| Yardım etmek için geldikleri sırada, onlara saldırdınız. Niye saldırdınız? | Open Subtitles | رغم أنهم قد أتوا للمساعدة، انقلبت عليهم، لمَ ذلك ؟ |
| Yeni nesil, nereden geldikleri ile ilgili çok az bilgiyi kavrayarak ve neler olabileceğini anlatan çok az anlatıcıyla, nasıl bir gelecek oluşturacak? | TED | أي مستقبل يمكن أن يبنيه الصغار مع معرفتهم القليلة عن المكان الذي أتوا منه و مع القصص القليلة عن ماهو متاح؟ |
| Bizim için geldikleri an arabaya bin ve git. | Open Subtitles | عندما يأتون لأجلنا , إركب السيارة وإنطلق |
| Bana geldikleri zaman insanları tedavi ederken hep yardımcı oldular. | TED | عندما جاءوا إليّ لقد ساعدوني في علاج المرضى، من أجل المساعدة. |
| Amacımız, bir şeyler üretmeye dair buradan giderken, geldikleri vakte kıyasla daha bilinçli olmalarını ve eğlenirken de bir şeylerin çözülebileceğinin farkına varmalarını sağlamak. | TED | هدفنا هو التأكد من أنهم سيغادروا مع إحساس أفضل لكيفية صنع الأشياء عن وقت وصولهم والتصديق الداخلي العميق بأنه يمكنك معرفة الأشياء المحيطة بالتدرب |
| Umarım geldikleri yere geri dönerler ve onu yalnız bırakırlar. | Open Subtitles | أتمنّى بأنّهم فقط أعود إلى حيثما جاؤوا من ويتركوه بدون تدخّل. |
| Yahudiler ve İrlandalılar geldikleri yere saygı göstermeyen arkadan bıçaklayan piçler. | Open Subtitles | فاشلون و جبناء و خونة لا يحترمون المكان الذي أتو منه |
| Birbirleriyle karşılaşır ya da çıkmaza gelirlerse hemen geri dönüp geldikleri tarafa gidecekler. | TED | وإذا اصطدموا ببعضهم أو بلغوا نهاية الممر، سيلتَفون حالياً ويمشون بالطريق الذين أتوا منه. |
| Ecelleri yaklaşınca, geldikleri yere dönerler. | Open Subtitles | عندما يكونوا مستعدين للموت، يعودوا إلى المكان الذي أتوا منه |
| Ve Butabis'lere, Yayman'dan buraya kadar geldikleri için. | Open Subtitles | وبالطبع عائلة بوتابي الذين أتوا جميعهم من اليمن |
| Onu ve yandaşlarını tüm gücümüzle karşılayacak ve geldikleri kara kayaya geri göndereceğiz. | Open Subtitles | هو ومريدوه سيلتقون مع جميع القوى الموزونة، ويُرسل لتلك الصخرة السوداء التي أتوا منها. |
| Yaratıkları öldürelim derim, ya da geldikleri lağım çukuruna geri postalayalım! | Open Subtitles | أنا أقول .. أقتلوا هؤلاء المتحوّرين أو أعيدوهم إلى أي بالوعة أتوا منها |
| Ama seninle dürüst olacağım, buraya gelen birçok insanın realitesi... geldikleri yere geri dönmek. | Open Subtitles | ولكنّى سأكون أمينا معك الحقيقة أن كثير منهم يأتون إلى هنا ثم يعودون مباشرة إلى ما كانوا عليه |
| geldikleri zaman onları mümkün olduğunca yakına çekmeliyiz. | Open Subtitles | وعندما يأتون علينا استدراجهم للداخل والى اقرب مسافة ممكنة |
| Bana geldikleri zaman yaptığınız şeyi gizlemek için elimden geleni yapacağım, ama kendinizi kandırmayın. | Open Subtitles | عندما يأتون إلىّ , سأفعل كل ما أستطيع لأخْفِى كلّ ما تفعله الآن , لكن لا تُضَلِّلْ نفسك |
| Bir anda geldikleri gibi, ayışığında atlarıyla uzaklaşmışlar. | Open Subtitles | لقد رحلوا فجأة تحت ضوء القمر كما جاءوا فجأة |
| Bir anda geldikleri gibi, ay ışığında atlarıyla uzaklaşmışlar. | Open Subtitles | لقد رحلوا فجأة تحت ضوء القمر كما جاءوا فجأة |
| Onlar geldikleri zaman her şeyin düzenli olduğundan emin oluyorum. | Open Subtitles | أتأكد من كل شيء في الترتيب الصحيح لحين وصولهم |
| Yani, almaya geldikleri şeyi aldıkları açık. | Open Subtitles | أعني، من الواضح أنهم حصلوا على ما جاؤوا من أجله |
| Ve kıvrımı takip ettikleri için mutlular çünkü geldikleri yere döneceklerini sanıyorlar. | Open Subtitles | و هم سعداء بالمشي بمنحنى لأنهم يظنون أنهم عائدون للمكان اللذي أتو منه |
| Kral George'un adama ihtiyacı vardı, nereden geldikleri o kadar da önemli değildi. | Open Subtitles | والملك "جورج" إحتاج العديد من الرجال الذين يحترموة من حيث جائوا |
| Ama sadece para istemeye geldikleri zaman onların sağ olduğunu ve mücadelenin sürdüğünü bilebiliyoruz. | Open Subtitles | لكن مجيئهم لطلب المال هو سبيلنا الوحيد في معرفة أنهم بأمان وأن النضال مستمرا |
| Önlerinde, iki yıl önce geldikleri uzun yol vardı: | Open Subtitles | مباشرةً إلى الطريق الذى سلكوه فى قدومهم منذ عاميين ماضيين |
| Yani ya telsizleri bozuldu, ya da suç mahalline geldikleri an pusuya düştüler. | Open Subtitles | أيّ أن أجهزة اتّصالهم تعطّلت أو وقعوا في شرك لدى دخولهم مسرح الجريمة. |