyet hariç. - Hayır, size top içerideydi diyorum. | Open Subtitles | تقبل هذا النصر باحترام لا الكرة كانت بالداخل |
| Gerçek bir galibiyet sayılmaz çünkü bayrağımızı alamadı. | Open Subtitles | إنّه ليس فوزاً حقيقيّاً لإنّهُ لم يحصُل على رايتِنا |
| Hayır. Başarılı olmak için bir galibiyet yeterli. | Open Subtitles | كلّا، إنّما فوزاً واحداً هو ما يتطلّبه النجاح. |
| Ülkenin minikler beysbol ligi galibiyet rekoru onlarda. | Open Subtitles | لديهم فريق بيسبول صغير صاحب أكبر سجل انتصارات في البلاد |
| Kırmızı köşede, Amerikan bayrağı desenli şortuyla profesyonel skoru 16 dövüş 16 galibiyet olan meydan okuyan sporcu... | Open Subtitles | في الركن الأحمر يرتدي الخطوط والنجوم رقمه الاحترافي 16 مباراة و16 انتصار المتحدي |
| Ve diğer köşedeyse, sıfır galibiyet ve 48 yenilgiyle-- | Open Subtitles | وباللباس الإرجواني، مع سجل بلا إنتصارات و48 هزيمة، |
| daha dune kadar galibiyet yuzu goremeyen Mud Dogs... simdi Red Beaulieu and the Louisiana Cougarslarla final oynayacaklar. | Open Subtitles | ان كلاب الطين ال اس سي اي اس يو مع نصر البارحة غير المتوقع اكتسبت يوماً مجيداً مع ريد بولي وقطط لويزيأنا الصفراء |
| Jackie inanılmaz ama takımı NBA'e sokmanıza iki galibiyet kaldı. | Open Subtitles | الآن، جآكي بشكل مُدهش ، أنتم الآن على بُعد فوزين (NBA)من الوصول بفريقكم إلى الـ |
| Gerçekten büyük bir galibiyet kazandık, ve hayatımda hiç olmadığım kadar, kendime güveniyorum, bu yüzden... | Open Subtitles | لذلك، جئت قبالة فوزا كبيرا حقا، وأنا أشعر بمزيد من الثقة الآن مما كنت الى حد كبير من أي وقت مضى في حياتي، لذلك، أم... |
| galibiyet serinin duman olması gibi bir koku? | Open Subtitles | أليست هذه سلسلة انتصاراتك تتلاشئ في الهواء؟ |
| Bir koçla evli olmak da her şeyi galibiyet ve mağlubiyetle ölçmektir. | Open Subtitles | الزواج من مدرب معناه أن تكون الحياه متعلقه بشكل رئيسى بالفوز والهزيمه |
| Daha yeni büyük bir galibiyet elde ettik, ve bugün onun gecesini hiç batıracak havamda değilim. | Open Subtitles | لقد إنتصرنًا للتوّ نصرًا عظيمًا، وإنيّ لستُ بمزاجٍ يسمحُ بتخريبِ ليلته. |
| Shelley'nin yazdığı Adonais şiirindeki gibi faniliğe karşı kazanılmış üstün bir galibiyet değildi bu. | Open Subtitles | فلم أكن نصراً مظفَّراً قهرتَ به الموت (أو مرثيّةً قيثاريّةً كمرثيّة (أدونيس (التي وضعها (شيلي |
| Zafere ulaşmaları için bir galibiyet yeterli. 4. karşılaşma bir bahis mücadelesi, ortaya konulan şey ise zaman. | Open Subtitles | "يفصلهم نصرٌ وحيدٌ عن الفوزِ، والنزال الـ4 يحملسلسلةمراهاناتحرجةعلىالوقت" |