| Bu bilgiye ulaşmamızın tek yolu güvenli Donanma haberleşme odası. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة للدخول لهذه المعلومات من غرفة الاتصالات البحرية الأمنة |
| Görünüşe göre, recananya, Dünyanın Yörüngeselindeki Yörüngedeki Tüm haberleşme Uydu'sunu ele geçiriyor, | Open Subtitles | يبدو ريكانانيا قد تولي جميع الاتصالات للأقمار الصناعية التي تدور حول الأرض |
| İngiltere'deki haberleşme Veri Yasa Tasarısı kanunu hakkında konuşuyordu, kesinlikle acımasız bir kanun. | TED | كان يتحدث عن القانون البريطانى .. مشروع قانون بيانات الاتصالات ، جزئية شائنة من التشريع. |
| Geçen sene yaptığımız başka bir heyecan verici icat ise haberleşme teknolojisiydi. | TED | شي أخر مثير للاهتمام قمنا بعمله العام الماضي كان متعلقاً بتقنيات الإتصالات. |
| haberleşme merkezi, idari binanın içinde demişlerdi. | Open Subtitles | قالوا أن مركز الإتصالات موجود في مبنى العمليات. |
| Bunlar okyanusu geçerek, Kuzey Amerika'dan Avrupaya uzanan transatlantik denizaltı haberleşme kabloları | TED | هذه هي كابلات اتصالات عبر المحيط الأطلسي التي تمر عبر قاع المحيط الأطلسي، تربط أمريكا الشمالية بأوروبا. |
| Buradaki eski idari binanın yakınında bir haberleşme merkezi var. | Open Subtitles | هناك مركز إتصالات هنا بقرب مبنى العمليات القديم. |
| Devlet bunlara haberleşme Yönetim Birimi yani HYB(CMU) adını veriyor. | TED | تطلق الحكومة على هذه الوحدات اسم وحدة إدارة الاتصالات. |
| haberleşme teknolojisi: bunu ölçmenin 50 farklı yolu var. Etrafta hareket eden bit sayısı, internetin boyutu. | TED | تقنية الاتصالات توجد 50 طريقة لقياس هذا عدد البيانات التي تتنقل، حجم الإنترنت |
| Kaptan, cesedi haberleşme odasının her yerine yapışmış halde. | Open Subtitles | يا ربان، جسمه المتناثر يغطي كامل غرفة الاتصالات |
| Sayım Bürosu haberleşme Merkezi'yle temasa geçmeni istiyorum, bizden önce onu bulma ihtimaline karşı. | Open Subtitles | أُريدُ وصلة اتصال دائمة إلى مركز الاتصالات مكتب الإحصاء السكانى فى حالة اذا تلقوا هم ضربة لا تصيبنا نحن |
| Eğer Beyaz Saray direkt isabet alırsa ülkenin geri kalanıyla haberleşme altyapısı gibi, sığınaktaki herkes de kurtulacaktır. | Open Subtitles | لو تعرض البيت الأبيض لضربة مباشرة ,سيكون كل من في المخبأ في أمان وبالتالي كل الاتصالات الأساسية لبقية البلاد |
| Telsizle iletişim kurmayı da denedim, ama haberleşme sistemi hala devre dışı. | Open Subtitles | لقد حاولت أيضاً الاتصال لاسلكياً هنا ولكن الاتصالات لا تزال معطلة |
| Mr. Elias, haberleşme odasındakilerle ilgilenebilirmisiniz acaba? | Open Subtitles | سيد إلياس هل يمكنك أن تتولى الإزعاج الحادث فى غرفة الإتصالات |
| Artı, haberleşme sistemlerini engellediğini iddia ediyor. | Open Subtitles | يدعي أنه يتعارض مع موجاتهم اللاسلكية لنُظام الإتصالات |
| haberleşme için merkeze kablo ile bağlı olacaklar. | Open Subtitles | مُزودة بأسلاك قوية تعود للقاعدة لأجل الإتصالات |
| 23 saat önce haberleşme sisteminde... | Open Subtitles | ثلاث وعشرون ساعة مضت على تفقد أنظمة الإتصالات |
| Uydu haberleşme servisleri çok pahalı. | TED | وخدمات اتصالات الأقمار الصناعية مكلفة للغاية. |
| Günün bundan sonrasında haberleşme departmanı için çalışıyoruz. | Open Subtitles | لبقية اليوم من المفترض ان نتولى امر اتصالات القسم |
| Üst seviyede bir haberleşme mühendisi oldu, evlendi ve iki çocuğu var. | Open Subtitles | هو مهندس إتصالات عالى المستوى ،متزوج وله اولاد |
| haberleşme uyduları,dünyanın hemen her yerinde telefon ve internet servislerine ulaşımı sağlar. | TED | توفر الأقمار الصناعية للاتصالات الوصول إلى خدمات الهاتف والإنترنت في أي مكان تقريبًا على الأرض. |
| Efendim, bu haberleşme uydusu. | Open Subtitles | -إنّه قمرُ اتّصالاتٍ يا سيّدي |
| Mobil haberleşme, elektrikli arabalar, buna benzer şeyler. | Open Subtitles | وتستخدم في الجوالات والسيارات الكهربائية |
| Ve dışarıdan bakıldığında, bunun haberleşme, yer belirleme yada takip için kullanılmadığı aşikar. | Open Subtitles | وما يمكنني أن أخبره من الشكل الخارجي انه لم يصمم للإتصالات أو الملاحة أو المراقبة |
| O çatının üzerinde bir haberleşme merkezi oluşturun. | Open Subtitles | إنشاء مركز األوامر حتى على أن السطح. |
| haberleşme uydusu Seraphim'den herhangi bir sinyal almıyor. | Open Subtitles | قمر الإتصلات لا يستقبل أي إشارة من المحطة |