| Ama acaba geleceğin astronomları bu tarihî bilgilere inanacak mı? | TED | ولكن هل سيصدق هؤلاء الفلكيون المستقبليون بمثل هذه المعلومات القديمة؟ |
| Kızlar senin evin olduğuna inanacak mı sanıyorsun? | Open Subtitles | هل تعتقد أى من الفتيات ستصدق بأن ذلك المنزل ملكك؟ |
| Barbara gibi güzel bir kadının, dünya işlerinden elini eteğini çekip bir aziz gibi yaşayacağına inanacak kadar saf mı sanıyorsun beni? | Open Subtitles | تظني بأني ساذج لأصدق أنّ سيّدة جميلة مثلها تعيش حياتها كراهبة |
| eğer insanların buna inanacak kadar salak olduğunu bilseydik bu havadar filmi çekmezdik. Mm-mm. | Open Subtitles | لو أنَّنا علمنا بأن هنالك أشخاصاً أغبياء فعلاً سيصدقون ما فيه لقد تمَّ خداعي مراتٍ لا تحصى |
| Dünyanın şimdi daha çok inanacak birine ihtiyacı var. | Open Subtitles | الآن وأكثر مما مضى، يحتاج العالم لشخص يؤمنون بقدراته |
| Sana inanacak biri varsa o da benim. | Open Subtitles | إذا كان هناك اي شخص يصدقك سوف يكون انا، حسنا؟ |
| Ona sadece senin duymak istediğin şeyleri söylediği zaman inanacak kadar mı kibirlisin? | Open Subtitles | هل تصدقها بشدة عندما تريد تقول لك ما تريد سماعه؟ |
| Anlaşma bu değildi. Ya Latince. Polis buna inanacak mı? | Open Subtitles | لم يكن هذا الإتفاق فيليب و هل سيصدق الشرطة هذا؟ |
| Eğer kız bir müşteriyleyse çok sessiz olur bunun gerçek bir masaj salonu olduğuna kim inanacak? | Open Subtitles | إن كانت الفتاة مع زبون والصمت يعم المكان من سيصدق بأنها غرفة تدليك حقيقية؟ |
| Bak, dünya benim kardeşime tecavüz eden beyaz bir çocuğu öldürdüğüme inanacak. | Open Subtitles | إسمع, العالم سيصدق أنني قتلت شخصاٌ أبيض الذي إغتصب أختي. |
| Sence Zuckerman bunun bir zarf atma olduğuna inanacak mı? | Open Subtitles | أتعتقدين أن القاضية زاكرمان ستصدق أن تصيد المعلومات |
| Sence dünyada buna inanacak jüri var mı, aptal? | Open Subtitles | أتعتقد أنّ أية هيئة محلفين في العالم ستصدق هذا أيّها الأحمق؟ |
| Polis onlara söyleyeceğim şeylere inanacak gibi görünmüyor. | Open Subtitles | تظن الشرطة أنها ستصدق أي شيء أقوله |
| Arkadaº_BAR_m oIduguna inanacak kadar aptaI oIduguma inanam_BAR_yorum. | Open Subtitles | لا أستطيع تصديق أنني كنت غبياً كفاية لأصدق أنك صديقي فعلاً |
| Arkadaşların rahat rahat kaçabileceğine inanacak mı? | Open Subtitles | أتعتقد أصدقائك سيصدقون أنك استطعت الهرب ؟ |
| Doğrusu şu ki, savaş ve kıtlık zamanlarında birçok kişi inanacak bir şeyler arayışında oluyor. | Open Subtitles | أحقاقاً للحق ففي أوقات الحرب والجوع. فالكثير يرنون صوب شيء يؤمنون به. |
| Avukatların sana inanacak jürileri bulmak için o kadar uğraşıyorlar ki. | Open Subtitles | محاموك سيواجهون اوقاتاً صعبه في محاولة ايجاد شخص واحد من المحلفين يصدقك |
| Şimdilik ona inanmıyor ama sonunda inanacak. | Open Subtitles | إنها لا تصدقها بعد, و لكنها ستفعل |
| Daha gün bitmeden tüm kasaba buna inanacak. | Open Subtitles | قبل أن تتحدث فى الأمر ستصدقه جميع البلدة |
| İnanacak birini bulmak için basının hepsini yayınlaması gerekecek. | Open Subtitles | , إذا قام أي شخص بتصديق هذا الصحافه تريد أن ترى كل شيء |
| Bize inanacak kadar deli olan birileri de bizi yardım etmek istemeyecek. | Open Subtitles | ومن كان من الجنون بحيث يصدقنا فلن يريد أن يساعد. |
| Bakalım inanacak kimse bulabilecek miyiz. | Open Subtitles | سوف يصدقونها ، سوف نحرص على هذا. |
| Biz taşralı Güneyliler demokrasiye inanacak kadar enayiyiz. | Open Subtitles | مزارعوا القطن القدماء لازالوا أغبياء كي يؤمنوا بالديموقراطية |
| Bayım, bu noktada buna inanacak durumda değiliz ama karınızın başına gelenlerden sonra bu ihtimali eleyemiyoruz. | Open Subtitles | ليس لدينا دليل يجعلنا نصدق هذا في الوقت الحالي يا سيدي ولكن بمعرفة ما حدث لزوجتك لا يمكننا ان نستبعد الأمر |
| Kemikler için raptiye. Ortada inanacak bir şey yok. | Open Subtitles | دبابيس للعظام. ليس هناك شيء لأؤمن به. |
| Çamur insanlar diye bir hikâyeye inanacak kadar aptal olmadığını biliyorum. | Open Subtitles | أعرف انك لست غبيا كفاية لتصدق قصة الناس المخلوقين من الطين |