| Bunun işe yaraması için herkesin kendine düşeni yapması önemli. | Open Subtitles | أنه أمرُ مهم أن نقوم جميعاً بوظائفنا لكي ينجح هذا |
| Bu defa işe yaraması gerekiyor. Amfoterisin'e başla. | Open Subtitles | يجب أن ينجح هذه المرة ابدأوا إعطائه الأمفوتيريسن الفظيع |
| Tedavinin işe yaraması için infüzyon hızının yüksek olması lazım. | Open Subtitles | يجب أن تبقى نسبة الضخ عالية كي ينجح العلاج |
| - İşe yaraması bir mucize olur. - Noel vakti. | Open Subtitles | سيتطلّبُ الأمرُ مُعجِزةً لينجح هذا الأمر إنّه عيد الميلاد المجيد. |
| Planın işe yaraması için, polise ihtiyacımız var ve Beifong hayır dedi. | Open Subtitles | لنجاح الخطة سنحتاج الى الشرطة و بايفونغ سبق و ان رفضت معونتنا |
| Unutma Chuck planın işe yaraması için Shaw da şüphe bırakmamalısın. | Open Subtitles | تذكر تشك من أجل إنجاح هذه الخطة ستحتاج لإقناع شاو بالكامل |
| Teorik olarak işe yaraması daha az aptal olmasını sağlamıyor. | Open Subtitles | حقيقة أنّ هذا قد ينجح نظريّاً لا تقلّل من كونه فعل غبيّ |
| Eğer Tanrıya inanıyorsan bunun işe yaraması için dua et. | Open Subtitles | إن كنتَ تؤمن بالرب فصلِ لأجل أن ينجح هذا |
| Planın işe yaraması için acele etmemiz lazım. | Open Subtitles | يجب علينا أن نسرع إذا اردنا لهذا أن ينجح |
| Terapinin işe yaraması için Laura bunları almalı. | Open Subtitles | لورا تحتاج مضاد الاكتئاب ليتسنى للعلاج ان ينجح |
| Bunun işe yaraması için yaratıcı olmalısın. | Open Subtitles | عليك, تعرف ان تكون مبتكرا لجعل الامر ينجح كما فعلنا حين |
| Bunun işe yaraması için birinin senin bu işi zorlamadığından emin olması gerekiyordu. | Open Subtitles | من أجل أن ينجح الإتّفاق، كان يجب على شخص التأكّد أنّكِ لا تُتابعين التحقيق. |
| Bunun işe yaraması için 30 gün boyunca kurallara uymanız gerekiyordu. | Open Subtitles | لكي ينجح هذا يجب عليكم اتباع القواعد لـ30 يوماً بأكملهم |
| Ama bunun işe yaraması için hepinizin katılmasına ihtiyacım var. | Open Subtitles | ولكن من اجل ان ينجح احتاج مشاركتكم جميعا |
| Bu senin için büyük bir yıl ve işe yaraması için zamana ihtiyacın var. | Open Subtitles | هذا عام مهم لكِ، وتحتاجين وقتًا لجعله ينجح. |
| Bunun işe yaraması için güvende olmalısınız. | Open Subtitles | ومن اجل ان ينجح هذا, اريدكما ان تكونا امنين. |
| Bunun işe yaraması için bu insanlar olduğunuza inanmalısınız. | Open Subtitles | لكي ينجح الأمر يجب أن تصدقوا أنكم هؤلاء الناس |
| Bunun işe yaraması için bariyerin kapaklarını tam olarak 9.15'te açmalıyız. | Open Subtitles | لينجح الأمر ,يجب فتح البوابات تمام الساعة 9: 15 صباحا |
| Bu arada, mıknatıs olayının işe yaraması için de, bu tren enkazı gibi zımbırtıdan kurtulman gerek. | Open Subtitles | وبالمناسبة، لينجح أمر المغناطيس سأحتاجك لتفادي حطام القطار هذا |
| İşe yaraması için, senin de dinleyip söyleneni yapman gerek. | Open Subtitles | لنجاح هذا، يجب أن تستمعوا وتقوموا بما يُقال لكم. |
| İşe yaraması bizim için gerçekten büyük şans çünkü; kafamızdaki düşüncelerin evrenin temel işleyişi ile neden ilişkili olması gerekiyor, yanıtı gerçekten kimse bilmiyor. | TED | نحن بالفعل محظوظين لنجاح تلك العملية، لأنه لا أحد يعرف لماذا يجب على الأفكار الموجودة في أدمغتنا أن ترتبط بنشاطات الكون الأساسية. |
| Birkaç hesaplama yaptık ve bu işin yapılabileceği sonucuna vardık fakat işe yaraması için yaklaşık 80 ile 150 civarında ilaç gerekiyor. | TED | لذلك قمنا بتحليل الأمر, ووجدنا أنه من الممكن إنجاح الأمر, لكن من أجل ذلك تحتاج على الأقل ما يناهز 80 إلى 150 عقار. |
| bu seçeneklerin her hangi birinin işe yaraması için Wraithler yerde olmalı. | Open Subtitles | و لكى تعمل هذه الأشياء ، فالأمر يحتاج أن يكون الريث على الأرض |