| Sonra bir adam Kamikaze'ye atladı bir kaplan kadar çevik ve vahşi. | Open Subtitles | ثم جاء رجل و قفز على الكاميكازى برشاقه و إفتراس مثل النمر |
| Gece, ormandaki kaplan gibi Büyük beyaz'da vahşi yaşamın parçası. | Open Subtitles | مثل النمر في الغابات ليلا القرش الأبيض هو روح الشراسة |
| Marcos'un ülkeyi terk etmeden anahtarını kaplan adama verdiğini sanıyor. | Open Subtitles | وماركوس أعطى مفتاحه للرجل النمر قبل أن يهرب خارج البلد |
| Dr. kaplan bu kazaların orta yaş kriziyle ilgili olduğunu söylüyor. | Open Subtitles | يعتقد الدكتور كابلان ان الحوادث هذه لها علاقة بازمة منتصف العمر |
| Murray, Dr. kaplan'ın söylediğini hatırla. İyi ve sakin olacağız. | Open Subtitles | موري، تذكر ما قاله الدكتور كابلن ستكون لطيفين و هادئين |
| kaplan plasentayi yalar yavrulari yeni dogduktan sonra, onlari hayata uyandirmak için. | Open Subtitles | أنثى النمر تلعق مواليدها تلعق مواليدها الجدد من الأوساخ وتدفعهم إلى الحياة |
| Kara kaplan Çetesi'nin deposunda çalışan bir çok işçi kayboluyor. | Open Subtitles | قد فقد الكثير من العمال من مستودع النمر الأسود جانغ |
| Bu yıl Kara kaplan Çetesi, acımasızca düşmanlarının peşine düştü, hem de Kuzey Denizi Çetesi'nin oğlu babasının intikamını alırken | Open Subtitles | هذا العام عصابة النمر الأسود تلاحقنا بلا رحمة إنهم الأعداء، في حين أن نجل عصابة بحر الشمال ينتقم لوفاة والده |
| Ancak bütün bunlara rağmen, test etme sürecine bu yılın Ocak ayında önce kaplan köpek balıkları ile, ardından da büyük beyaz köpek balıkları ile başladık. | TED | ولكن وبالرغم من ذلك، بدأنا باختبار العملية في يناير من هذه السنة، بدءًا بقروش النمر وتلتها القروش البيضاء الكبيرة. |
| İşte burada yaklaşık bir buçuk dakika önce karşılaştığı siyah kontrol tuzağı ile ilgilenen dört metrelik bir kaplan köpek balığımız var. | TED | إذن لدينا هنا القرش النمر وطوله 4 مترات يهجم على لباس التحكم الأسود، الذي رصده قبل حوالي دقيقة ونصف. |
| Hava durumu olsun, kaynakların kıtlığı olsun veya kılıç dişli kaplan olsun... Bütün bu şeyler ömrümüzü kısaltmak için çalışıyorlardı. | TED | سواء تعلق الأمر بالطقس، أوندرة المصادر، أو النمر الحاد الأنياب، كل تلك العوامل كانت تعمل لتنقص أمد حياتنا. |
| kaplan ve at kabul etmezken, iyi kalpli öküz, fareyi karşıya geçirmeyi kabul etti. | TED | في حين رفض النمر والحصان ، وافق الثور ذو القلب الطيب على حمل الفأر لكي يعبر. |
| Bu firkri ortaya atan... ...20 yıl önce birlikte çalıştığım... ...için çok şanslı olduğum bir kişiydi... David kaplan. | TED | وهذا تبصر ظهر قبل حوالي عقدين من الزمان من طرف شخص أنا محظوظ بالعمل معه، ديفيد كابلان. |
| kaplan'la randevumdan hemen sonra, beni ilaçların yan etkisi için izleyen bir şizofreni uzmanı Dr. Marder'ı görmeye gittim. | TED | و فور ذلك الموعد مع كابلان ذهبت إلى دكتور ماردر. أخصائي الفصام الذي كان يتابع أعراض العقاقير الجانبية |
| Yüzbaşı John kaplan, Evans'ın bir saat kaldığı muhaberatta çalışıyor. | Open Subtitles | لا يمكنها.الملازمة جوناه كابلن تعمل في غرفة الإتصالات حيث سجل إيفانز لساعة |
| Bay kaplan, bir kere de beni şaşırtıp evet deseniz. | Open Subtitles | "لماذا لا تفاجئنى سيد "كابلن وتقول نعم ؟ |
| 8-5-6-2-4-4-1-2, tamam. kaplan Bir, konumunuza erişemiyoruz. | Open Subtitles | تايجر وان كن حذر لا نستطيع الوصول لموقعك |
| Woo-hoo, kaplan gibisin! Ağır ol, ağır ol. Ha, ha, Galiba yapmayalı bayağı olmuş. | Open Subtitles | إهدأي أيتها النمرة أعتقد إنها لمدة منذ آخر مرة |
| Bazıları. Ama en çok aslan, kaplan ve ayılar var. | Open Subtitles | البعض، لكن في الغالب أسود و نمور و دببة. |
| Aslan ve kaplan kemikleri tıpatıp aynı gibi görünür. Bundan dolayı aslan kemiği sanayisi... ...bütün kaplanları bir anda yok edecek. | TED | ان عظام الاسود .. تشبه تماماً عظام النمور وفي ظل هذه الظروف .. الطلب على عظام الاسود سوف يؤدي الى انقراض النمور تماما |
| Yani kılıç dişli kaplan. | Open Subtitles | اقصد قطة كبيرة أقصد نمرة أقصد نمرة ذات اسنان كبيرة |
| The Joy Luck Club ile kaplan ve Ejderha. | Open Subtitles | كل ما كان لدي هو "ذا جوي لوك كلوب" و"كروشينغ تايغر". |
| Bir Amerikalı'ya kaplan gösterdiğinizde, çoğu, hayvanın erkek değil, dişi olduğunu varsayıyor. | TED | اذا أريت نمراً لأميريكي لسوف يقترض بالاكثر انه انثى وليس ذكراً. |
| İlk kaplan avladığımda, on yaşındaydım. | Open Subtitles | و كنت في العاشره عندما أرضعت نمري الأول. |
| Fakat bu sefer ki mağaranın girişindeki bir kaplan değil. | TED | لكن هذه المرة ليس الخطر نمرا على باب الكهف. |
| Peki ya sen, kaplan? | Open Subtitles | ماذا عنك ، تايجرس ؟ |
| Güle güle, Dr. kaplan ve teşekkürler. | Open Subtitles | -رائع حسنا ، الى اللقاء دكتور كابلين ، وشكرا |
| Ben de senin kaplan yapmaya çalışmamalıydım, çünkü kaybedecek hiçbir şeyi kalmamaya çok az bir şeyin kalmış. | Open Subtitles | ولم يكن مفترض ان أدفعك كل هذا الطريق للنمر لأن كل ما كنت تحتاجه دفعه صغير لتصل |