| Sadece gerektiğinde çocuk odasına girme imkânın olacak ama tek başına değil. | Open Subtitles | لن يُسمح لكِ بدخول الحضانة إلا عند الضرورة ولن تدخلي وحدكِ أبداً |
| Bu yüzden operasyonları gerektiğinde gizli yapmaya ve çoğunlukla gizli kamera kullanmaya karar verdik. | TED | لهذا السبب قررنا العمل بـسرية عند الضرورة, واستخدام كاميرات في الغالب مخفية. |
| Yine de tanıdığım kızlar gerektiğinde ateş etmeye hazırlar. | Open Subtitles | ومع ذلك، فمن أعرفهن من الفتيات على استعداد لإطلاق النار عند الضرورة |
| Şu andan itibaren telefon gerektiğinde, birkaç sokak ileri yürüyeceksiniz ve aynı telefonu günde 1 kereden fazla kullanmayacaksınız. | Open Subtitles | من الآن فصاعداً، حين تحتاجون إلى هاتف عمومي تقطعون بضعة شوارع سيراً ولا تستعملوا الهاتف نفسه أكثر من مرة باليوم |
| Adına konuştuğum insanlar gerektiğinde sana ya da karına zarar vermekte tereddüt etmezler. | Open Subtitles | الناس الذين أتحدث باسمهم لن يترددوا في أذيّتك أو أذيّتها إن لزم الأمر |
| Gelecek sefer bir yere gitmeniz gerektiğinde arayın. | Open Subtitles | عندما تريد الذهاب لأي مكان المرة القادمة إتصل بي أنت من نيويورك ؟ |
| Bir muhasebeciyle dövüşmeye benzer bu. Vergilerim ödenmesi gerektiğinde ararım seni. | Open Subtitles | كلا, سيكون ذلك مثل قتال محاسب سأتصل بك عندما أحتاج لدفع ضرائبي |
| Bence bu herkesin beyninin, gerektiğinde, biraz matematikle bağlantılı olduğunun kesin kanıtı. | TED | أظن أن هذا دليل قاطع، إن احتجنا قط إليه، أن أدمغة الجميع معدة بشكل قبلي لتكون رياضيتية إلى حد ما. |
| gerektiğinde vücut ısısını paylaşmak. | Open Subtitles | في حالة الضرورة المشاركة في الدفء الجسماني |
| Bu korkunç şeylerden birkaç tane var ve gerektiğinde kullanmaktan çekinmeyiz. | Open Subtitles | نملك بحوزتنا عدداً من هذه الأسلحة الفظيعة.. ولن نتردد باستخدامها عند الضرورة |
| Unutma, uslu ol ve sadece konuşman gerektiğinde konuş. | Open Subtitles | تذكرى, كونى حريصة وتحدثى فقط عند الضرورة |
| Mösyö gerektiğinde beynin nelere alışabileceğini bilmiyor olsa gerek. | Open Subtitles | السيد يجب أن يدرك كيف يمكن للعقل أن يستوعب هذه الأمور عند الضرورة. |
| İnfaz ediyoruz ve gerektiğinde de etmeye devam edeceğiz. | Open Subtitles | لقد أعدَمنا،و سنستمر بالإعدام عند الضرورة |
| gerektiğinde ellerimi kirletmekten çekinmem. | Open Subtitles | حسنٌ ، لا أخشى التطرق لبعض القذارة ، حينما تتطلب الضرورة. |
| gerektiğinde mekiği de kullanabiliriz. | Open Subtitles | حسناً، يمكن استخدام مكوك في هذه الأثناء، عند الضرورة |
| Birbiriniz hakkında dedikodu yapmanız gerektiğinde bile. | Open Subtitles | تحتاجون لشخص تشكون إليه بعضكما؟ |
| Kıçınızı sorundan kurtarmanız gerektiğinde. | Open Subtitles | تحتاجون لإنقاذكما من النيران؟ |
| gerektiğinde şehir polisi hapihane kapasitelerini doldurdular. | Open Subtitles | شرطة المدينة يقومون بتعهدهم، ليملئوا السجون إذا لزم الأمر. |
| Nasıl olacak bu iş? Daniel'ın imzası gerektiğinde Kenny'yi yolla. | Open Subtitles | كيف سننجح هذه الطريقة عندما تريد توقيع "دانييل" ارسل "كيني" |
| Olunması gerektiğinde olacak kadar cesurum. | Open Subtitles | أتحدّى بما فية الكفاية عندما أحتاج لذالك. |
| - gerektiğinde, iyi olduğumu söylüyorum. | Open Subtitles | - انا معنديش مانع لو احتجنا .. انا بقول بس |
| İnsanlar gerektiğinde birlikte çalışır. | Open Subtitles | الناس يعملون سويا عندما يناسبهم هذا. |
| gerektiğinde öldürüyorum. | Open Subtitles | اقتل عندما يكون مناسب |
| İşyerinde belki her zaman sinirli olabilir ama gerektiğinde kendini kontrol etmeyi öğrendi. | Open Subtitles | قد يكون غاضباً دوماً بالعمل لكنه تعلم السيطرة على نفسه عندما يقتضي الأمر |
| Ya da kalıp savaşmaları gerektiğinde kaçmak durumunda kalmışlardır. | Open Subtitles | أو لذو بالفرار عندما كان عليهم أن يبقوا ويقاوموا. |
| gerektiğinde öyleyimdir. Dene istersen? | Open Subtitles | عندما أريد أن أكون هل تريدين أن تجربيني ؟ |