| - Onu konuşmaya zorlama kahvaltıyı kaçırdığı için biraz huysuz. | Open Subtitles | لاتقلق في حديثك - هو فقط غاضب لأنه فوت الفطور |
| Aynı kadının Charlie'yi kaçırdığı gibi, çocukları kaçırmak mı istiyorsun? | Open Subtitles | ما الذي تريدين فعله؟ هل تريدين خطفهم بنفس الطريقة التي اختطفت بها تشارلي؟ |
| Yine de kaçırdığı kadının hamile olduğunu biliyorsun. | Open Subtitles | ولكنك على علم بأن المرأه التي اختطفها حامل |
| Evet, panayırdan kaçırdığı biri. | Open Subtitles | -أجل، شخص ما اختطفه من السيرك المحلي |
| 27 yıl cezaevinde yattı ve çıktıktan birkaç yıl sonra fakirler hastanesinde kaçırdığı tüm iyi zamanları yakalamaya çalışırken öldü. | Open Subtitles | مات قبل سنوات في مستشفى للعجزه محاولا تعويض الاوقات الجميلة التي فاتته |
| Tarihimizi öğreniyor, kaçırdığı son 5000 yılı. | Open Subtitles | تتعلّم تأريخنا السنوات الـ50,00 الأخيرة التي فاتتها |
| Oldukça yüklü bir maaş kaçırdığı anlamına geliyor. | Open Subtitles | مما يعني بأنه فوّت راتب كبير ليتقاضاه يبدوا بأنه وجد طريقة |
| Torununun doğum gününü kaçırdığı bir korku filminde. | Open Subtitles | هو واقع في ورطة لأن فاته حفل حفيدته بيوم ميلادها |
| Ama NYPD'nin kaçırdığı bir şey var. | Open Subtitles | ولكن هذا ما فوتته "شرطة نيويورك" |
| Janssen kaçırdığı şeyi başka bir yolcunun çantasına koyarak güvenliği atlamayı başardı. | Open Subtitles | استطاع جانسن تخطي أمن النقل عن طريق إخفاء ذلك الذي كان يهربه في حقيبة مسافر آخر. |
| Çünkü torununun önünde bir vuruşu kaçırdığı için utanmıştı. | Open Subtitles | لأنه كان محرجاً لأنه فوت الضربة أمام حفيده |
| Noel'i kaçırdığı yıl... | Open Subtitles | عندما فوت عيد الميلاد في احد السنين |
| Gösterimi kaçırdığı için üzgünmüş ve Kassell'da çalışmak ister miyim diye soruyor. | Open Subtitles | انه اسف لانه فوت العرض ... و يسألني اذا كنت أرغب في العمل لـ كاسل |
| Kimin suçlanmaya çalıştığı, kimi kaçırdığı kadar önemli olmalı. | Open Subtitles | البحث في من قام بتوريطهم قد يكون بأهمية البحث في من خطفهم |
| Son kaçırdığı kişi Flynn'i saplantı yapmış halde ve Flynn'in de ona aşık olduğunu düşünüyor olabilir. | Open Subtitles | جاني يعاني من حالة هوس شبقي انه مهووس بـ فلين أخر من خطفهم |
| Geri dönmüş olması onu birinin kaçırdığı gerçeğini değiştirmiyor. | Open Subtitles | عودتها لا يغير حقيقة أن شخص ما قد اختطفها |
| - Abinin kaçırdığı kadın. - Ben Megan diye birini tanımıyorum. | Open Subtitles | المرأة التى اختطفها أخيك - (أنا لا أعرف أى (ميغان - |
| Arthur kaçırdığı çocuğun masumiyetine zarar vermeyeceğini söyledi. | Open Subtitles | قال (آرثر) بأنّ هذا هو ما سيحفظه في الطفل الذي اختطفه |
| Aslında bu adrese birçok defa gitmiş ve gittiği zamanlarla hastanedeki nöbetini kaçırdığı zamanlar hep aynı. | Open Subtitles | في الواقع لقد أخذ رحلات عديدة لذلك العنوان الذي يتوازى مع النوبات التي فاتته في المستشفى |
| Tarihimizi öğreniyor, kaçırdığı son 5000 yılı. | Open Subtitles | تتعلّم تأريخنا السنوات الـ50,00 الأخيرة التي فاتتها |
| Olayı kaçırdığı için kafası bozuk. | Open Subtitles | الآن هو منزعج جدا لأنه فوّت الحدث |
| - Allan'la ilgili kaçırdığı bir şey olabilir mi? | Open Subtitles | -أتظن أنه فاته شيء بخصوص (آلان)؟ |
| Julia'nın kaçırdığı üçüncü toplantı bu. | Open Subtitles | هذا هو الإجتماع الثالث الذي فوتته (جوليا) |
| İçinde Zeke'in senin için kaçırdığı şeyi bulacaksın. | Open Subtitles | في الداخل ستجدين ما كان (زيك) يهربه لك |
| Hayatta kaçırdığı herşeyi temsil eder hale gelmişti. | Open Subtitles | أصبحت بالنسبة له صورة كاملة للأشياء التى قد فوتها. |
| FBI adli takımındaki dahilerin gözden kaçırdığı birkaç tanecik buldum. | Open Subtitles | لقد وجدتُ بعض الجسيمات التي فوّتها الجنائيين العباقرة تبع المباحث الفيدراليّة |
| Geçen hafta Iron Heights'tan şahsi ordusunu oluşturmak için kaçırdığı mahkûmların var. | Open Subtitles | السجناء الذين حررهم من سجن (أيرون هايتس) الأسبوع الماضي... لصنع جيشه الخاص يحتاجون ذلك. |
| Avukat bey, elimizde müvekkilinizin kilolaraca işlenmemiş eroin kaçırdığı görüntüler var. | Open Subtitles | يا سيادة المحامي , نحن لدينا لقطات فيديو لموكلك يقوم بتهريب كيلوغرامات من الهيروين الخام النقي |