| Peki ee seni buraya neden getirdiğimizi biliyor musun Bay Hale? | Open Subtitles | اذاً , هل تعرف لما أحضرناك إلى هنا سيد هيل ؟ |
| Geri geldiğimde Randolph Hale'in başka sorular için hazır olmasını istiyorum. | Open Subtitles | أريد أن يكون راندولف هيل على إستعداد لبعض الأسئله عند عودتي |
| Katherine Hale'in cep telefonu kasabanın orta yerinde yeniden açılmış. | Open Subtitles | هاتف كاثرين هايل الخليوي عاد للعمل وموقعه في منتصف البلدة |
| Bu tarafta Hale Kasabası'ndan gelinin dostları ve arkadaşları oturuyor. | Open Subtitles | المكان هنا مزدحم بجميع أهالي مدينة هال من ناحية العروس |
| Benim görevim ise şehirlerimizi daha yürünebilir bir Hale getirmek. | TED | ما اعمل و اقيم به هو جعل مدننا اكثر تجوله. |
| O dosyalardaki hiçbir şey kurbanlarını zahmete değer Hale getirmeyecek. Boş vermelisin. | Open Subtitles | لاشئ في هذه الملفات، تجعل من تضحيته مستحقة، عليك ان تنسي ذلك. |
| Hale, Maryland'de ailesine tamircilik işinde yardım eden ve adı Bayan Maggie Carpenter, namı diğer "Kaçak Gelin" | Open Subtitles | 'وفي هيل في ولاية ميريلاندا, حيث تساعد العائلة في متجر للمعدات. تعرف بإسم الآنسة مارجي كاربنتر. |
| Kendisini Komutan Hale olarak tanıttı, Kelowna Savunma Konseyi Başkanı. | Open Subtitles | هذا الرجل عرف نفسه على أنه القائد هيل رئيس مجلس دفاع كيلونا |
| Büyükelçi Dreylock ve Komutan Hale adına özür dilerim. | Open Subtitles | أنا أعتذر بالنيابة عن السفيرة دريلوك و القائد هيل |
| -Diğer hatta seni arıyorlar. -Lütfen oturun, Bay Hale. Ben arkada olacağım. | Open Subtitles | هناك مكالمة لك من فضلك اجلس سيد هيل سوف اعود مباشرة ايرينا مورافسكا |
| İrtibat adresinizi yazıp gitmekte özgürsünüz Bay Hale. | Open Subtitles | فقط سجل معلوماتك وستكون حراً في الذهاب سيد هيل |
| Affedersin, sayın Hale ama bazen bu dilim kontrolüm dışında kıpırdaşıyor. | Open Subtitles | أعتذر يا إلدير هيل ولكن أحيانا لسانى يتردد وراء قدرتى على التحكم فيه |
| Dr. Hale'in tüm bilgileri, tüm video kayıtları, hepsi gitmiş. | Open Subtitles | جميع بيانات دكتور هايل جميع مراقبات الفيديو خاصتها جميعها فقدت |
| Tamam, Katherine Hale son olarak burada; | Open Subtitles | حسنا, اذن كاثرين هايل تمت رؤيتها هنا لأخر مرة |
| Garajlara giren gençleri. Bayan Hale'in evinden çıkarken gördüm onları. | Open Subtitles | مراهقين يقتحمون الكراجات راقبتهم وهم يخرجون من منزل السيدة هال |
| Hale, Maryland, bugün gazetede yayınlanan ve içerik açısından biraz rahatsız edici olan kasabanın yerel kızlarından Maggie Carpenter hakkındaki makale ile çalkalanıyor. | Open Subtitles | ومن المدخل الأمامي لمدينتنا هال ميريلاند. الجدل أصبح أقل حدة حول ماكتبه آيك غراهام عن الفتاة من قريتهم ماغي كاربنتر |
| Çünkü bu balonları mümkün Hale gelmesini sağlayan ve keşfedilmesi gereken ilginç şeyler var, balonların karşılıklı bağlantı ihtiyacı yok. | TED | لأنه كانت هناك أشياء مثيرة كان عليكم القيام بها لتكتشفوا كيف يمكنم جعل فكرة البالون ممكنة، إذ لم يتوجب ربطها. |
| Hitler'e öldürmeye cesaretiniz yok, bu yüzden görevi imkansız Hale getiriyorsunuz. | Open Subtitles | أنت ليست لديك الشجاعة لتقتل هتلر لذا تجعل الآن المهمة مستحيلة |
| Sıvı yakıtlara bağımlılığımız, bu salınımları önlemeyi gerçekten zor Hale getiriyor. | TED | يجعل اعتمادنا على الوقود السائل هذه الانبعاثات من الصعب جدًا تجنبها. |
| Kamera tüm bu sahneleri hiç olmadığı kadar ulaşılabilir Hale getirmiş olabilir; ama bu sadece kamerayla ilgili değil. | TED | ربما جعلت الكاميرا الحصول على هذه المشاهد أكثر سهولة من أي وقت مضى، ولكن لا يتعلق الأمر بالكاميرا فقط. |
| Sana ne kadar fazla şey söylenirse o kadar tehlikeli Hale gelirsin. | Open Subtitles | شئ اخر , كلما عرفت اكثر من انسان كلما اصبحت اكثر خطوره |
| Eğer daha fazla fare istihdam edersek sonucu daha da iyi Hale getirebiliriz. | TED | إذا كنت تستطيع جلب المزيد من الجرذان، يمكننا أن نجعل الواقع الناتج أكبر. |
| Kabarcık sonradan ışık hızında yayılır, tüm uzayı doldurur ve Higgs alanını bildiğimiz halden yeni bir Hale dönüştürür. | TED | بعد ذلك ستتمدد الفقاعة بسرعة الضوء, محتلة الفضاء كله, و محولة مجال هيقز من الحالة المعروفة الى الحالة الجديدة. |
| Eğer bu kurumun bizim için çalışmasını istiyorsak, bürokrasiyi çekici Hale getirmek zorundayız. | TED | إن أردنا لهذه المؤسسة أن تعمل لأجلنا، علينا أن نعمل لجعل البيروقراطية جذابة. |
| Bu da belli bir elmasın ne Hale geleceğini oluştuğu yerdeki basınç, ısı ve kimyasal çevre faktörlerine bağlı olarak şekillendirir. | TED | إن الشكل الذي تغدو إليه ألماسةً ما يتوقف على الظروف التي تنمو بها، بما فيها الضغط، الحرارة، والبيئة الكيميائية. |
| Virüsü kullanılmaz Hale getirmeden önce kopyasını almam biraz uzun sürecek. | Open Subtitles | سيستغرق هذا ثانية لتنزيل نسخة قبل أن أجعل الفيروس بدون فائدة |
| 11 Afrika hükümeti bu teknolojiyi kullanarak daha az bağımlı Hale gelebileceklerini gördüler. | TED | 11 حكومة أفريقية شهدت أنها يمكن أن تصبح أقل اعتمادا باستخدام هذه التكنولوجيا. |
| 2008'de bir soruşturma açtık, ama çabucak faili meçhul Hale geldi. | Open Subtitles | لقد فتحنا تحقيق فى 2008 لكنه سريعا ما اصبح قضية باردة |