| gerçek aşkı arayışım sizlere bu kadar rahatsızlık verdiği için özür dilerim. | Open Subtitles | آسف أن بحثي عن الحب الحقيقي كان مصدر إزعاج لكم يا رفاق |
| Yani insanlar yaşlanıyor ve hastalanıyor. Ve gerçek aşkı asla bulamıyor. | Open Subtitles | يصير الناس كبار، ومرضي، ولايجدوا الحب الحقيقي أبداً |
| Yeterince yaklaştın. Arabayı dikkatli sür ve gerçek aşkı bul. | Open Subtitles | قريب بما يكفي، قُد بعناية وجِد الحب الحقيقي. |
| Ve eminim ki gerçek aşkı böyle bir şehirde bulmayı beklemiyordum. | Open Subtitles | وبحق لم أتوقع أبداً أن أجد الحب الحقيقى فى مدينة كهذه |
| En sonunda şunu öğrendim; eğer kendiniz için gerçek aşkı istemezseniz dışarıda sadece kendinize zarar verirsiniz. | Open Subtitles | الذي سينزل إلى الأسواق الأربعاء تعلمت أخيراً أن علينا المطالبة بالحب الحقيقي لنفسك وإلأ فستتأذين بشكل كبير |
| En azından gerçek aşkı bulmuş ve mutlu biri olarak ölürüm. | Open Subtitles | على الأقل سأموت سعيداً و أنا أعلم أني وجدت حب حقيقي |
| Ve bilmelisin ki Akash her insan hayatının bir noktasında gerçek aşkı tadar. | Open Subtitles | في وقت ما من الحياة كل شخص لابد وأن يجرب الحب الحقيقي |
| Eğer gerçek aşkı ve klima arasında seçim yapmak zorunda eğer Ama ben bir no-beyin olduğunu söyleyebilirim. | Open Subtitles | ولكن إذا كان عليكِ أن تختاري بين الحب الحقيقي و التكييف سأقول إنه لا يستحق التفكير |
| Şiir, yaramaz bir prensin, gerçek aşkı güzel fakat biraz kilolu bir prenseste bulmasını anlatıyor. | Open Subtitles | إنها تحكي عن أمير سيء الأخلاق الذي وجد الحب الحقيقي مع امرأة جميلة، لقد كانت أميرة سمينة قليلاً. |
| Ben gerçek aşkı buldum. | Open Subtitles | كلا، لن أعمل مرة أخرى لقد وجدت الحب الحقيقي |
| Ben gerçek aşkı bulmak için yardım gerekmez. | Open Subtitles | أنا لست بحاجة إلى مساعدة في العثور على الحب الحقيقي. |
| Bir cupid. The Elders bana gerçek aşkı bulmanıza yardımcı olmak için onu buraya indirdik. | Open Subtitles | كيوبد،الشيوخ أرسلوه لأسفل لمساعدتي بإيجاد الحب الحقيقي. |
| Adalet peşinde koşan, dulları koruyan yetimlere yardım eden ve gerçek aşkı arayan. | Open Subtitles | تلاحقون العدالة، تحمون الأرامل، تساعدون اليتامى، و تسعون وراء الحب الحقيقي |
| Lily ve Marshall herkes sizi gördüğünde gerçek aşkı görüyor. | Open Subtitles | ليلي ومارشال... عندما يراكم كل شخص، هم... يرون الحب الحقيقي. |
| gerçek aşkı onu alev bataklığında korudu ve bu aşka bir çöplük gibi davrandı. | Open Subtitles | الحب الحقيقى أنقذها فى مستنقع النار و هى تعاملت معه كالنفايه |
| Humperdinck! Bu Buttercup' in gerçek aşkı. | Open Subtitles | هذا هو الحب الحقيقى ل باتركب إذا جعلته يشفى |
| gerçek aşkı kutlamak için buradayım... eBay'de satmaya çalışıp bir sonraki düğünde daha az çirkin bir şapka takabilmen için... okunmaz imzamı atmak için değil. | Open Subtitles | أنا هنا لأحتفل بالحب الحقيقي أخربش بتوقيعي الغير مشرع لقطعة ورق غبية تنتشر في مواقع البيع |
| Reesa, eğer gerçekten bu şehirde gerçek aşkı bulmak konusunda ciddiysen sana zor aşktan bahsetmem gerek. | Open Subtitles | ليزا إن كنتي جادة بشأن رغبتك في إيجاد حب حقيقي ويدوم فعلي أن أعالجك بالحب القاضي الآن |
| Bir gün gerçek aşkı bulmanı can-ı gönülden diliyorum. | Open Subtitles | مع أملي الصادق أنك ستجدين حبك الحقيقي يوماً ما. |
| Dünyadaki tek kadın gibi hissetmek ister ve günün birinde, gerçek aşkı ve sadakati. | Open Subtitles | تريد أن تشعر أنها المرأة الوحيدة في العالم و بالتالي تحصل في يوم ما على حبه الحقيقي المتفاني |
| Mutluluğu tekrar bulabilirsin, hatta gerçek aşkı bile ama sana yardım etmeme müsaade etmelisin. | Open Subtitles | يمكنك إيجاد السعادة مجدداً حتّى الحبّ الحقيقي ولكن عليكَ أن تكون على إستعداد للسماح لي بمساعدتكَ |
| Eğer gerçek aşkı görebilirse... o zaman belki de ona karşı hissettiklerimi görebilir. | Open Subtitles | إذا إستطاعت أن ترى حبي الحقيقي ربما تشعر بالشعور نفسه تجاهي |
| Bu bana gerçek aşkı sınamak gibi geldi. | Open Subtitles | هذا يبدو مثل الإختبار للحب الحقيقي |
| O da dünyaya dönüp insanların gerçek aşkı bulmasına yardım eder. | Open Subtitles | لذا عليه ان يعود للأرض و يساعد اثنين للعثور على الحب. |
| , sen gerçek aşkı arıyorsun... genç prens...! | Open Subtitles | إذن ، أنت تبحث عن حب حقيقى أيها الأمير الصغير |
| gerçek aşkı yaşamıştın bu kadar basit olamayacağını biliyorsun. | Open Subtitles | كان لديك حبّ حقيقيّ مرّة وتعرفين أنّ الأمر ليس بهذه السهولة |
| gerçek aşkı bulduğunu söylüyordu ve çok mutluydu. | Open Subtitles | بأنّه كان حبّا حقيقيا ولم تكن أسعد من هذا |
| Yapamam... sen gerçek aşkı bulana kadar olmaz. | Open Subtitles | -لا أستطيع، ليس قبل أنْ تجدي حبّك الحقيقيّ |
| Onun gerçek aşkı olduğumu düşünmüştüm. O da tutup kalbimi yerinden söktü. | Open Subtitles | لكنّي ظننت أنّي حبّه الحقيقيّ الأوحد، فإذا به فطر فؤادي. |