| Hindistan Prensi de, nadide hazine arayışıyla Kandahar yakınlarında unutulmuş bir anıta geldi. | Open Subtitles | وفى البحث عن الكنز النادر أمير الهند جاء إلى صنم مهجور قرب قندهار |
| Bana bacaklar için dört lak ver sonra dönüp Kandahar'a götürürüm seni. | Open Subtitles | اعطنى 5 نقود افغانى من اجل الارجل وسف اعود واخذك الى قندهار |
| Sonra da Taliban Kandahar'ın anahtarını Usame Bin Ladin'e verdi. Ladin de bunu bizim problemimiz haline getirdi. | TED | ثم أعطت طالبان مفاتيح قندهار لأسامة بن لادن الذي جعله مشكلتنا |
| Birincisi, çok tutucu bir bölge olan Pashtun, Kandahar'dan Lima Sahar. | TED | واحدة منهم ، ليما سحر ، وهي من البشتون من قندهار ، وهي منطقة محافظة جدا في البلد |
| Tankı bırakıp gidelim bence Makineli tüfeği sökelim, Kandahar Yolunada yürüyelim amına koyuyum! | Open Subtitles | يجب أن ندفن الدبابة نفك السلاح ونمشي في طريق قندهار |
| Yüz dolar karşılığında güvenli bir şekilde Kandahar'a varacağını garanti edebilir misin? | Open Subtitles | بمائة دولار اريدك ان تتاكد ان تصل الى قندهار انتة وسليمة |
| Çünkü, birkaç yıl önce Kandahar'a onun için gitmeseydim üstümde dikilen o olurdu. | Open Subtitles | ان لم يكن لعمله في ...قندهار منذ عامان فهو سيكون وقوفه الى جانبي |
| Kandahar'a vardığımızda bombalar düşmeye başladı. | Open Subtitles | بمجرد وصولنا إلى قندهار ذاك عندما بدأت القنابل تنهال |
| Afganistan'ın güneyindeki Kandahar Taliban'ın kalesi olarak biliniyor. | Open Subtitles | قندهار مدينة تقع جنوب أفغانستان إنها المركز الأهم لطالبان |
| Kandahar'da bir gün geçirdikten sonra... Kabil'e gitmek üzere yola çıktık. | Open Subtitles | بتنا ليلة واحدة فى قندهار ثم غادرنا إلى كابول |
| Kandahar'a geri döndüğümüzde iki defa ısmarlıyorsun. | Open Subtitles | عندما نَعُودُ إلى قندهار أنت ستَدفع ثمن الرحلتين القادمتين |
| Kandahar'da, adi arabın teki, jipimin altına koca bir kutu maytap bırakmıştı da. | Open Subtitles | كامل جوكي ترك صندوق كبير من المتفجرات تحت جيبي في قندهار |
| Kandahar'daki lojmanlardan iyidir, değil mi? | Open Subtitles | مهلا إنها تقهر فهمنا فى قندهار أليس كذلك؟ |
| Kandahar'ın dışındaki bir köye ilaç ve yiyecek dağıtıyorduk. | Open Subtitles | قدمنا الاهتمام الطبي في العديد من القراى خارج قندهار و في الطريق |
| Kandahar'da askeri üstte çalıştım. Şimdi de buradayım. | Open Subtitles | عملت في وحدة الإخلاء الطبي في قندهار ، و ها أنا |
| Evet ama yine de Kandahar'a gidiyor. | Open Subtitles | نعم ، ولكنه ما زال عليه الذهاب إلى قندهار |
| CIA'in Taliban'ın Kandahar'daki karargahında yaptığı gizli DNA araştırmasından sonra izleme listesine koyulmuş. | Open Subtitles | لقد تم وضعه في قائمه المراقبه بعد ان قامت المخابرات سحب للحمض النووي وهم متخفين على تجمع لطالبان في قندهار |
| Kandahar Yolu, bu tepelerin arkasında olmalı, değil mi? | Open Subtitles | -يجب أن تكون مدينة قندهار في الطرف الآخر ؟ -أنا لست واثق سيدي |
| Kandahar'daki kızkardeşime ulaşmak zorundayım. | Open Subtitles | يجب ان اذهب الى اختى فى قندهار |
| İstemezsen, at arabasıyla gidebilirsin Kandahar'a. | Open Subtitles | اذا لم ترغبى اذهبى الى قندهار بالعربة |