| Bilgisayarım donuyor, tükenmez kalemler yazmıyor kurşun kalemler kırılıyor. Zihnimdekiler uçup gidiyor. | Open Subtitles | توقف حاسوبي, وانتهى الحبر من الأقلام والاقلام الرصاص تنكسر, عقلي أصبح فارغاً |
| İlk başta kurşun kalemler el yapımıydı, yuvarlak yapılıyorlardı. | TED | في البداية عندما كانت تصنع الأقلام يدويًا، كانت تصنع بمقطع دائري. |
| Öğrencilerimin kalemler olduğu şöyle şeyler yaptım; mavi kalem, kırmızı kalem, yeşil kalem, siyah kalem. | TED | كنت أعمل هذه التجارب حيث كان الطلبة مثل الأقلام كان هناك أقلام زرقاء، حمراء، خضراء، سوداء |
| Sabahın köründe kalkıyoruz ve kalemler için son paramızı harcıyoruz. | Open Subtitles | لماذا نسيقظ من الفجر وندفع ثمن أقلام الرصاص من رواتبنا |
| Keçeli kalemler alıp tanıdıklarımıza imzalatmalıyız. | Open Subtitles | هل تعرفين ؟ سوف نحضر بعض الاقلام ونجعل الناس يوقعون بها |
| Pardon. Çok yoğunum. Birazdan kalemler geliyor. | Open Subtitles | اسفة مشغولة جدا اقلام ستاتيني لاحقا |
| David, o kalemler, dağıtılan kalemlerden mi? | Open Subtitles | أنظر إذا كان لديهم تلك الأقلام التى يوهبونها |
| Mektup açacakları, zımbalar, hatta kalemler kesici aletleri ofisinden uzaklaştırmak isteyebilirsin. | Open Subtitles | الفتاحات الحادة , الدبابيس , الأقلام يجب أن تنقل أى شئ حاد من مكتبك |
| kalemler ve zımba, hepsi aynı yöne bakıyordu. | Open Subtitles | الأقلام والكباسة جميعاً متجهون بنفس الاتجاه |
| Ve bu konu kalemler, kitaplar değil, günah konusu. | Open Subtitles | و ليس الأقلام لا و ليس الكتب، و لكن الخطيئة |
| Basınç değişikliğinden ötürü kalemler uçakta iş görmeyebilir. | Open Subtitles | الأقلام لا تكتب عادة بسبب اختلاف الضغط الجوي |
| Bu, küçük olan kalemler var ya eğer çok sert bastırırsan... | Open Subtitles | تلك الأقلام التي أعطيتني إياها يجد عليها كبسات صغيرة جدا ثم علي الضغط عليهم بقوة ل .. |
| Kurşun kalemler dışında kim kötü bir fikir olduğunu söyleyebilir ki? | Open Subtitles | أين الأقلام الرصاص, من يقول أن هذه فكرة سيئة؟ |
| Boya kalemleri, fosforlu kalemler, boyalar, şişkin boyalar... | Open Subtitles | الأقلام و الألوان، الطلاء الطلاء المنتفخ |
| Havadan yakaladığımız kirlerin tabakasının uzunluğunda kurşun kalemler yapıyoruz. | TED | وأننا تمكنا من صنع أقلام رصاص بطول يقيس الوسخ الذي سحبناه من الهواء. |
| Haydi, kalemler, cüzdanlar, pasaportlar, sevgilinizin fotoğrafları. | Open Subtitles | ضعه هنا أقلام,محافظ,جوازات سفر صورة صديقتك وهذة الكروت 0ضعة هنا00 |
| Başvuru formları ve kalemler tezgâhın üzerindedir. Kalemleri çalmayın. | Open Subtitles | الأوراق والأقلام الرصاص على البار لا تسرق أقلام الرصاص. |
| Masanın üzerinde, stajyerlik sınavının bir kopyası var, 2 numara kalemler, bir şişe su ve belki acıkırsın diye sandviç. | Open Subtitles | هناك نسخة من امتحان المستجدين , على الطاولة بعض أقلام الرصاص رقم 2 و زجاجة ماء و شطيرة في حال ان شعرتِ بالجوع |
| Dolabında birşeyler bulduk: Ayakkabılar, kalemler ve diş teli... | Open Subtitles | نجد أشياء في خزانته أحذية، أقلام رصاص، مثبات |
| Bu keçeli kalemler ise çekmecemde duruyordu. | Open Subtitles | ومع ذلك ، الاقلام في الدرج الغير المرغوب فيه |
| 2 numara kalemler. | Open Subtitles | الرقم 2 اقلام الرصاص. |