| Günaydın, Bay ve Bayan Amerika ve seyir halinde olan tüm gemiler. | Open Subtitles | صباح الخير السادة والسيدات في أمريكا وفي جميع السفن في عرض البحر |
| Işığa göre yön belirleyen gemiler kayalara çarpıp parçalanınca saldırıp onları soyarlarmış. | Open Subtitles | السفن تنخدع بالضوء تتحطم على الصخور ثم يخرج الجميع ويسرقوهم بكل سهولة |
| Tanrılarımızın adına, gemiler yapılacak ve savaşçılarımızı yıldızların ötesine taşıyacak. | Open Subtitles | بإسم آلهتي السفن ستبنى لأجل حمل المحاربين فيما بين النجوم |
| Sahilimizi savunmak için gemiler inşa edip o gemileri kullanacak denizciler yetiştirebiliriz. | Open Subtitles | نستطيع أن نبني سفن لندافع عن شواطئنا، وندرب أشخاص جدد ليبحروا بهم. |
| Ne yazık ki, sadece BMD yetenekli gemiler Japon Denizi, vardır | Open Subtitles | لسوءِ الحظ فإن السفن الوحيدة المضادة للصواريخ متواجدةٌ في بحر اليابان |
| Yani sayıları önemsiz olur. Kalan gemiler geri çekilmek zorunda kalır. | Open Subtitles | وسنجعل سفنهم الأخرى بلا صلة للحرب وسيجبر هذا السفن المتبقية بالانسحاب |
| Evet, bir mucize. Evet, sanırım öyleydi. gemiler İskoçya'ya yol aldı. | Open Subtitles | أجل,معجزه أجل أعتقد بأنها كانت معجزه السفن مستعده للابحار الى أسكتلاندا |
| Tüm gemiler dini eşya kaçakçılığı yapmadıklarını gösteren belge için aranırdı. | Open Subtitles | تم تفتيش جميع السفن للتأكد من عدم تهريبها أي أغراض دينية. |
| Bay Riley, gemiler yaklaşık 3 saat içinde yerlerinde olacak. | Open Subtitles | السيد رايلي، السفن قيد التجهيز لنشرها في حوالي ثلاث ساعات |
| gemiler artık bayrak kayıtı sağlayan herhangi bir ulusun bayrağını dalgalandırabilir. | TED | بإمكان السفن الآن أن ترفع علم أي دولة توفر خدمة تسجيل الأعلام. |
| doğup büyüdüm. Hatırlayabildiğim ilk anılarımdan bazıları, sokağın sonunu kapatan devasa gemiler ve yılın çoğunda parlayan güneşten ibarettir. | TED | بعض من ذكريات الطفولة تدور حول السفن العملاقة وهي تحجب نهاية شارعي، وكذلك الشمس، لمعظم السنة. |
| Yeryüzünde bu güne dek yapılmış olan en büyük gemiler orada tam da benim sokağımın sonunda yapılmıştır. | TED | إن بعض أكبر السفن التي بنيت على كوكب الأرض تم بناؤها عند نهاية شارعي. |
| Bazı boyutlardaki gemiler kilo bakımından 8 milyon tona kadar çıkıyordu, | TED | هذه بعض أحجام السفن الفضائية, تتراوح كلها إلى حد أقصى يُقدّر بـثمانية ملايين طن. |
| Roma İmparatorluğu döneminde, Hindistan ve Mısır arasında seyahat eden gemiler Asya Yaban Kedisi F.s ornata'nın kökenini taşıdı. | TED | إبان عهد الإمبراطورية الرومانية، حملت السفن بين الهند ومصر سلالة القط البري في آسيا الوسطى فيليس سيلفيستريس أورناتا. |
| Ve gemiler Bağdat kadar büyük... yelkenleri bulutlar kadar. | Open Subtitles | هناك سفن ضخمة بحجم مدينة بغداد وشراعتها العملاقة تصل إلى السحاب |
| İnsanlar, gemiler ve uçaklar gerili yay gibi üzerimize salınacakları anı bekliyor. | Open Subtitles | جنود و سفن و طائرات تتمنى لحظه إطلاقها نحونا |
| Ama onlar büyük gemiler, Tower Island'da demirlerler. | Open Subtitles | نعم , لكنها سفن كبيرة يتوقفوا عند برج الجزيرة |
| İyi geceler Amerika, ve denizdeki tüm gemiler. | Open Subtitles | ليلة سعيدة، أمريكا، وكُلّ السُفن في البحر. |
| Tıpkı söylediğin gibi köydeki marketlerden gemiler hakkında bilgi topluyorum. | Open Subtitles | إنني أجمع العلومات عن القوارب من السوق العام كما أمرتني |
| Bu gemiler dayanıklı. Sen öbür gemileri dene. | Open Subtitles | تلك المركبات صممت لتتحمل ذلك ربما يجب عليك تجربة سفينة بحرية |
| Çıkarma gemileri inşa edildi ve gemiler asker ve amfibik tankları taşıyabilecek hâle getirildi. | Open Subtitles | مركبات الأنزال تم بنائها السفن تمت أعادة هيكلتها لتتمكن من نقل القوات و الدبابات البرمائيه |
| Son gemiler kalkmak üzere. Almanların buraya gelmesi an meselesi. | Open Subtitles | آخر قوارب سترحل الألمان سيكونوا هنا فى أى لحظه |
| Hiç bir şey küçük deniz kızını denizin üstündeki dünya hakkında bir şeyler duymak kadar mutlu edemezdi, ve köyler ve gemiler hakkında büyükannesinin bildiği her şeyi anlattırırmış. | Open Subtitles | لا شيء كان يسعد عروسة البحر مثل السماع عن الحياة فوق المحيط وجعلت جدّتها تحكي لها كل شيء تعرفه عن المراكب والمدن |
| İniş platformları ya da ana gemiler hakkında birşey bilmediğini varsayıyorum, doğru mu? | Open Subtitles | اعتقد أنك وقته لا تعرف شيء عن إنزال الأرصفة والسفن ، أليس كذلك؟ |
| Evlat, usta oymacılarla birlikte yazını ahşap gemiler yaparak geçirmeye ne dersin? | Open Subtitles | بنيّ ، ما رأيك تقضي اجازة الصيف ببناء مجسمات سُفن -بأدوات محترفين؟ |
| Dalgaların sürüklediği gemiler buraya dağ gibi yığılmışlar. | Open Subtitles | إنها مراكب جرفتها العاصفة إلى هنا |
| Her hafta Boston'dan Golden Gate'e gemiler kalkıyor. | Open Subtitles | تبحر القوارب من بوسطن اسبوعيا متجهة الى البوابات الذهبية |
| Makine bizim gemiler açıklayıcıdır Ve uçak mil uzakta | Open Subtitles | هي آلات تكشف سفننا و طائراتنا على بعد أميال |
| Bir de vektör vermen gerek. gemiler yüzer. Adı üstünde gemiyle nakliyat. | Open Subtitles | و لكنني أريد شيئاً محدداً و ليس موقعاً السفن تتحرك لهذا تسمى بالسفن |