| Ve bana katılmasanız da, mümkündür ki o gün benden uzaktayken, kaçırılmış ve uzaylı bir klon ile değiştirilmiş olabilir, ve onu hala seviyor ve bekliyorum. | TED | على الرغم من ذلك , وأعتقد بأنكم ستوافقونني , انه ربما في الوقت الذي كانت به بعيدة ربما اختطفت وبدلت بمخلوق فضائي مستنسخ مازلت أحبها وأنتظرها |
| kaçırılmış ve yaralı bir kadından daha romantik bir hediye düşünemiyorum! | Open Subtitles | لا يوجد شيء أكثر رومانسية من أن تهدي أحدهم إمرأة مخطوفة ومصابة |
| Çünkü biliyor olsan kaçırılmış süsü vermek için Danny'nin odasını dağıtırdın. | Open Subtitles | لأنك لو كنت تعرف لكنت خربت غرفة داني لتجعل الامر يبدو وكانه خطف من هناك عن ماذا تتحدث؟ |
| Beyaz kadın tacirleri tarafından kaçırılmış olsaydı, bavulunu istetir miydi? | Open Subtitles | لو تم اختطافها هل كانت سترسل في طلب صندوقها؟ |
| Bu yüzden profesörün kaçırılmış olduğu bir senaryo uydurmak zorundaydım... böylece sahte birisi adını lekelemek için onun görünümüne bürünmüş oldu. | Open Subtitles | لذاكانعلىاناضعمخططا وفقالهذا. البروفيسور كان قد اختطف ومحتال ينتحل شخصيته من اجل تشويه سمعته |
| Daha sonra akıl hocası olan bir papaz, kaçırılmış, işkence görmüş, öldürülmüş ve nehre atılmıştı. | TED | ثم تم اختطاف معلمه، وهو كاهن، وتعذيبه وقتله وإلقائه في نهر. |
| Brody olayında çalışan ajanımız kedilerce kaçırılmış. | Open Subtitles | تم إختطاف العميل الرئيسى الذى يعمل على قضية برودى |
| Kaldığı bakım evinden dün gece 23:00'te kaçırılmış. | Open Subtitles | لقد إختطفت من بيت الخدمة الإجتماعية الساعة 11.00 مساءا ليلة أمس |
| kaçırılmış tek bir çocuk yerine, takımdaki 4 adamı kurtarmayı tercih ederdim. | Open Subtitles | أكثر من الذي تم اختطافه عليّ أن أفكر بالأربعة الآخرين |
| Çünkü, ahh... Şey... Görünüşe göre annen gerçekten kaçırılmış. | Open Subtitles | لأنـّه على ما يبدو أن والدتك قد اختطفت فعلاً |
| Dr. Kane, bu kız dört yaşında kaçırılmış. | Open Subtitles | دكتور كاين هذه الفتاة قد اختطفت بعمر الرابعة |
| Başka hiçbirşey, yaralı ve kaçırılmış bir kadın hediye etmekten daha romantik olamaz! | Open Subtitles | لا يوجد شيء أكثر رومانسية من أن تهدي أحدهم إمرأة مخطوفة ومصابة |
| Alo? Fazla vaktim yok. Bu adamla bu arabadayım ve karısı kaçırılmış! | Open Subtitles | مرحبا، لا أملك الكثير من الوقت، أنا في السيارة مع رجل زوجته مخطوفة |
| Şu denizci adamın dairesine baktım da kaçırılmış, öldürülmüş. | Open Subtitles | هذا رجل البحرية أنا رأيت شقته لقد خطف وقتل |
| Tahminen, kaçakçılar tarafından seks kölesi ticareti için kaçırılmış. | Open Subtitles | وكان يعتقد أنه تم اختطافها من قبل جماعات تعمل في مجال تجارة الجنس |
| Tamam, öyleyse son görüldüğü yerde kaçırılmış olmalı. | Open Subtitles | حسنا, اذن فلنقل انه اختطف في مكان قريب من حيث تمت رؤية |
| kaçırılmış bir federal görevlisinin gemide olmasının sonucu... | Open Subtitles | فى النتيجه التى حصلنا فيها على اختطاف ضابطاً اتحادياً فى الداخل |
| En azından kaçırılmış bir kadın olmadığı için zaman sıkıntımız yok. | Open Subtitles | على الأقل نحن لسنا بعدٍّ تنازلي لأنّه تمّ إختطاف امرأة. |
| Küçük bir kız, yatak odasından kaçırılmış. | Open Subtitles | أي بنت صغيرة إختطفت من غرفة نومها. طراز المبشّر الأساسي إف. بي. |
| Efendim Vasaiden de bir memur daha kaçırılmış. | Open Subtitles | سيدى , مور نائب رئيس شرطه فاساى تم اختطافه ايضا |
| Öldürülen güvenlik görevlilerinden birinin oğlu.Öğleden sonra evinin oradan kaçırılmış. | Open Subtitles | ابن أحد الحراس الموتى. تم إختطافه في وقت سابق قُرب منزله بعد الظهيرة. |
| Bu gemi Ayrılıkçılar tarafından kaçırılmış gibi gözüküyor. Buraya ait değil de ne demek? | Open Subtitles | يبدوا ان هذه السفينة قد خطفها عن طريق الانفصاليين ماذا تعني انها لا تنتمي الى هنا؟ |
| Acaba, Bayan Ong, üç kişinin öldürüldüğü anlaşılan, kaçırılmış bir uçakta bulunan bir kadın gibi mi konuşuyor? | Open Subtitles | هل تبدو المضيفة أونج مثل أمرأة على طائرة مختطفة رأت مقتل ثلاثة أشخاص ؟ |
| Gözlerinde, elinde gazete tutan, kaçırılmış bir kurbanın bakışları var. | Open Subtitles | حقا لأنك تحمل نظرة الشخص المخطوف في عينيك ، ربما .. ينبغي أن تنتظر حتى تنزل نسخه من صحيفة اليوم |
| Buradaki kayıtlara göre 12 yaşındayken ailesinden kaçırılmış. | Open Subtitles | قيل انها خُطفت من والديها عندما كانت فى الثانية عشر |
| Hatta biri, şükran günü annesi markete gönderdiğinde kaçırılmış. | Open Subtitles | لا يوجد اتساق حتى أن أحداهن خطفت صبيحة عيد الشكر عندما ذهبت للسوق لتبتاع اغراضا لأمها |