| Arma kazanmak için burada değilim, seni sevdiğim için buradayım. | Open Subtitles | أنا لست هنا من أجل رقعة. أنا هنا لأني أحبك. |
| - Onun tavsiyelerini dinlemek zorunda değilsin. * Kesinlikle Gazal için burada. | Open Subtitles | ـ يمكنك ألا تعمل بنصيحتها إن أردت ـ أعتقد أنه هنا من أجل جزال ـ |
| Herkes için burada olman gerektiğini düşünüyorsun ama öyle değil. | Open Subtitles | وأنّك يتحتّم أن تظلّي هنا لأجل الجميع، لكن لا تفعلي. |
| Çok dar. Pekala, Everton, Rudy'nin de bize katılabilmesi için burada buluştuk. | Open Subtitles | حسناً , إفرتون , نحن نجتمه هنا لكي رودي يستطيع أن يشارك |
| Senin fan sayını artırmak için burada olduğum için mutlu olmalısın. | Open Subtitles | يجب أن تكوني سعيده لكوني متواجده هنا حتى لأوسع قاعدتك الجماهيريه |
| Çok üzgünüm, Sen zor durumda. Sizin için burada ben. | Open Subtitles | أنا آسفة جداً ، أنت تتألم ، أنا هنا لأجلك |
| O yüzden git! Bunun için burada olman gerekmiyor. | Open Subtitles | اذهبى اذاً لا تحتاجى للبقاء هنا من أجل هذا |
| Her ne kadar başkalarının zevki için burada olsam da. | Open Subtitles | برغم أنني كنتُ هنا من أجل إمتاع الآخرين. |
| Çoğumuzun övülmek için burada olduğunu sanmıyorum efendim. | Open Subtitles | لا أتصوّر أن العديد منّا هنا من أجل المجد سيدي |
| Neler oluyor? Tatlım, polis bizi güvende tutmak için burada. | Open Subtitles | عزيزتي , الشرطة هنا لأجل سلامتنا هذا كل مافي الأمر |
| Bir devrin kapanışı kutlaması için burada olman bile yeter. | Open Subtitles | حقيقة أنك هنا لأجل الاحتفال بإنتهاء عصر ذلك يكفي |
| OLAY ANI ...ve SG-1 13:00 toplantısı için burada. | Open Subtitles | و فريق اس جي 1 هنا لأجل أجتماع الساعة الواحده |
| Eski ve bozuk robotların tümü onarılmak için burada tutuluyor. | Open Subtitles | كُلّ الرجال الآليون ،القديم والخامل يَبقونَ هنا لكي يتم اصلاحهم |
| Bunu kendisi yapmak için burada olmayan bir aile üyemin neden olduğu acıyı, itiraf etme ihtiyacı hissediyorum. | TED | أشعر بالحاجة إلى الاعتراف بالمعاناة التي سببها أحد أفراد أسرتي، والذي لا يتواجد هنا لكي يفعلها بنفسه. |
| Yaşlı bir kadını adadan çıkarmak için burada olduğunuzu söylediler bana. | Open Subtitles | لقد أخبروني بأنك هنا لكي تخرج امرأة عجوز من الجزيرة |
| Röntgenler için burada bekleyin. | Open Subtitles | عليك أن تنتظري هنا حتى تأتينا نتيجة الأشعة |
| Ben sadece şu anda sizin için burada olamaz. | Open Subtitles | أنا فقط لا يمكننى أن أكون هنا لأجلك الآن |
| Uyuşturucudan nefret ettiğimi biliyorlar, bu nefret yüzünden ve onları sevdiğim için burada olduğumu biliyorlar. | Open Subtitles | يعرفان بأني أكره المخدرات. وأني هنا بسبب كُرهي للمخدرات وبسبب حبي لهما. |
| Sanırım benim için burada olan tek kişi sensin. | Open Subtitles | انت الشخص الوحيد الذي أعتقد أنه سيكون هنا لأجلي |
| - Doktora ihtiyacın olduğu için burada olduğumu sanıyordum. | Open Subtitles | كنت أعتقد أنى هنا لأنك احتجت لمساعدة طبيب |
| Bir baban olmadığı için burada olduğunu düşünüyorsun değil mi? | Open Subtitles | أتعتقد ربما أنك هنا لأنه لم يكن لديك أب, صحيح؟ |
| Endişelenme. Uyuşturucular için burada değiliz. | Open Subtitles | لا تقلق لسنا هنا بشأن المخدّرات |
| Yasalar böyle gerektirdiği için burada. Dünyanın en kolay işini yapıyor. | Open Subtitles | إنه موجود هنا لأن س.ى.ك تطلبه ليكون موجودا هنا أسهل عمل فى العالم |
| Özgür olduğumuz için burada değiliz. Özgür olmadığımız için buradayız. | Open Subtitles | نحن لسنا هنا لأننا أحرار نحن هنا لأننا لسنا أحرار |
| Aptal yan yolunuz yüzünden mülkümü satamadığım için burada tıkılı kaldım! | Open Subtitles | إني عالقة هنا لأنني لا أستطيع بيع أرضي بسبب طريقك الفرعي |
| 20. yüzyıl şairlerinin süslü şiirleri için, burada olmadığını tahmin ediyorum. | Open Subtitles | افترض بانك لست هنا من اجل الشعر حول مؤلفين القرن العشرين |
| - Burada olmak istediği için burada. - Neyle uğraştığını bilmiyorsun. | Open Subtitles | انا هنا لأنها تريد ذلك انت لا تعلم مع ماذا تتعامل |